Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU
İLİŞKİLİ HABERLER

‘Karadeniz Çöl Olacak’

Su Boşa Akmaz!

Su hayattır! Bunda herkes hemfikir. Sıra suyla ilgili ikinci gerçeği kabullenmekte, “Su boşa akmaz”! Türkiye Su Meclisi, bunun için çalışacak. Türkiye Su Meclisi de ne mi? Geçen hafta Rize İkizdere’de 60 ilden gelip, suyla ilgili sorunları, yanlış politikaları tartışan sivil toplum kuruluşu üyesi, göçebe, aktivist, akademisyen 220 kişi Türkiye Su

Cumhuriyet Dergi
1 Su Boşa Akmaz!

u hayattır! Bunda herkes hemfikir. Sıra suyla ilgili ikinci gerçeği kabullenmekte, “Su boşa akmaz”! Türkiye Su Meclisi, bunun için çalışacak. Türkiye Su Meclisi de ne mi? Geçen hafta Rize İkizdere’de 60 ilden gelip, suyla ilgili sorunları, yanlış politikaları tartışan sivil toplum kuruluşu üyesi, göçebe, aktivist, akademisyen 220 kişi Türkiye Su Meclisi‘ni kurdu. Başkan ve yönetim kurulu seçti. Bu, yanlış su politikalarına karşı daha örgütlü bir mücadelenin başlayacağı anlamına geliyor. Bakın meclisin katılımcıları neler anlatıyor...

Pervin Çoban Savran, “kimsiniz” sorusunu, “konar göçer” diyerek yanıtlıyor. En son kondukları yerden, Konya’dan, gelmiş Rize’ye. “Toroslar’da kır çadırlarda yaşayan, göç eden bir topluluğuz” diyor, “Hayvan otlatarak geçinip, develerimizle ulaşımımızı sağlıyoruz”.

Bir de dernekleri var: Sarıkeçeliler. Savran başkanı. Peki bu mecliste işi mi ne? “Göç güzergâhlarımızı suya göre düzenleriz. Yerleşik düzendekiler su ihtiyacını depodan, damacanadan karşılayabilir. Ancak biz doğada yaşayan konar göçerler suya ilk elden ulaşıyoruz, kaynağından. Dolayısıyla kaynakların yok edilmesi bizim katledilmemiz demek. Göksu havzasında barajlar yapılacağı söylentileri var. Her şeyimiz, zamanımız, saatimiz doğadır, sudur”.

Kendilerine, konar-göçer yaşamayı bırakmalarını söyleyenlere de bir çift lafı var Savran’ın. “Bu bir kültürdür, yaşam biçimidir” diyor, “Hayatta ilk öğrendiğimiz şey, konup-göçüp bir gün beyleneceğimizdir. Atatürk’ün bir sözü vardır, ‘Toroslar’a çıkın bakın, eğer ki bir kara çadır varsa, dumanı da tütüyorsa, dünyada hiçbir kuvvet ve güç bizi yenemez’. Biz hâlâ duman tüttürmeye çalışıyoruz, geçmişten bugüne bir köprüyüz. Suyumuza dokunmayın”.

Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Oğuz Kurdoğlu da farklı nedenler ama aynı istekle gelmiş toplantıya. 20 yıldır doğayla ilgilenen sivil toplum örgütleri ile projeler üretiyor. Artvinli. “Bütün konular bir şekilde ormanla ve özellikle de Karadeniz’le ilgili. Dolayısıyla kendimi bu işin ortasında buluverdim” diyor. Karadeniz’de kurulması planlanan maden tesisleriyle mücadele etmiş, kazanmışlar, sırada Hidro Elektrik Santralları (HES) var. Kurdoğlu, bütün dünyada su kıtlığı olduğunu hatırlatıyor; iki milyona yakın kişinin suya ulaşmada zorluk yaşadığını, bunun 2025’te üç milyar olacağını... Bu kıtlıktaki en büyük neden, su kaynaklarının ve dereler, göller, ormanlar gibi suyla ilgili sistemlerin iyi yönetilmemesi, hızla bozulması. Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarı 1600 metreküp, oysa su zengini ülkelerde bu miktar 10 bin. “Doğu Karadeniz orman ve su kaynakları açısından zengin, bunları kullanalım, diyorlar. Daha önceleri 15-20 olan HES sayısı, önce 80’lere, sonra 116’ya çıktı, son yıllarda 140’lara varacağı söyleniyor. Tüneller, yollar, derken çok büyük tahribat yapılacak. Sucul sistem ortadan kalkacak. Dünyada en çok kullanılan yöntemlere göre en kötü habitatlar için bile, santral yapıldıktan sonra akarsuya bırakılan can suyu, yüzde 10’dur. Bizdekilerde yüzde 10 bile bırakılmıyor. Oysa Doğu Karadeniz 200 önemli ekolojik, 25 önemli biyo çeşitlik alanından biri. Yani cansuyu oranı yüzde 50-60 olmalı”.

