Su hakkı savunucularının suyun ticarileştirilmesinden
başka amacının olmadığını söylediği 5. Dünya Su Forumu'nun
(WWF) son gününde, "Bakanlar Bildirgesi" açıklandı.
Bildirge suyu temel bir insan hakkı olmak yerine, "temel bir
ihtiyaç" olarak tanımlıyor.
Ancak, Alternatif Su Forumu'nun kapanışında konuşan, aynı
zamanda WWF'i de izleyen Kanadalı su hakkı savunucusu Anil
Naidoo, 20 ülkenin, ayrıca 53 ülkenin oluşturduğu Afrika Birliği'nin
bildirgenin tersine suyun insan hakkı olduğunu vurguladığını bildirdi. Bu
ülkeler arasında, Benin, Bolivya, Çad, Şili, Küba, Ekvador, Etiyopya, Guatemala,
Honduras, Fas, Namibya, Nijerya, Panama, Paraguay, Güney Afrika, İspanya, Sri
Lanka, Uruguay ve Venezüella var.
Gençler "su insan hakkıdır" diyor
WWF'deki Gençlik Forumu Bildirgesi'nde de Bakanlar
Bildirgesi'nin tam tersi bir yönelim var.
Yasalarda su hakkı: Ulusal yasalarda temiz, uğraşılır, emin
ve kolayca ulaşılabilir suyun temel bir insan hakkı olduğunun konulması.
Katılım: Katılım olmadan iyi su yönetimi olamayacağı
Herkese ticari olmayan, ücretsiz su: Hükümetlerin kayıtsız
şartsız ödeyebilme kapasitesi olan veya olmayanlara içme suyu sağlaması
gerektiği.
Su Forumu BM'ye devredilmeli mi?
Naidoo'nun verdiği bilgiye göre, Benin, Bolivya, Şili, Küba, Ekvador,
Honduras, Panama, Paraguay, Venezüella su şirketlerinin egemen olduğu Dünya Su
Konseyi yerine, Birleşmiş Milletler'in düzenlediği bir Dünya Su Forumu'nu da
savunuyor. Ancak, 22 Mart "Dünya Su Günü" dolayısıyla dün
İstanbul'da bir açıklama yapan Suyun Ticarileştirilmesine Hayır
Platformu, bu öneriye karşı:
"Dünya Su Konseyi'ni ve Dünya Su Forumu'nu kara listeye alırken, Birleşmiş
Milletler'i su sorununa ev sahipliği yapmaya çağıranlara da bir çift sözümüz
var. Biz, Dünya Su Konseyi'ni kuran ve yaşatanın Birleşmiş Milletler olduğunu
da, bu çağrıyı yapanların oynadığı oyuna 'tavşana kaç, tazıya tut' dendiğini de
biliyoruz."
Amaçlarının suyu ticarileştirme niyetindekilerin ilan ettiği Dünya Su Günü'
nü kutlamak olmadığını söyleyen platform, Dünya Su Forumu'nun ana gündeminde şu
kararlarına olduğunu söylüyor:
* Evlerimize kontörlü su sayaçlarının takılması, * Suyun piyasada
fiyatlandırılması, * Tarlaların bile kontörlü sayaçlardan geçen su ile
sulanması, * Nehirlerin üzerine onlarca baraj inşa edilmesi, * Tamamen
kurumaları pahasına da olsa derelerin, akarsuların yollarının
değiştirilmesi, * Yer üstündeki bütün su kaynaklarının depolanabilir hale
getirilmesi, yer altı sularının kullanıma açılması, * Doğanın kendi
çevriminin geri dönüşsüz bir şekilde bozulmasına yol açacak alt yapıların inşa
edilmesi, * Dere, göl, lagün ve yer altı akiferlerinden oluşturdukları su
depolarına su transferi yapılması, * Su alt yapı yatırımlarının
hızlandırılması için dış borçlanma kanallarının daha da açılması, IMF ve Dünya
Bankası gibi tefeci kurumlara verilen tavizlerin daha da artırılması *
"Kirleten öder" prensibiyle, doğa katliamlarının meşrulaştırılması, *
Sermayenin krizinin, tüm canlıların suyunu satışa çıkararak
aşılması.
|