Yazılı bir açıklama yapan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Taksim Meydanı'nın sadece birkaç küçük müdahale ile günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenebilecekken, belediyenin apar topar duyarsızca ve sorumsuzca başlattığı inşaatlar sebebiyle zarar gördüğünü, halkın kullanım alanı olmaktan çıktığını ve İstanbulluların elinden alındığını savundu. Açıklamada, 'dayatmacı' olarak nitelendirilen projenin bir an önce durdurulması gerektiği vurgulandı.
TMMOB'un projeyle ilgili görüşleri şöyle:
1993 yılında koruma altına alınan Beyoğlu Kentsel Sit Alanı için 16 yıl sonra hazırlanan Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları‘nın yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra, Başbakan‘ın talimatıyla hazırlanarak yürürlüğe giren plan değişikliği ile, Taksim Meydanı‘nın tarihi çevresi, kültürel mirası, sosyal, kültürel, ekonomik yapısı ve fiziksel koşulları göz önüne alınmadan, komşu yapı ve sokak dokusu gözetilmeden ve gerekli etüt çalışmaları yapılmadan yer altı araç geçişleri ve yeşil alanları yapılaşmaya açan plan kararlarının getirildiği görülmektedir.
Proje, alanının simgeselliği yok sayıyor
Cumhuriyetimizin Taksim Anıtı ve Atatürk Kültür Merkezi gibi önemli simgelerini barındıran ve simgeselliği nedeniyle mevcut haliyle korunmasını gereken Taksim Meydanı‘nın her ne şekilde olursa olsun yapılaşmaya açılması bu tarihin yok sayılması anlamına gelmektedir. Taksim Meydanı‘na ilişkin alınan Koruma Kurulu kararlarında da bu husus açıkça belirtilmektedir. Meydana neredeyse dokunulmazlık sağlayan tarihi unsurlardan biri olan Tarihi Taksim Maksemi ve Atatürk Kültür Merkezi Kurul kararları ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. I. Sultan Mahmut dönemi yapılarından türünün tek örneği olan maksem, Taksim Gezi Parkı ve Taksim‘e tarihsel kimliğini veren unsurlardan biri olan Atatürk Kültür Merkezi ve Taksim Anıtı bu tarihselliğin simgeleridir. Bu yapıların hemen yanında ve Taksim Gezi Parkı üzerinde inşa edilecek her hangi bir yapı bu tarihi simgelerle bezeli meydanın kimliğini onarılmaz şekilde zedeleyecektir. Taksim Cumhuriyet Alanı olarak da bilinen Taksim Meydanı ve meydana komşu olan yapılar, Cumhuriyet‘in simgesi şeklinde adlandırılırken, bu simgenin sadece meydandaki Cumhuriyet Anıtı ile sınırlı bir niteleme olmadığı, meydanın tamamını kapsadığı açıkça ortadadır. İstanbul‘a dayatılan bu projenin bu simgeselliği yok saydığı ve Taksim Meydanı‘nın tarihi çevresi, kültürel mirası, sosyal, kültürel, ekonomik yapısı ve fiziksel koşulları göz önüne alınmadan oluşturulduğu açıktır.
Taksim Gezi Parkı bir belge değeri taşıyor
Taksim Topçu Kışlası‘nın yeniden inşa edileceği belirtilen Taksim Gezi Parkı, İstanbul‘da erken Cumhuriyet dönemindeki ilk ve en kapsamlı şehircilik uygulamasının bir belge değeri taşıyan en önemli öğesidir. Park, Cumhurbaşkanı Atatürk‘ün onayıyla İstanbul Valiliği ve Belediyesi‘nce kentin planlanması için davet edilen şehirci ve mimar Henri Prost tarafından planlanmıştır. Prost‘un raporlarında betimlediği parklar, gezi parkları, gezinti yolları, manzara terasları ve meydanlar çağdaş bir kent yaşamını destekleyecek kamusal alanlar olarak tasarlanmışlardır. Bu bağlamda Taksim Meydanı ile birlikte ele alınmış olan Taksim Gezi Parkı bu anlayışa göre gerçekleştirilen başarılı bir tasarım örneğidir. Kışla inşaatı ile ortadan kaldırılmak istenen Taksim Gezi Parkı, İstanbul‘un kentsel kimliğinde ve kentlilerin belleğinde önemli bir yeri olan ve günümüzde kentsel açık yeşil alan niteliğiyle yoğun bir biçimde kullanılmayı sürdüren bir kamusal alandır. Henri Prost tarafından 1943 yılında yapılan Taksim Gezi Parkı‘nın bir kültür varlığı olarak özgün değerleriyle tescil edilmesi gerekirken beton uğruna yok edilmek istenmesi kabul edilemez bir müdahaledir. Taksim Gezi Parkı, Taksim Meydanı ile doğrudan ilişkili tek yeşil ve açık alandır. Bu alanın yapılaşmaya açılması, kamusal kullanımı sınırlandıracak ve bölgenin açık alan ihtiyacını göz ardı eden bir karardır.
Topçu Kışlası bölge donatı dengesini bozacak
Taksim Topçu Kışlası‘nın yeniden inşa edilmesi ile, bölgenin kamusal kullanımının sekteye uğrayacağı ve planlama açısından hakim kamusal kullanımda bir değişiklik yapılarak bölge donatı dengesinin bozulacağı görülmektedir. 1940‘lı yıllarda yıkılan kışla yapısının korunması söylemi altında yeşil alanın, kışla fonksiyonundan farklı bir şekilde turizm ve ticaret fonksiyonuna hitap eden bir yapı haline gelmesi, hem çevresindeki diğer kullanımlar hem de ulaşım ve diğer altyapı tesislerini zorlayıcı yeni bir durum ortaya çıkarmaktadır. Yukarıdaki gerçekler göz önüne alındığında, Taksim‘de uygulanan projeyi mümkün kılan plan değişikliği kamu yararına aykırı bir işlemdir.
|