Birhan Erkutlu, toplantıya Antalya Alakır’da yapılan HES’lere karşı nasıl mücadele verebileceklerini konuşmak için katılmış. “Sadece Alakır’da böyle bir problem var, sanıyorduk. Oysa bütün akarsular tehlike altındaymış” diyor. Alakır’a beş yıl önce eşiyle İstanbul’dan gelmiş. Buğdaylarına kadar her ihtiyaçlarını kendileri yetiştiriyor, ürettikleri kadar tüketiyorlar. “Dünya barışı, kapitalist sistemin götürdükleri konusunda hassasız, İstanbul’da aktivist olarak tepkimizi bir yere kadar dile getiriyorduk. Ancak evlere geri dönüp, yaşantımıza devam ettiriyorduk. Bunun ikiyüzlü olduğuna ve nasıl düşünüyorsak öyle yaşamak gerektiğine karar verdik”.

Ancak Alakır’da planan sekiz HES yapılırsa doğa telafisi olmayacak şekilde tahrip edilecek. Erkutlu, meclisi bir başlangıç olarak görüyor, sonuç alınacağına inancı tam.

Evet, “Su boşa akmaz” ve onu hesapsızca bentlere vurmak doğanın sonunu getirecek.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/su-bosa-akmaz_76196.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Hidroelektrik santraller anlamına gelen HES projeleri, küçük bir dere üzerine kurulandan , akarsular üzerine kurulanlara kadar, yani bir evin ihtiyacını karşılamaktan bir şehrin veya daha fazlasının ihtiyacını karşılamaya kadar çeşitli boyutlarda olabiliyor. Biz, bunlara güneşten ve rüzgardan elektrik üretmekle aynı kategoride "Yenilenebilir enerji kaynakları" diyoruz. Yani doğaya bir zarar vermeden, doğanın lütfu güneşin ısısıyla gökyüzüne çıkan suların yerçekimiyle tekrar yere düşerken sahip olduğu enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürüyoruz. Yani bize verilen bir hediyeyi değerlendiriyoruz.Bu yapılırken havaya karbon salınımı yapmıyoruz, ağaç kesmiyoruz, hatta su akışını kontrol ederek sel taşkınlarına mani oluyor ve balıkların daha çok üremesi için yapay göletler oluşturuyoruz. Biriktirilen ve elektrik üretiminde kullanılan sular yine doğaya bırakılıyor, yine çiftçilerimiz kullanıyor, yine içiliyor, kirlenmiyor, havaya uçup gitmiyor.Dünyada herkes temiz enerji kaynaklarına yönelirken biz niye buna da karşı geliyoruz anlamıyorum. Nükleer veya termik santraller deseniz size hak vereceğim ama sudan da elektrik üretmeye karşı olmanın ne manası var. Yoksa siz rüzgar ve güneşten elektrik üretmeye de mi karşısınız? Yoksa bu memleket için yapılan iyi kötü her şeye karşı olmak gibi bir anlayışınız veya psikolojik saplantınız mı var? Bu benim fikrim.HES'lerin zararları varsa ve anlatırsanız ben de öğrenirim ama bildiğim kadarıyla yenilenebilir enerji en temiz enerji ve hepimizin enerjiye ihtiyacı var.Teşekkürler. YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!