Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Sinan Ödüllü Mimarlar Programı’nda 'Sahici Bir Mimar': ZİYA TANALI

Sinan Ödüllü Mimarlar Programı, 'Ziya Tanalı 1965-2009' başlığı altında retrospektif bir sergi ve Tanalı mimarlığının değerlendirildiği akademi, mimarlık profesyonelleri ve mimarlık öğrencilerinden yoğun bir katılımla gerçekleşen bir panel ile başladı. Ankara’da, 25 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen panelde Tanalı’nın mimarlığı üzerine sunumlar ve

Mimarlar Odası Genel Merkezi
Sinan Ödüllü Mimarlar Programı’nda 'Sahici Bir Mimar': ZİYA TANALI

Sinan Ödüllü Mimarlar Programı, 'Ziya Tanalı 1965-2009' başlığı altında retrospektif bir sergi ve Tanalı mimarlığının değerlendirildiği akademi, mimarlık profesyonelleri ve mimarlık öğrencilerinden yoğun bir katılımla gerçekleşen bir panel ile başladı. Ankara’da, 25 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen panelde Tanalı’nın mimarlığı üzerine sunumlar ve değerlendirmeler yer aldı. Aynı gün açılan sergi ise, 25 Nisan – 2 Mayıs 2009 tarihleri arasında izleyicisi ile buluşuyor.

Ulusal Mimarlık Ödülleri ve Sergisi’ne paralel olarak geçtiğimiz dönem Mimar Kemalettin ile başlayan ve bu dönem Seyfi Arkan ile devam eden Anma Programı’nın, Türkiye’nin mimarlık geçmişine sahip çıkılması anlamında önemli bir adım olduğunu söyleyen Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna, mimarlık müzesinin henüz kuruluş aşamasında olduğu, belge ve bilgilerin derleneceği kurumların henüz oluşmadığı bir ortamda 'anma programı' çerçevesinde oluşan birikimin başka çalışmalara örnek olmasını, teşvik etmesini diledi. Bülend Tuna, anma programını başlatırken mimarlığımızın çeşitli alanlarına nitelikli çalışmaları ile katkıda bulunmuş isimleri anımsamak, onlara sahip çıkmak, onları ve görüşlerini yeniden gündeme getirmeyi amaçladıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kapsamda ülkemizin mimarlık tarihinde yer alan, değerli eserler veren, hâlâ daha yapıları günümüzde ayakta duran çok kıymetli öncüler, yapı ustaları bulunmaktadır. Sadece büyük şehirlerimizde yapı yapanlar değil, kırsal mimarinin isimsiz kahramanları da anılmayı, değerlendirilmeyi hak etmektedirler. Anma Programı yapı ustalarına adanan mütevazı bir projedir, iki yıl içerisinde bir ismin anılmasıyla bu eşsiz birikimin değerlendirilmesi mümkün değildir. Çok kapsamlı ve geniş boyutlu projelerin gündeme gelmesi, farklı yaklaşımların, farklı çalışmaların ele alınması en içten dileğimizdir".

Ziya Tanalı kişiliği, mimarlığı, akademisyenliği

Oturum başkanlığını Zeynep Uludağ’ın yaptığı iki oturumlu panelin ilk oturumunda Ziya Tanalı’nın kişiliğine, mimarlığına, mimari yaklaşımına, akademik kişiliğine farklı yönlerden fakat aynı vurgularla yaklaşan sunumlar yer aldı. Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde Tanalı’nın öğrencisi olmuş Özlem Taşkın Önen, 2006 yılında ODTÜ’de 'Ziya Tanalı’nın Yaratıcılığa İlişkin Tutumu Üzerinden Mimarlıkta Yaratma Eylemi Üzerine Bir Çalışma' başlıklı yüksek lisans çalışması yürüttü. Tanalı’nın entelektüel birikimi ve pratik tecrübesinden yararlanarak ortaya koyduklarının, hâlâ şekillenegeldiğini söyleyen Önen, 'modern' mimarlık olguları ve günümüzün dinamik, ele geçirmesi derinlemesine bakış isteyen çağdaş mimarlık önermeleri için etkili bir üst-dil olduğunu ifade etti. Tanalı’nın modern mimarlık olguları ve çağdaş mimarlık önermeleri için nasıl bir üst dil oluşturduğunu ve bu bağlamda öne çıkan yaratıcı gücünü tartıştı. Özgün mimari dilin oluşturduğu ve özgün önermelerle dolu olan felsefesinden bahsetti.

Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde Tanalı ile birlikte stüdyo yürüten İlhan Kesmez ise, Tanalı’nın mimarlık eğitimine yaklaşımı üzerine birikimlerini anlatırken onun entelektüel kişiliğini iyi biçimde ortaya koyarak, gerçekten duyarlılıklar ve duyarlılıkların keşfi üzerine bir vurgu yaptı.

Gazi Üniversitesi ve Girne Amerikan Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde Tanalı ile akademik çalışmalar yürüten Zeynep Onur, Tanalı'nın tüm sanat ve mimarlığı algılayış ve ortaya koyuş biçiminin nasıl etik bir anlayışı gündeme getirdiğini; onun yaratıcı gücü ve felsefesi ardında yatan değerleri ortaya koydu.

Modernist mimarlığın epik bir anlatısı ve tasarımcının özeleştirisi

İkinci oturumun ilk konuşmacısı ODTÜ Mimarlık Bölümü öğretim üyesi Güven Arif Sargın, Tanalı mimarlığını modernist mimarlığın epik bir anlatısı, hem de modernizme tutkulu bir tasarımcının özeleştirisi olarak tanımladı. Tanalı’ya göre çağdaş bir toplumun mimarlığının modernizmin içinde saklı olduğunu ve modernizmin sosyal boyutuna ve mekanlarına yeniden dikkat çekerek yeniden sorgulanan bu söylemin Türkiye kültür ortamlarında yeniden çatkılanması gerektiğini söyledi. Bu nedenle de, gelenek/yenilik, yerel/evrensel, sahiplenme/dönüştürme, tarih/bellek ve yer/mekân benzeri gel-gitler arasında özgün olanı türetmeye çalışan modernizmi, mimarlığın “töz”ünü oluşturan “mekân”la sınamak ve modern tasarım yöntem ve süreçleriyle ulaşılan son ürünün, salınan karmaşıklıklara nasıl karşılık verdiğini ortaya koymak gerektiğini belirtti.

Mimarlık eleştirmeni ve Tanalı’nın yakın dostlarından Abdi Güzer ise, Tanalı’nın çok önemsediği 'sahicilik' kavramı üzerinden zaman, mekân ve gerçeklik ilişkisini aktardı. Tanalı’nın mimarlığa yaklaşımında mimarlığın zamana direnen kalıcı bir temsiliyet, tasarımda aklı öne alan ve zaman bilincini temsil eden bağlamsal bir süreç olarak ele alındığı düşüncesinden yola çıkarak, yaptıkları kadar yapmadıklarının da önemli olduğunu vurguladı. Kültüre bağlı referans verme biçimlerini bugünkü çağdaş mimarlık bakışlarıyla Tanalı mimarlığı bağlamında yeniden aktardı.

İkinci oturum, Tanalı’nın yakın dostlarından Kıbrıslı sanatçı Emin Çizenel’in 'Ziya Tanalı’ya Ada Mektubu' başlıklı, Tanalı’nın Ada'ya karşı beslediği duygularını, mimar yanını, bir Adalı sanatçının okuma biçimi ile bir mektupta kurguladığı video enstalasyonu ile sonlandı.



Son söz Ziya Tanalı’nın

“Ben neymişim be ya da sahiden bu ben miyim? Ama kesin olan şu, elinden bütün oyuncakları alınmış bir çocuk gibiyim. Benim oyuncaklarımla herkes oynuyor. Bu aslında sevindirmesi gerekirken o kadar da sevinmiyorum, çünkü belki de emin değilim. Bütün bu konuşan sevgili insanlar, gayret sarfettiler bu olumluluğa varmak için diye yer yer geliyor aklıma.

Sahneye günün konusu olarak çıkarsanız ne yaparsınız? Bir kere, sahiden katkısı olanlara teşekkür edersiniz, değil mi? Adlarını vermeden, onlar kendini biliyor nasıl olsa… Sizinle buraya kadar gelmişlerse, sizin onları bildiğinizi de biliyorlar ve isimlerin ne kadar geçici olduğunu bilen insanlar onlar zaten, diye de günah çıkartırsınız belki başoyuncu olarak çıkınca… Kısa bir biçimde duruma, kendinizi nasıl gördüğünüze ucundan, bucağından değinirsiniz fazla uzatmadan biliyorum herkes yorulur, yorulmuştur zira…

Sorgusuz sualsiz kabul edilenlerin nesli tükendi. Anlaşılan idoller, ikonlar dönemi kapandı galiba. Yoksa bu sefer mi böyle oldu?

