Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı 452
yıllık Süleymaniye Camii ve Külliyesi, ‘İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti’ projesi kapsamında restore ediliyor. Ancak restorasyonu
yapılacak külliyenin zemin odaları yıllar önce satılmış. Tarihi odalar ya çöp
deposu olarak kullanmış ya da sahipleri tarafından atık kâğıt toplayıcılarına
kiralamış. Yetkililer külliyenin kamulaştırılacağını, eğer bu gerçekleşmezse
orijinal haline sadık kalmak koşuluyla ‘ebru ve minyatür sanatları’ gibi
faaliyetlerin yapılacağı bir yer haline getirilerek sahiplerine bırakılacağını
söylüyor. Tarihi odaların ‘tapulu’ sahipleriyse şaşkın,”Biz sanatçı değiliz ki,
ne anlarız ebrudan minyatürden. Ya tapu karşılıklarımız ödenerek satın alınsın,
ya da kiralamamıza izin verilsin” diyor.
Kamulaştırmaya bütçe yok
Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın kalfalık dönemine ait muhteşem eser.
Dünyaca ünlü cami, ‘İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’
projesi kapsamında dört aydır restore ediliyor. Ancak restorasyonu yapılacak
mimarlık harikası külliyenin tapulu sahipleri de var. ‘Şifahane’ kısmının dört
zemin odası, yaklaşık 30 yıldır atık kâğıt deposu olarak kulanılıyor. Eskiden
tıp, matematik, doğa ve din bilimleri eğitimleri için kullanılan Süleymaniye
Külliyesi’nin zemin odalarının resmi onaylı sahipleri, restorasyon çalışması
bittikten sonra ‘odalarının’ kendilerine verilmesini, verilmeyecekse de satın
alınmasını istiyor.
Külliyenin bağlı bulunduğu İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Müdürü
Hüseyin Kaya da kamulaştırmanın istendiğini ancak Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın desteği olmadan bunun gerçekleşemeyeceğini ifade ediyor.
Kaya, kamulaştırmanın gerçekleşmemesi durumundaysa külliyenin aslına sadık
kalmak koşuluyla sahiplerine bırakılacağını söyleyerek, “Bu odaların sahiplerine
bırakılması halinde sadece ebru odası, minyatür odası gibi faaliyetleri için
kullanılabilecek” diyor.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı yetkilileri ise Darüşşifa
binasının kullanım hakkının yazma eserler üzerine çalışan uzmanların, araştırma
yapabilecekleri bir enstitü olarak kullanılması amacıyla ‘Süleymaniye Yazma
Eserler Kütüphanesi‘ne verileceğini belirtiyor.
‘Ben ne anlarım ebrudan’
Süleymaniye Külliyesi’nde eşi İmhan Selvitopu adına ‘tapulu’
odası bulunan Kadir Selvitopu, yetkililerden bilgi alamamaktan
yakınıyor. Külliyedeki odasının kendisine bırakılması durumunda sadece
‘sanatsal’ faaliyetler için kullanılabileceğini öğrenen Selvitopu şaşkın:
“Ben öğretmen de değilim sanatçı da, ne yapayım minyatür odasını. Külliyede
dükkân satın alan benim gibi birkaç arkadaşım daha var. Biz ticaretle uğraşan
insanlarız, anlamayız bu işlerden. Bu depoyu yıllardır kâğıtçılara, askıcılara
kiralarım. Üç ay önce restorasyon yapılacak diye kiracılarımı çıkarttılar. Şimdi
ne para alabiliyoruz ne de satmamıza izin veriyorlar. Bizi çıkartmak istiyorlar.
Tarihe saygılıyız ama tapulu malımızla mağdur olduk.”
Aslında Süleymaniye Külliyesi’nin tuhaf kaderi 44 yıl öncesine dayanıyor...
İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürü Hüseyin Kaya, tarihi utancı şöyle aktarıyor:
“Süleymaniye Külliyesi, İshak Paşa Camii ve Hamamı ile birkaç tarihi yer daha
1965’te Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından şahıslara
satılmış.”
‘300 bin liraya almıştım’
Kadir Selvitopu da ‘tarihi odasını’ 1980 yılında sandalye satan Artu isimli
bir Ermeni’den aldığını söylüyor. Her gün binlerce turistin gezdiği
Süleymaniye’deki ‘Yoğurtçuoğlu’ sokağa bakan oda, 1980’de dönemin parasıyla 300
bin liraya Selvitopu‘ya satılmış. Tapuda zamanın ‘Eminönü Tapu Sicil Muhafızı’
Fik-ret Sinirlioğlu’nun imzası var. Yani her şey yasaya uygun. Kadir Selvitopu
da “Burayı satın aldım. Elimdeki resmi imzalı belgeyi devlet verdi. Biz
dolandırıcı değiliz ki. Zamanında buralarını çıkar için satanlar, şimdi kendi
malımızdan bizi çıkartmaya çalışıyor” diyor.
|