Seramik sektörünün Avrupa'nın en büyük ihracatçısı olduğunu ve Avrupa ekonomilerindeki pazar payının artarak devam ettiğini hatırlatan Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Yamaner, bugüne kadar pek işlenmemiş olan Sahra altı Afrika pazarı, Asya kıtası ve Uzakdoğu pazarları üzerinde çalışıldığını söyledi.
-Türkiye'nin seramik sektörünün iç ve dış pazardaki durum değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Türkiye seramik sanayi dünya üzerinde kaplama malzemelerinde 8’inci ve sağlık gereçlerinde 4’üncü en büyük üretici ülke konumuna yerleşmiştir. Seramik karolarda dünyanın 4. büyük ihracatçısı ve sağlık gereçlerinde 4. büyük ihracatçısı, Avrupa’nın karolarda 3. büyük ve sağlık gereçlerinde 1. büyük ihracatçısı konumundadır.
-2015 yılı ihracat ve ithalat rakamlarını paylaşır mısınız? Hali hazırda ihracat yapılan pazarlar ağırlıklı olarak nerelerdir?
Türkiye seramik üretiminin karolarda üretimin %40’ını, sağlık gereçlerinde %50’sini ihraç etmektedir. Bu sebeple sektör katma değeri çok yüksek olan ve döviz kazandırıcı bir sektördür. Üretim için de döviz ödeyerek ithal edeceği önemli bir ithalatı yoktur. Bitmiş ürün ithalatı ise karolarda ihracat miktarının %5’ini geçmemektedir. Sağlık gereçlerinde bu oran daha da düşüktür.
İhracat verileri, artan döviz kurları ile rekabetçi konuma geçen sektör temsilcilerimiz, doğal pazarlarımız olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki politik sorunlar nedeni ile beklenen büyümeyi gösterememiştir. Bu ortamda gelişmiş Avrupa ekonomilerindeki pazar payımız artarak devam etmiştir. Kapasite kullanım oranlarımız, azalan yurt dışı talebinin negatif etkisine rağmen, yurt içi pazarın desteği ile telafi edilmeye çalışılmıştır.
"Küresel pazarda daralma söz konusu"
Seramik Kaplama Malzemelerinde iç pazar rakamlarımız 230 milyon m2 , ihracat rakamımız ise 77,2 milyon m2'dir. Seramik Sağlık Gereçleri rakamlarımız ise; 11 milyon adet iç piyasa ve ihracat rakamımız 8 milyon adettir. Küresel pazarlarda olan daralma nedeniyle 2015 yılında Kaplama Malzemeleri ihracatımız Aralık ayı sonu itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre miktar olarak %8,90 ve dolar tutar olarak %16,37 azalmıştır.
Aynı sebeplerle Seramik Sağlık Gereçleri ihracatımız Aralık sonu itibariyle geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar olarak %2,67 ve tutar dolar olarak %10,66 oranlarında azalmıştır. 2016 yılı ihracatımızın da 2015 yılındaki tempoyu sürdüreceğini düşünmekteyiz. Seramik karo ve sağlık gereçleri ithalatımızda daralma görülmektedir. Karo ithalatı özellikle Çin’e dayalı olmakla birlikte 2015 yılında miktar ve tutar olarak %35 - %38 azalmıştır. Sağlık gereçlerinde ise %69 artış göstermektedir. Gelecek yıl da benzer bir durumla karşılaşılacağı tahmin edilmektedir.
-2016'da yeni pazarlara açılmak söz konusu mudur?
Daralan Avrupa pazarlarına karşı yeni pazar arayışları devam etmektedir. ABD pazarı gelişmekte olduğundan bu pazara yönelme mevcuttur. Bugüne kadar pek işlenmemiş olan Sahra altı Afrika pazarı, Asya kıtası pazarları ve Uzakdoğu pazarları üzerinde çalışılmaktadır.
-Kentsel dönüşüm gibi büyük çaplı projelerin seramik sektörüne katkıları neler olmaktadır?
Sektörde dış pazarda hatrı sayılır bir artış olmamıştır. İç pazarın inşaat sektöründeki gelişmeler sebebiyle canlı geçmesi sektördeki hacmi de büyütmektedir. Kentsel dönüşüm sayesinde, yenileme pazarı olumlu yönde etkilendi. Aynı şekilde nitelikli-büyük çaplı konut ve yaşam alanlarını barındıran projelerdeki artışın da olumlu yansımaları görülmektedir.
-Sektörün sorunlarını paylaşabilir misiniz?
Sektörümüz enerji yoğun bir üretim yapmakta olup, özellikle doğalgaz başta olmak üzere enerji temininden ve fiyatından(fiyat dalgalanmalarından) etkilenmektedir. Seramik sektörü yerli hammaddeler kullanarak ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde katma değer kazandıran bir iş koludur. Sektörün devamlılığı adına seramik hammaddelerine erişim ve bu hammaddelerin sektörde kullanılması zorunludur, ithal ikamesi telafisi mümkün görülmeyen çok büyük kayıplara sebep olacaktır. İstanbul-Şile gibi çok önemli ve kritik kil hammaddesi rezervlerinde bu ocakların işletilmesine getirilecek engeller ve kısıtlamalar sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Yıl içerisinde sektörün büyük uğraşları ile kamu tarafından konulan kısıtlamalar 2020 yılına kadar kaldırılmış olup, sorunsuz işletimin devamını beklemekteyiz.
Ayrıca sektörümüzde düşük kar marjları ile çalışılmakta, yurt dışındaki pazarlarımızda talep sağlıklı bir seyir izlememektedir. 2016 yılı itibariyle yürürlüğe geçen yeni asgari ücret uygulaması her ne kadar işvereni zorlayacak olsa da, işgücü verimliliğinin artırılması, işverenlerin üzerinde bulunan halihazırdaki yüklerin ve bu yeni yükün negatif etkilerinin devletimiz tarafından yeni politikalar ile ortadan kaldırılmasını beklemekteyiz. Asgari ücret ile ilgili devletimizin vereceği desteğin daha fazla olmasını bekliyorduk. Çünkü, iş sağlığı ve güvenliği, çevre mevzuatları ve yeni uygulamaları neticesinde işverene birçok yeni yükler yüklenmektedir.
Sektöre özel enerji fiyatı uygulaması...
Sektörümüz, yatırım maliyetleri ve geri dönüş süreleri açısından, yatırımcıya destek sağlanmadan yatırım alınabilecek bir konumda değildir. Dolayısıyla, sanayi yatırımları ortamının iyileştirilmesi ve çalışmaların kolaylaştırılması için devletin pek çok düzenleme yaptığı malumlarımızdır. Teşvik sistemi de bu düzenlemeler arasında bulunmaktadır. Mevcut teşvik sistemi eskisine göre daha anlamlı ve yapıcı olmuştur. Avrupa birliğinde yerleşik rakiplerimizin faydalanmakta olduğu “yoğun enerji tüketen sanayi dallarına Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kararname ve yönetmelikler ile verilmekte olan doğal gaz ve elektrik enerjisi fiyatlarındaki sübvansiyonlar ve sektöre özel enerji fiyatları” uygulamalarının ülkemizde de uygulanmasını sektörümüzün geleceği için önemsiyoruz.
|