br/>
İnsan Yerleşimcileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sulukule Patformu Üyesi, Mimar Aslı Kıyak İngin, yenileme alanı seçilen Sulukule’nin gecekondu bölgesi olmadığını, burada yaşayanların tapu sahibi olduğunu anlattı ve “Kültür Başkenti böyle olmaz” dedi.
Haberin devamı
Sulukule’nin, Dünya Mirası Listesi’nde olan karasurların bitişiğinde ve ağırlıklı olarak Roman kültürüne sahip bir mahalle olduğunu, 1992 yılına kadar İstanbul’un önemli müzik ve eğlence merkezi ve bir ekol olduğunu vurgulayan Mimar İngin, şunları söyledi:
Konrumak yerine yeni villalar
“Bir yenilenme ve gelişme söz konusu ise tüm bunların göz önüne alınması gerekiyor. Fakat böyle ilerlemiyor, daha çok bir müteahhit mantığıyla ilerliyor. Orası sanki boş araziymiş gibi davranılıyor. Bölgede 620 bina, yenileme projesi kapsamında. Belki 30 küsürünü koruyor, fakat geri kalanını yıkarak yeniden yapıyor.”
Mimar Aslı Kıyak İngin
“Aslında Unesco’nun kriterleri basit. Sadece fiziksel olarak korumayı değil, sosyal ve kültürel farkın da korunmasını istiyor. Fakat koruma anlayışı bu ülkede yok. Korumak yerine, yeni villalar yapmayı tercih ediyorlar. Tek amaçları bölgenin arsa değerini yükseltmek.
Kültür başkenti böyle olmaz
“Biz Dünya Mirası Listesi’nin öneminin farkında değiliz. Örneğin Luxemburg ancak 2005 yılında bu listeye girebildi ve bunu gururla anlatıyor. Bir çok ülke girmeye çalışırken, biz çok önce bunu elde ettik, fakat ne kadar değerli olduğunu bilmiyoruz. Elinizde bir hazine var ve dünya çapında tescil edilmiş, ülkeniz dönüp ‘Yok, ben buna ihtiyaç duymuyorum’ diyor. Bu, şu demek oluyor: Geçmişimi silebirsiniz, bir önem taşımıyor. Kültür Başkenti olabilmek bir çok sorumluluğu beraberinde getiriyor. Ne kültürümüzü ne de tarihimizi koruyabiliyorlar. Kültür başkenti olarak nasıl bir örnek olabiliriz ki? Her yeri yıkarak değil tabii. Bu insanlar nasıl sosyal ve ekonomik ilişkiler kuracak, bununla ilgili hiçbir çalışma yok. UNESCO’nun kriterlerine hiç uymuyor.
|