H & İDİL mimarlık ekibinin, 25 yıl boyunca ürettiği tasarımlarını
kamuoyuyla paylaşmayı amaçlayan TH & İDİL 25. Yıl Mimarlık Sergisi, 7 Şubat
2009 tarihinde Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleştirilen "Planlama-Mimarlık
İlişkisi Üzerine” paneli ile açıldı. İlginin yoğun olduğu panelin ardından
sergiyi gezen davetlilere mikrofon uzattık, sergiyi nasıl bulduklarını
sorduk.
(Atilla Yücel)
Prof. Dr. Atilla Yücel:
Çok düzgün bir sergi, çok etkilendim. Etkilendim çünkü, bir mimarlık
bürosunun sürekliliğini, standardını koruması şart olmayabilir ama çok rastlanan
bir şey de değil. Ama
bunu başarabilmek çok önemli. Yani serginin bu başarısı sadece serginin
tekniğiyle ilgili değil, fakat serginin tekniği de serginin başarısına katkı
sunmuş. Sergide ciddiyet, sükunet ve yapılan işlerdeki ortak süreklilik
görülüyor. Bir kere o beni etkiledi, projelerin içeriği ne olursa olsun.
Projelerin bir bölümünü bilmiyordum ve tahmin ettiğimden çok daha iyi
projeler gördüm. Beyaza boyanmış maketler beni çok çok etkiledi. Çünkü onlar
zamanında yapılmış çalışma maketleri...
Bütün bunlar bana çok keyif verdi. Keyifli, yapılanı sakin
şekilde sunan, çok derli toplu ve abartılı olmayan bir sergi. Gerçekten sergiyi
sevdim ve dostlarımın sergisi olduğu için de ayrıca sevindim.
(Haydar Karabey, Aslı Özbay)
Haydar Karabey:
Sergiyi çok uzun bir maratonun bir kesiti olarak görüyorum.
Öncesi de var hepimizin bildiği gibi, sonrası da olur diye ümit ediyoruz. Bu
birikimin paylaşılması çok önemli ve burada tamamının da olmadığını biliyoruz.
Uzun uzun okudum ben. Dönemleri izlemek de çok ilginç. Elle çizim, gölgenin belli
biçimde atılması, sonra başka türlü perspektif yapılması, sonra bilgisayarlar
devreye giriyor. Uzun soluklu maratonlar bizim ülkemizde de çok az bulunan
şeyler.
(Doğan Tekeli)
Doğan Tekeli:
Sergi her alanda,
Türkiye’nin her yerinde ve dünyanın pek çok yerinde, geniş bir skalada her tür
eser ve çok zengin deneyim birikiminin ve büyük bir hayal zenginliğinin ürünü.
Çok takdir ettim doğrusu. Türkiye’deki bu büyük birikimin çok daha geniş
tanıtılması gerektiği kanısındayım.
Bu
sergi yarım saatte gezilecek nitelikte değil. Bildiğiniz gibi mimari
eserler, arkasındaki düşüncelerle değer kazanır. Burada o kadar çok değerli eser var ki çevre
ilişkileri, işlev ilişkileri, estetik değerleriyle her birine adeta birkaç saat
ayırıp düşünmek lazım. Ama yarım saat gezdikten sonraki ilk izlenimim serginin
müthiş büyük ve değerli bir birikimin sonucu olduğu yönünde.
(Süha Özkan)
Dünya Mimarlar Topluluğu Başkanı Süha Özkan:
Sergi, çok güzel ve çok iyi hazırlanmış. Türkiye’de 1960’ların
sonunda ve 1970’li yıllarda imar planlama konusunda kentsel tasarım kaygısı olan
iki kişi vardı. Bunlardan buru Baran İdil, öteki ise Yavuz Taşçı idi.
Onların dışındaki plancıların büyük kısmı, arazi kullanımı ve yol istikamet
planları yaparlardı.
Hasan Özbay da Tamer Başbuğ da alışılmışın dışında
mimarlık tasarım disiplinini ciddi bir biçimde sorgulayan iki yeni genç kandı ve
Baran İdil, Tamer Başbuğ ve Hasan Özbay’ın biraraya gelmesiyle yepyeni bir
sentez oluştu. Bu ekibin 25 yılda eriştiği nokta gerçekten etkileyici. Çok hoş
da bir birliktelikleri var. Bu birliktelikten ötürü de Hasan’ı, Tamer’i, Baran’ı
ve en önemlisi de onları bir arada tutan Aslı’yı tebrik etmek
gerek.
Prof. Dr. Güzin Konuk:
Ben inanıyorum ki
mimarlığın kentsel boyutu, planlama ile ilişkisi var. Bunu en başından beri
birlikte ele almak çok akıllıca. Ama bu noktaya gelmek, birlikte hareket
edebilirliği sağlamak da kolay değil. Hele hele 25 yıl bu birlikteliği devam
ettirmek olağanüstü.
Bu deneyimleri paylaşmak da hepimiz için çok iyi
oldu. Bu paylaşımlara hep ihtiyacımız var aslında.
İstanbul
Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuz
Öztuzcu:
Hem sunumları
hem sergiyi çok iyi buldum. Serginin devamını bekliyorum...
Aslı Özbay:
İnsanların sergiyi beğenmiş olmasından dolayı çok
mutluyum. Mesleki birikimleri, bizimkine benzer bir
sergi veya yayın yoluyla paylaşmayı, bir sosyal sorumluluk olarak herkesin
yapması gerektiğini düşünüyorum. Biz aslında, Türkiye’de yıllardır ciddiyetle
çalışmakta olan azımsanmayacak sayıda bürodan sadece bir tanesiyiz.
Türkiye’de nitelikli mimarlık yapmanın bu kadar zahmetli
bir iş olmasına rağmen, çok iyi işlerin yapıldığını düşünüyorum. Ama
mimarların biraz daha fazla zahmeti göze alarak, çalışmalarını
kamuoyuyla paylaşmaları ve sergiye dönüştürmeleri gerek. Öncelikle kendi
emeklerine saygının gereği olarak bunu yapmalılar. Umarım bu sergi
vesilesiyle meslekdaşlarımızı bu konuda cesaretlendirmeyi
başarırız.
|