Bolivya’da Kızılderili lideri Evo
Morales’in devlet başkanlığıyla sonuçlanan büyük değişim 1999
yılının aralık ayında su savaşıyla başlar. Bolivya hükümeti
Dünya Bankası’nın isteği ile ülkenin üçüncü büyük kenti olan
Cochabamba’nın suyunun özelleştirilmesi için 2029
Kanunu adıyla yeni bir yasal düzenleme yapar. Kanun o kadar acımasızdı
ki yağmur suyunu kullanma hakkı bile bu yasayla satılır. Suyla birlikte yağmur
bulutları da özelleştirilen Cochabambalılar, bu haksızlığa
karşı ‘Su Savaşı’nı başlatır.
Oscar Olivera ve dört arkadaşıyla başlayan bu direniş beş
ayda 1 milyon kişiye ulaşır. Halk su savaşını kazanır. 2029 Kanunu değişir ve
suyun özelleştirilmesi durdurulur. Su savaşının ardından, Bolivya’nın doğal
kaynaklarının halkın ve işçilerin eline geçmesi için direnişler başlar.
Bolivya’da suyla başlayan hareket 2006 yılında ülkenin ilk Kızılderili lideri
olan Evo Morales’in devlet başkanı seçilmesiyle sonuçlanır.
Bolivya’daki su savaşının lideri Oscar Olivera, geçtiğimiz
hafta sonu Su Hakkı Sempozyumu’na katılmak için
Diyarbakır’a geldi.
Tüm dünya sizi Bolivya’da suyun özelleştirilmesine karşı yürüttüğünüz
savaşla tanıdı. Peki sizin öykünüz nasıl başladı?
1955 yılında Bolivya’nın Oruro köyünde doğdum. 16 yaşında bir ayakkabı
fabrikasında çalışmaya başladım. Her zaman Che Guevera ve Federico Escobar
Zapata’nın üzerimde büyük etkisi olmuştu. 90’lı yıllarda Cochabamba İşçi
Konfederasyonu, Bolivya Fabrika İşçileri Konfederasyonu gibi oluşumların
başkanlığını yaptım. 2000 yılında Su ve Yaşam’ın Direnişi
Koalisyonu’nun sözcüsü oldum ve o günden bu yana benzer direnişlerin
içindeyim.
Sizce su savaşını tetikleyen ilk şey neydi?
Suyun özelleştirilmesini sağlayan 2029 Kanunu bu savaşı tetikledi. Kanunla
birlikte doğanın bize verdiği su, hatta bulutlarımız bile satıldı. Yağmur suyunu
kullanmak için bile şirketlerden izin almamız gerekiyordu.
Suyunuza sahip çıkmak için 5 kişi yola çıktınız. Beş ayda nasıl 1
milyon kişi oldunuz?
Mücadeleye köylüler ve işçiler olarak başladık. Önce köylüler dağlardan şehre
indi ve eylemlere başladı. Hepimiz gece gündüz demedik kapı kapı gezdik.
Sembolik ve yaratıcı eylemlerimizle medyada yer aldık. Hükümet bize karşı
sertleştikçe, baskılar arttıkça direniş de arttı. Kısa sürede 1 milyon kişiye
ulaştık.
Suyunuzu alan şirkete ilk tepki olarak su faturalarını yaktınız. Halk
bunu yapmaya nasıl cesaret etti?
Özelleştirme ile birlikte suyun fiyatı yüzde 300 arttı. Faturalarımızı
ödeyemeyecek duruma geldik. Şehrin ana meydanında toplandık ve su faturalarını
toplu olarak yaktık ve bu faturaları hiçbir zaman ödemedik. O kadar güçlüydük
ki, şirket gelip suyumuzu kesmeye cesaret edemedi.
Bu anlattığınız çok ciddi bir eylem. Bolivya hükümeti geri adım
atmadı mı?
Hükümet hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Şirketle halkı karşı karşıya
getirdi ve kendi sessiz kaldı.
Hükümetin sessizliğini bozmayı ve şirketi ülkenizden çıkarmayı nasıl
başardınız?
Hükümeti harekete geçirmek için mart ayında kendi örgütlerimizle bir
referandum düzenledik. Bu referandumla halkın suyun özelleştirilmesini
istemediğini gösterdik.
İşe yaradı mı?
Hükümeti harekete geçirmek için yeterli olmadı. Biz de nisan ayında son
noktayı koymaya tüm şehirdeki yaşamı durdurmaya karar verdik.
Şehirdeki yaşamı nasıl durdurdunuz? Asker ve polis size engel olmadı
mı?
Su savaşı öyle büyüdü ki kimse engel olamadı. Hepimiz evlerimizdeki
eşyalarımızı sokaklara çıkardık. Şehrin tüm yollarını böyle bloke ettik.
Kimsenin geçmesine de izin vermedik. Bu eylem sekiz gün sürdü. Sonunda beş kişi
öldü ve 200 kişi yaralandı. Nihayetinde, su savaşını halk kazandı.
Su savaşının ardından birçok direniş hareketinde yer aldınız. Bu
hareketler Eva Morales’in Bolivya Devrimi ile sonuçlandı. Peki siz siyasi
kimliğinizi nasıl açıklıyorsunuz?
Ben ne Marksist, ne Leninist, ne de Maoist’im. Yaşamına anlam ve mutluluk
katmak isteyen biriyim sadece. Hayat bizim eylemlerimizle şekillenir. Ne
istediğimizi söylemeli ve sonra ısrar ve bütünlükle hedefimize doğru
çalışmalıyız.
|