Kriz söylentileri devam ederken, kendine inşaat sektöründe yer açmayı
başarmış olan alçı sektörü yavaş ama emin adımlarla büyüme devam ediyor.
Sektörün önünün açık olduğunu ifade eden Rigips İş Geliştirme ve Pazarlama
Müdürü T. Faruk Akel alçının sağlıklı oluşuna ve yanmama özelliğine dikkat
çekiyor.
Akel ile Uluslararası Yapı 2008 İstanbul Fuarı’nda konuştuk.
Kriz söylentilerinin dolaştığı bu yıl, inşaat sektörü
fuar aracılığı ile nasıl bir mesaj veriyor?
İnşaat sektörü, bu fuarda “artık eskisi gibi kırılgan değiliz ve belli
hedeflerin peşinde koşuyoruz” diyor.
Fuar, geçtiğimiz yıllara göre daha sakin olmasına rağmen çok daha
nitelikli. Gerek firmaların konuya verdiği önem gerekse fuar alanının yerleşimi
çok dikkat çekici. Özellikle kriz söylemlerinin yoğun olduğu bir dönemde
firmaların, hala yatırım yapmaya devam etmeleri ve kendilerini ifade etmek için
çaba sarf etmeleri çok güzel. Fuarların marka tanınırlığını artırmak / korumak
ve marka imajı yenilemek açısından olumlu katkıları oluyor.
Fuardan beklentileriniz
neler?
İnşaat sektörünün hızla büyümesiyle birlikte sektörümüze pek çok yeni
firma katıldı. Bu firmaların maalesef bir kısmı bilinçsiz. Çünkü bu firmalar,
yeterli alt yapıyı oluşturmadan, talebe ve artan maliyetlere bağlı fiyat
artışları nedeniyle sektöre girdi. Dolayısıyla fuar, hem rakiplerimiz ile
birbirimizi daha iyi tanımak açısından, hem de sektöre yeni giren firmaları
gözlemlememiz ve onların da sektördeki deneyimli oyuncuları yakından tanımaları
açısından için çok önemli bir fırsat.
Alçı, inşaat sektörünün içinde sesini çok fazla
duyuramıyor…
Alçının Türkiye’deki geçmişi henüz daha çok yeni; 2000 yılından itibaren
Türk İnşaat sektöründe alçı yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Biz de Rigips
olarak 2001 yılından beri Türkiye'deyiz. Alçı sektörünün sesini çok fazla
duyuramadığını düşünmüyorum. Yoğun talep nedeniyle gün geçtikçe artan kapasite
ve pazara yeni giren firmalar, sesimizi duyurabildiğimizi ve alçı ürünlerinin
gittikçe daha fazla kullanıldığını gösteriyor.
Alçı, inşaat sektörünün genelinde yoğun olarak kullanılan çimento ve
demir kadar çok kullanılan bir malzeme değil. Fakat çok önemli bir malzeme. Alçı
tamamen doğadan geliyor, binayı daha sağlıklı kılıyor ve hiçbir yan etkisi
yok
Alçı sektörü yavaş, ama emin adımlarla büyüdü. Bundan sonra da alçının
kullanımının artmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Alçı, henüz Türkiye'nin her yerinde kullanılan bir
malzeme değil. Bu, biraz da bilinçle ilgili bir şey
mi?
Alçı, özellikle büyük şehirlerde kullanılıyor. Bunun nedenlerinden
birincisi, büyük şehirlerde yaşayan insanların beklentilerinin daha yüksek
olması. İkincisi de nakliye koşulları. Çünkü alçı, yükte ağır pahada hafif bir
malzeme. Alçı taşının belirli bölgelerde olmasından dolayı alçıyı, her yere
ekonomik fiyatlarla ulaştırmak oldukça zor. Alçı, genellikle daha modern
yapılara sahip olan büyük şehirlerde daha yaygın olarak kullanılıyor.
Beton için kullanılan “gelişmişliğin göstergesi” ifadesi,
alçı içinde söylenebilir mi?
Kesinlikle söylenebilir, hatta alçı için bu söylem çok daha doğru olur.
Çünkü alçı tamamen sağlıklı bir üründür. Çok estetik ve dekoratif bir ürün
olmasının yanı sıra alçının daha yaygın kullanımı ile başa gelebilecek bazı
felaketler önceden önlenebilir. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu ve
binaların ne kadar hafifleştirilirse o kadar emniyetli hale geleceği gerçeği
artık herkes tarafından biliyor. Alçı, özellikle deprem riski taşıyan ülkeler
için son derece uygun bir ürün.
Hızlı şehirleşmenin binaları birbirine son derece yaklaştırdığı,
sokakları daralttığı günümüzde zaman zaman itfaiye yangın yerine ulaşmakta çok
zorlanıyor. Alçı, böyle bir durumda insanlara zaman kazandırıyor. Alçı yanmayan
bir malzemedir. Belli bir oranda suyu sürekli içinde barındırdığı için yangının
yayılmasını bir süre önleyerek bina sakinlerine zaman kazandırıyor ve hayat
kurtarıyor.
Yurtdışında, yangın merdivenlerinin, kaçış kanallarının alçıyla sıvanma
zorunluluğu var. Yavaş yavaş bu Türkiye”de de uygulanmaya başlandı.
Alçının başka inşaattan başka kullanım alanları neler?
Rigips hangi alanlarda alçı üretiyor?
