Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Özyurt’un yürütücülüğünde aynı bölümden doktora öğrencisi Olcay Aydoğan, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Dr. Abdullah Akca ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Senem Bilici’nin yer aldığı “Sürdürülebilir Bir Gelecek için Deniz Suyu Kullanılarak Üretilmiş Sentetik Lifli Betonlar” isimli proje, deniz suyuyla beton üretiminin imkânları üzerine önemli veriler sunuyor.
Yapı sektörünün tatlı su ihtiyacı ciddi miktarda Yapı sektörü denilince ilk akla gelen malzeme beton ve beton yapımında ciddi miktarda su kullanılıyor. Prof. Dr. Özyurt, denize yakın ve içilebilir suya erişimin az olduğu bölgelerde bu ihtiyacı deniz suyundan karşılamanın çok avantajlı olacağını vurguluyor: “Deniz suyu klor ve sülfat iyonları barındırdığı için beton yapımında kullanılmıyor, çünkü bu iyonlar betonu güçlendirmek için kullanılan çelik donatının (inşaat demiri) paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Ancak beton kullanımı köprüler ya da binalardan ibaret değil, deniz suyuyla üretilmiş betonlar çelik donatının olmadığı endüstriyel zemin ya da yol uygulamalarında kullanılabilir. Sadece kaldırım taşlarını yapmak için kullanılan beton için deniz suyu kullanılması bile ciddi miktarda içilebilir su tasarrufu sağlayacaktır.”
Altyapı bakım masraflarından da kurtaracak Deniz suyuyla üretilmiş betonların kullanılabileceği diğer bir alan ise çelik donatı yerine polimer esaslı donatıların kullanıldığı yapılar: “Aslında çelik donatı, beton kaliteli değilse çok çabuk korozyona uğrayan bir malzeme, ancak şu anda sektörde alternatifi yok. Polimer esaslı donatılar sektörde yeni kullanılmaya başlandı ve oldukça maliyetli ancak yakın gelecekte kullanımının yaygınlaşması ve ucuzlaması bekleniyor. Çelik donatı kullanılarak inşa edilmiş bir köprünün sürekli bakımını yapmak yerine, yapıları en baştan daha maliyetli olsa da polimer esaslı donatı ile inşaa ederek 100 yıl bakım yapmadan kullanabilmek hükümetler için de müthiş bir avantaj sağlayacaktır.”
Deniz suyuyla üretilen betonlar depreme ne kadar dayanıklı? Özyurt, bu konuya şöyle açıklık getiriyor: “1999 Depremi sonrası deniz kumuyla gelen klor iyonlarının korozyona yol açtığı lanse edildi, bu yanlış değildi. Ancak binaların hasar almasında ya da yıkılmasında deniz kumu kesinlikle tek başına neden değildi. En önemli neden düşük dayanımlı kalitesiz beton ve düzgün yapılmamış betonarme tasarımdı. İnsanların deniz suyu ve beton denilince çekinmelerini anlıyorum ancak gerekli önlemler alınırsa deniz suyu kullanılarak da sağlam ve uzun ömürlü betonlar yapılabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.”
|