Hacı Bayram Camisi’ndeki restorasyon çalışmalarında
kullanılan inşaat malzemelerinin gelişigüzel bir şekilde hemen yakınlarındaki
“tarihi duvar kalıntısı”nın önüne yığılması dikkat çekiyor.
Restorasyon alanına halkın girişini engellemek için yapılan bariyerler de
uçlarına takılan sivil demirlerle tarihi duvara çakılmış durumda.
Anakent Belediyesi, Augustus Tapınağı’nın
yanındaki çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan da Hacı Bayram
Camisi’nin restorasyonunu gerçekleştiriyor. Bu kapsamda caminin
yanındaki eklenti kısım yıkılarak yeniden yapılacak. Cami ayrıca restore
edilecek. Çalışmaların Ramazan ayına kadar bitirilmesi planlanıyor. Bu nedenle
ibadete kapatılan caminin yanına iki tane dev çadır kuruldu. Çadırın birinde
kadınlar diğerinde ise erkekler ibadetlerini gerçekleştiriyor. Restorasyon
nedeniyle ibadete kapatılan caminin etrafı da halkın girişini engellemek için
demir bariyerlerle çevrilmiş durumda. Ancak caminin restorasyonu konusunda
gerekli duyarlılığı ortaya koyan belediyenin, aynı duyarlılığı hemen
yakınlardaki tarihi duvar kalıntısı konusunda göstermediği gözleniyor. Caminin
etrafının çevrildiği bariyerlerin ayakta durmasını kolaylaştırmak için uçlarına
kaynaklanan demirlerin tarihi surlara çakıldığı görülüyor. Yine gözlerden
kaçmayan bir başka nokta ise restorasyon çalışmalarında kullanılan tahta, demir
gibi inşaat malzemelerinin duvarın bitişiğine yığılması oldu. Birçok demir levha
da yine surlara yaslatılmış şekilde duruyor.
Öte yandan suru andıran bu tarihi duvar kalıntılarını çevreden gelebilecek
etkilere karşı korumak için herhangi bir önlemin alınmadığı gözleniyor.
Etrafında duvar için ne bir koruyucu bariyer ne de uyarıcı levha bulunuyor.
Yıllardır korumasız bir şekilde doğaya ve insanlara karşı ayakta kalma
mücadelesi veren tarihi kalıntıların uğradığı tahrip de gözlerden kaçmıyor.
Sadece duvardan düşen taş parçalarının gelişigüzel şekilde kenarda
toplanılmasıyla yetinilmiş. Hacı Bayram Camisi’nin fotoğrafını çekmek isteyen
bazı yurttaşlar bu tarihi surun üzerine rahatlıkla çıkabiliyor. Bu konuda
gerekli uyarıyı yapacak bir görevli de bulunmuyor. Duvarın tarihi olduğunun
anlaşılmasını, sadece yanında dikili olan tabela sağlıyor.
Diğer yandan bu tarihi surun dolmuş duraklarına yakın olan kısmında bir
“yapı” daha olduğu görülüyor. Ancak tarihi olduğu izlenimi veren bu yapının,
hangi döneme ait olduğu anlaşılamıyor. Çevresinde herhangi bir bilgilendirici
tabela da yer almıyor. İnsanlardan gelebilecek müdahalelere açık olan bu yapının
etrafına koruyucu bariyer de yapılmamış. Yüksekliği üç metreyi bulan ve eski bir
evin parçasını andıran yapının içinde ateş yakıldığı, duvarlarına yazı yazıldığı
gözleniyor. Söz konusu yapının çatısında çatlaklar olduğu fark edilirken,
zamanla yapıdan düşen taş parçaları kenarında biriktirilmiş. Sonuç olarak gerek
tarihi duvar kalıntısı gerekse ne olduğuna ilişkin bilginin yer almadığı bu
yapı, koruma altına alınmadığı için tehdit altında bulunuyor.
‘Bu tür çalışmalar dikkatli yapılmalı’
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Fatih Söyler, restorasyon
veya herhangi bir inşaat çalışması sırasında sadece eski eserlerin değil,
çevredeki her şeye karşı zarar verici çalışmalardan uzak durulması gerektiğini
belirtti. Herhangi bir boya-badana işinde dahi çevreye zarar verilemeyeceğini
dile getiren Söyler, alanda korunması gereken ne varsa tümünün koruma altına
alınması gerektiğini vurguladı. Bu tür çalışmaların son derece dikkatli
yapılması gerektiğini anlatan Söyler, “Sadece korunması gereken şeyler değil,
etraftaki yaya geçişi, trafik gibi bütün çevre koşulları birlikte düşünülerek
çalışmalar yürütülmeli. Orada bir ağaç varsa buna dahi zarar verilmemeli”
dedi.
|