Gerçekten Abdi Güzer’in söylediği gibi şaşırdım bu ödülün bana verildiği söylendiğinde… Nedenleri muhtelif, onu başka bir gün tartışırız karşılıklı. Yalnız bugün burada benim yaptığım işlerin tartılması, bu soruları tabii gündeme getiriyor. Abdi Güzer çok iyi açıkladı, beter bir mimarlık eleştirmenidir zaten…

Vazgeçilmez biri değilim, biliyorum. Ama bakmayın, mimarlık adına pek çoğundan daha çok şey yapmış olduğumu da farkediyorum doğrusu. Pek ortalarda dolaşanlardan biri olmadım. Hayretimin yoğunluk kazanması belki de ondandı, diye düşünmüşümdür sonra da. Benim buraya gelmem de etrafı biraz şaşırttı doğrusu değil mi?

Çok güzel sözlerle açıkladılar. Benim yaptıklarım, alelade olmayan, özenli ve tercih edilmiş, kendi estetiğini kendi içinde barındıran, bir yalınlığı, sıradanlığı değerlendirmeye kalkışan, bir alçakgönüllülüğün de kişinin kendine yakın bulabileceğinin, koydukları kadar koymadıklarında da anlam aramanın örnekleridir belki de...

Şimdi böyle baktıkça bu yaklaşımın, yani 'koydukları kadar koymadıklarında da anlam aramanın' bir soyutlamalar dizisini, koyduklarına ve koymadıklarına duyarlılık yüklemeyi nasıl gündeme taşıdığını da görüyorum. 'Herkes bilinen bir yerden başlar' demişim bir söyleşisi sırasında, bana sordular: 'Siz nereden başladınız' diye? Bugün gülme eksik kaldı ama, 'Meksika yoksulluğu ile İskandinav soğukluğu arasında biryerden başladığımı' söylediğimi hatırlıyorum. O azlığı sevdim, o duruluğu, az ya da hep varolan yokluğun, soğukluğun nasıl hüzne dönüşebildiğini iyi bilirim. Kendi yaptıklarımda bana iyi gelen budur. Becerebildiğim sürece, bunu, doğrusunu isterseniz denedim.

Her yapı mimarın kendisi dışında amaçlara bağlı ve bağımlı olarak yapılır hiç şüphesiz ama, bir mimar hiç çaktırmadan kendi için bir şeyler sıkıştırmaya çalışmazsa da o işi de neden yapar bilmem. Yapılan işlerde nesnenin arkasında okunmayı bekleyen bir duyarlılık gömmenin, sanatı sanat yapan şey olduğuna da inanırım. Biçimlerle pek ilgisi yoktur. Biçimler taşırlar sadece onu, hamallığını yaparlar. Ama uzlaşmanız gerekir onlarla. Bu huzurlu ama hüzünlü gizi olanak bulduğum sürece aramaya çalıştım gibi geliyor, geri dönüp bakınca. Nesnellikte, iki şeyi yan yana koyarken, hiç aklımdan çıkmadı o sevgili doğrusunu isterseniz. Bugün burada bir sergi olarak biraraya getirilmiş olan işlere bir de bu gözle bakın lütfen. En azından eğlendirir sizi. Onları gördükten sonra da beni istediğiniz yere koyabilirsiniz.

Son sıralarda keşfettiğim bir şeyi söyleyerek bitireyim bari bu çene çalma işini… Bu 'sahicilik' ya da 'kendine benzemek', naiflikle şiirin gücü arasında bir yerde duruyor. Son emin olduğum gerçek bu. Sevgilerimi sunuyorum hepinize".

www.yapi.com.tr: Mimarlar Odası Genel Merkezi'nin web sitesinde yayınlanan haberde, Bülend Tuna'nın konuşmasını biraz kısalttık. Ayrıca arabaşlıklar ekledik.

http://www.yapi.com.tr/haberler/sinan-odullu-mimarlar-programinda-sahici-bir-mimar-ziya-tanali_68646.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!