“Şu Fırat’ın suyu akar serindir” türküsünü bilirsiniz.
Unutun. Fırat artık akmıyor. Koca nehrin bizde kalan kısmının
yalnızca minik bir bölümü serbest. Gerisi HES’lerde tutsak.
Teknik olarak Fırat artık yok.
Nehirleri bitirdik, sıra derelere geldi. Türkiye’de 700’ü Karadeniz’de olmak
üzere 1700 civarında HES yapılıyor. Akademisyenler bunlara KÖHES, yani Küçük
Ölçekli Hidroelektrik Santralı diyor.
Bu minik canavarların işletim mantığı basit. Su çıktığı yerden alınıyor, bir
borunun içine sokuluyor, orada akıtılarak debisi yükseltiliyor. Yani dere bir
akarboruya dönüşüyor. Borunun sonunda su fışkırarak türbini döndürüyor. Oluşan
güç cereyana dönüşüyor. Türbinden hemen sonra başka bir KÖHES borusu suyu
alıyor, debisini yükseltiyor ve bu su denize kavuşana ya da bitene kadar devam
ediyor.
Geçen hafta Artvin’deydim. KÖHES’lerin durumunu kısmen inceleme fırsatı
buldum. Ballıüzüm Köyü olağanüstü güzellikte bir yer. Melo Vadisi’nin hemen
üstünde kalıyor. Köylüler elleriyle taşıdıkları toprakla, dağda kocaman bir
saksı yaratmışlar. Dünyanın sanırım en güzel üzümünü yetiştiriyorlar. Köyün adı
oradan geliyor. Kasım ayında taze üzüm olur mu? Olur. Oranın ekosisteminde olur.
Bu çalışkan köylüler, bağlarına, köylerine öylesine düşkün ki İstanbul’un
çoğu yerinde olmayan altyapıyı getirmişler. Köyün yangın sistemi, kanalizasyonu,
yolu, suyu her şeyi var. Ama üzümü gitmek üzere.
Hemen altına yapılacak KÖHES suyu alacak, ekosistemi bozacak. Köy sakini
İbrahim Beyaz’a göre artık üzümü unutacaklar. Muhtar da aynı görüşte. Ekosistem
tahrip olacak. Bir KÖHES sahibi kalkınacak, bir köy batacak.
HES’leri Kim Sever?
Memleketin her yeri KÖHES olsa, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu elektrik
enerjisinin yüzde 5’i sağlanacak. Karşılığında neredeyse bütün, tekrar ediyorum,
bütün akarsular, dereler, borulara sokulacak. Böyle giderse on yıl sonra
Karadeniz’e gidin, dağlardan salınan kalın demirler göreceksiniz. Vadilerin
arası beton bloklarla tutulmuş. Dere kenarı bitki örtüsü bozulmuş. Santral
binası, yardımcı binalar, yollar vadilerin dokusunu yok etmiş. Organik ziraat
potansiyeli, vadilerin ekosistemi, tarım kültürü ve sosyal doku tahrip edilmiş.
Ama KÖHES’leri sevenler de var. Yok, Karadeniz’de yaşayanlar değil. Ballıüzüm
muhtarı Ali Fuat Beyaz’a sordum. “Birbirine küs olanlar bile HES konusunda tek
nefes” diyor.
Sözde temiz enerji
HES’leri sevenler, küçük bir başlangıç sermayesi bulup, iktidara yakın durup,
üretilen elektriğin satın alınacağını garantisini cebine koyan, kamu güvencesini
arkasına alıp, o güvenceyi kamulaştırma için banka kredisi için kullanan ve
taşı, suyu, vadiyi her şeyi yarım yüzyıllığına alan yeni burjuvalar.
Bir planları da önümüzdeki yıllarda genişleyecek Avrupa karbon piyasalarında
sözde temiz enerji ürettikleri için yeni bir rant kapısı bulmak. Yapılması gerek
aciliyetle tüm KÖHES ve HES projelerinin durmasıdır. Bu santrallerin üreteceği
enerjiden daha fazlası yalnızca kaçaklar önlenerek sağlanabilir. Ama esas amaç
cereyan gücünü arttırmak değil, siyasi iktidarı pekiştirmek, yani burjuva
yaratmak olmasa... OSB ve HES’ler yeni bir sermaye birikim sürecinin habercisi.
Daha dikkatle takip edilmeli.
|