Alçı kullanımını sadece inşaat ile sınırlamak doğru değil. Tıpta,
porselen, seramik, kiremit ve benzeri kalıp gerektiren ürünlerin üretiminde,
kuyumculukta endüstrişyel alçılar kullanılıyor. Rigips, Formula markası ile
endüstriyel alçıda bir numara, bu konuda çok ciddi bir pazar payımız var.
Endüstriyel alçı pazarı çok ciddi uzmanlık ve deneyim gerektiren bir pazar.
Çünkü, ihtiyaca göre üretim yapabilmek gerekiyor.
Rigips”in bütün dünyada en çok tanınan ürünü alçı levhalar. Diğer yanda
da yapı alçıları dediğimiz, toz şeklindeki alçılar ve Avrupa ülkelerinde yoğun
olarak kullanılan hazır alçılar var. Kısacası alçının ürünlerinin tamamında
uzman olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısıyla alçı pazarının sadece inşaat kolu üzerinden değil pek çok
ayrı koldan da aynı anda büyüyeceğini düşünüyorum.
Rigips olarak bu fuarda neyi ön plana
çıkarıyorsunuz?
Biz yenilikleri sürekli kılmaya çalışan bir firmayız. Özellikle alçıda,
insanların beklentilerinin sadece ürünle sınırlı olmadığına inanıyoruz. Çünkü
alçı, aynı zamanda bir konfor ürünü. Bir ürün size estetik bir görünüm sunarken,
aynı zamanda sizin sağlığınızı koruyorsa, konforunuzu da sağlıyor demektir.
Konfor beklentisi olan insanların, ürün dışında başka bir takım beklentilerinin
de olması gerekir.
Konfor beklentisi olan insanlar için de “RigiTEL” sistemini hayata
geçirdik. Müşteriler tarafından çok benimsenen bu sistem, İki yıl önce
yaptığımız araştırmaların sonucunda sektördeki müşterilerin bir sorunları
olduğunda çözüm bulmakta çok zorlandıklarını ortaya çıkarttı. Sürekli oradan
oraya yönlendirilen müşteriler çok da zaman kaybediyorlardı. Zaman kaybı bizim
sektörde para kaybı anlamına gelir. Diğer tarafta de verilen bir takım sözler,
yapılan bir takım anlaşmalar var. Bunun için hızlı çözüm üretmek son derece
önemli.
RigiTEL’e Türkiye’nin her yerinden tek bir numara ile ulaşılıyor ve
müşterilerimiz sadece bir kişi ile muhatap oluyor. Müşteri hiçbir yere
aktarılmıyor, bekletilmiyor. RigiTEL, müşterinin sorununu öğrendikten sonra
gerekli araştırmaları, görüşmeleri yapıyor ve müşteriye çözüm ile dönüyor. Bu
arada, müşterilerden gelen geri beslemeler bize özel olarak değerlendiriliyor ve
raporlanıyor. Böylece, kendimizi sürekli iyileştirme ve müşterilerimizde
beklentilerinden yüksek algılama yaratma fırsatını buluyoruz.
Sistemi geliştirmek için ne gibi hedefleriniz
var?
Bizim, müşterilerin beklentilerini de arttırmak gibi bir hedefimiz var
öncelikle.RigiTEL sisteminde çalışanlarımızın, müşteriye geri dönüş yapmaları
için belli bir süreleri var. RigiTEL'in amacı ise bu süreyi sürekli kısaltarak
müşterileri şaşırtmak. Hatta amacımız sürekli müşteriyi şaşırtır hale
gelebilmek. Müşterilerden aldığımız olumlu tepkiler ise doğru yolda
ilerlediğimizi gösteriyor. Müşterilerimiz, hiç bu kadar hızlı bir dönüşü
beklemediklerini ifade ediyorlar. Zor olduğu düşünülen bir sorunun çok kısa bir
sürede çözüm yönteminin öğrenilmesi ya da çözülmesi müşterilerimizi çok memnun
ediyor.
Çözüm eğer, yerinde işlemi, yerinde uygulamayı ya da eğitimi
gerektiriyorsa, Ankara, İstanbul ve İzmir'deki bölge müdürlüklerimizde bulunan
teknik destek ekibimiz devreye giriyor.
Bu desteğin alınması için mutlaka sorun yaşıyor olmak gerekmiyor. İlk
defa uygulama yapan ekipler de bilgi almak için bizi arayabiliyorlar.
İnşaat sektörü, müşteri odaklı gelişime çok alışık değil
aslında…
Evet, bütün sektörlere ürün odaklı gelişim hakim. Fakat, yavaş yavaş
inşaat sektöründe de müşteri odaklı olunacağına inanıyorum. İnşaat sektörü
Türkiye'de hep ani ivmelerle büyüyor. O süreçte de müşteriler hep mal bulma
derdine düşüyor. Ama diğer taraftan da Türkiye'de yatırımlar devam ediyor.
Dolayısıyla müşterinin beklentisinin birinci öncelikli olacağı zamanın çok yakın
olduğunu düşünüyoruz ve o zaman geldiğinde biz hazır ve öncü olacağız.
Bence Türkiye'de inşaat sektörünün en büyük eksiği çok kısa vadeli
düşünmek. Maalesef bazen müşteriler de çok kısa vadeli düşünüyor. Sektör fiyat
ve vade odaklı. Bu durumun ileride sektöre zarar vereceği kanısındayım.
Biz sürekli orta ve uzun vadeli düşündüğümüz için kendimizi bu trendin
dışında tutuyoruz. Atacağımız her adımın en az beş yıl sonrasını
düşünüyoruz.
|