Muğla'nın Yatağan ilçesindeki 3 bin yıllık Stratonikeia Antik Kenti'nde, Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi'nde namaz kıldığı rivayet edilen tarihi caminin restorasyonu bitti. Dünyanın en büyük mermer kentleri arasında gösterilen UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde de yerini alan Stratonikeia Antik Kenti'ndeki kazı ve koruma çalışmaları devam ederken bir yandan da Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalma tarihi yapılar da ihya ediliyor.
Bu eserler arasında Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de geçen ve 15. yüzyıldan kaldığı tahmin edilen cami, Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın desteğiyle restore edildi. Kentin girişinde ziyaretçileri karşılayan tarihi hamamın yanında bulunan ve 1876 senesinde Şaban Ağa tarafından tadil edildiği için bu hayırseverin adıyla da anılan cami, kentin kimliğinin öne çıkan eserleri arasında yer alıyor.
Yatağan Kaymakamı Hayrettin Çiçek, yaptığı açıklamada, restorasyonu 1 yılda tamamladıklarını ve çevre düzenlemesine başlandığını belirterek şöyle konuştu: “Stratonikeia Antik Kenti'nin en önemli özelliği Karya'dan itibaren Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait eserlerin tamamını bir arada görebileceğimiz bir yer. Burada tarihi dokuyu koruyarak gelecek nesillere aktaracak şekilde bir restorasyon icra edildi. Çalışmalar sırasında bütün farklı dönemlere ilişkin yapılar korundu. Burada restorasyonun teknik işlerinin yanısıra çok büyük bir bilgi birikiminin olduğunu da görüyoruz."
Üçüncü kez restore edildi Stratonikeia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt ise camideki Şaban Ağa tarafından yapılan tadilatın yanısıra Mehmet Eskişar tarafından da 1912 senesinde ayrıca tadilat yapıldığını tespit ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Söğüt, caminin yapıldığı tarihin ve yapanın saptanamadığına ancak Kanuni Sultan Süleyman’ın 1522’deki Rodos Seferi sırasında bu camiye gelerek ibadet ettiğine dair verilere ulaştıklarına dikkati çekti. Kentteki kazı çalışmalarının yanısıra restorasyon çalışmalarına da önem verdiklerini vurgulayan Söğüt; "Taş mihrabıyla taş minberiyle sade bir iç dizaynı ve ahşap yapısı ile önündeki sadaka taşıyla özgün bir cami. Kazılarda 15'inci yüzyıla ait caminin zeminini, minberini, hatta kapı ve pencerelerin yerine varıncaya kadar tespit ettik. Şimdiki camiyi de hem eski caminin görülebileceği hem de yeni caminin kullanılabileceği şekliyle düzenledik.
Böylelikle, antik kentin bütününde olduğu şekilde camide de hem farklı dönemlerin gözüktüğü hem de gelen insanların ibadetlerini yapabileceği şekle getirdik” dedi.
|