İnsanoğlunun taze su ihtiyacını gideren en önemli kaynak
yer altı suları. Bilim insanları yerçekimindeki ufak farklılıkları takip ederek
dünyanın hangi bölgelerinde yer altı sularının sürdürülemez bir şekilde
tüketildiğini buluyor. Araştırmalar, yer altı sularına en fazla baskı yapılan
bölgelerin Kuzey Afrika, Hindistan'ın kuzeyi,
Çin'in kuzeydoğusu ve ABD'deki California
eyaletinin Sacramento-San Joaquin Vadisi olduğunu gösterdi.
Burası yıllık 30 milyar dolarlık bir tarım sektörünün merkezi.
California Üniversitesi Hidrolik Modelleme Merkezi'nin
başında olan Jay S. Famiglietti, merkezin
GRACE olarak bilinen "Gravity Recovery and Climate
Experiment" isimli projesinin kullandığı 9 yaşındaki iki uydunun
dünyada yerçekimi farklılıklarının şimdiye kadar elde edilmiş en detaylı
verilerini topladığını söylüyor. Elde edilen sonuçlar, iklim değişikliği ve
nüfus artışının dünyadaki taze su kaynaklarını kurutmasıyla daha da önemli hale
gelen hidroloji alanını yeniden tanımlıyor. Famiglietti, Grace'in buzullar, kar
seviyeleri, su kaynakları, yüzey suları, toprak nemi ve yer altı sularındaki tüm
değişiklikleri görebildiğini söylüyor. Veriler bazı bölgelerde yakın gelecekte
su kıtlığı yaşanacağını gösteriyor. Ancak politikacılar bu sonuçları benimseme
konusunda pek istekli değil. Bu özellikle düşman komşuların olduğu bölgeler için
geçerli. Hindistan ve Pakistan, Tunus ve Libya veya İsrail, Ürdün, Lübnan,
Suriye ve Filistin'in paylaştığı yer altı su havzaları söz konusu olunca,
komşular sürekli birbirini fazla su kullanmakla suçluyor.
Grace projesini ilk duyduğu zaman uluslararası su politikaları
Famiglietti'nin aklının ucundan bile geçmiyordu. 1992 yılında Texas
Üniversitesi'ndeki bir pozisyona başvuran Famiglietti, kendisine Dünya'daki
yerçekimi farklılıklarının takip edildiği bir deneyden bahsedilince, "Bu
inanılmaz bir şey. Harikulade! Tamamen yeni bir araştırma alanı yaratıyor"
dediğini hatırlıyor. 10 yıl sonra, NASA ve Alman Uzay
Merkezi'nin ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında Rusya'nın uzay
istasyonu Plesetsk'ten iki uydu fırlatıldı. Her biri küçük bir
araba büyüklüğünde olan iki uydu, birbirlerinden 215 kilometre uzaklıkta
kutupsal yörüngelerde seyahat ediyor. İkisi de, aralarındaki mesafeyi ölçmek
için mikrodalga ışınları yolluyor. Öndeki uydunun aşağısında kütle artarsa,
(mesela aşağı Mississippi havzasında su birikirse) hızı artıyor ve iki uydu
arasındaki mesafe büyüyor. Daha sonra da yerçekimi iki uydunun da hızını azaltıp
birbirine yaklaştırıyor. Ve son olarak öndeki uydu menzilden uzaklaşıp
arkasındaki uydu geride kaldıkça mesafe yine artıyor.
Ancak Grace'in gönderdiği verilerin de sınırı var. Yerçekimi verileri analiz
edilen alan küçüldükçe azalıyor. Örneğin 195 bin kilometre kareden küçük
alanlardaki su kaynaklarının durumu hakkında veri almak zor. Uyduların
arasındaki mesafeyi taranan alanın yüzeysel kütlesi belirliyor. Hindistan'ın
kuzeyi gibi dünyanın bazı bölgelerindeki yerçekimi ölçümleri ve bunun
sonuçlarına karşı çıkanlar oldu. Colorado Üniversitesi'nden John Wahr ve
meslektaşı Sean Swenson'ın, Hindistan'ın kuzeyindeki bir yer altı su havzasının
boşalmasıyla ilgili çalışmalarına itiraz edilmiş. Dr. Swenson, "Hindistan gibi
yerlerde, 'Sürdürülemez bir şey yapıyorsunuz ve bunun değiştirilmesi gerekiyor'
dediğimizde, insanlar değişime direniyor. Çünkü değişim pahalı bir şey"
diyor.
|