Hafriyat Grubu, paramparça, unutulmuş heykellere dikkat çekmek için
iyi bir 'aksiyon' planladı. Tophane'deki İşçi Heykeli bir gece çalınacaktı.
Ancak mahallelinin heykeline sahip çıkacağı tuttu...
“Daha heykel bir yılını doldurmadan, önce parmaklarını kırdılar, sonra
balyozun sapını. Yetmedi, ziftle yüzünü boyadılar. Sonra, zifti silmek
bahanesiyle, yüzünü yok ettiler. Birkaç kez tamir ettim. Ama artık bıraktım
yakasını. Kaç yıldır, her gün bir yerini kırıyorlar. Yine de tükenmedi. Ne
zaman, bir makine gelip kökünden söküp götürse, ‘oh tükendi’ diyeceğim.”
Bu sözler 2007 yılında hayatını kaybeden heykeltraş Muzaffer
Eronat’a ait, bahsi geçen heykel ise 1973 yılında
İstanbul’un en gelen-geçeni bol yerlerinden biri olan Tophane
Parkı’na yerleştirdiği ‘İşçi’ heykeli. Eronat göremedi
ama, belki vasiyet sayılabilecek sözlerini duyan birileri çıktı.
Hırsızlık amaç değil araç
15 Mart Pazartesi gecesi 23.00 sularında bir grup sanatçı
Tophane Parkı’ndan söküp almak istediler yılların eskittiği ama yıkamadığı
heykeli. Amaçları bu unutulmuş heykele dikkat çekmek, sanatçının hakkını verip
değeri bilinmeyenin değerini göstermekti. Hafriyat Grubu
önderliğinde Yeni Sinemacılar ve Hazzavuzu’nun
da katılımıyla oluşan grup, çok ilgi çekecek bir ‘sanat
aksiyonu’ planlamıştı.
Yapmak istedikleri şey, her gün herkesin önünden geçtiği, bakıp da görmediği
Muzaffer Eronat’a ait ‘İşçi’ heykelini görünür kılmaktı. ‘Bir şeyin
değeri yok olunca anlaşılır’ diyerek heykeli bir gece operasyonuyla
yerinden alacaklardı. Heykel, parktan bir kaç yüz metre ilerideki Hafriyat
galerisinde bir hafta tutulacaktı. Sonra da kendilerini deşifre ederek heykeli
aldıkları yere bırakacaklardı. Ama işler planlandığı gibi gitmedi.
Belediye görevlisi olmasa...
Tam heykelin etrafını kazmış, hatta heykeli kaldıracak vinç de parka
yanaşmıştı ki, birileri gruba müdahale etti. Heykeli taşımak için belediyeden
izinleri olup olmadığını soran grup ‘var ama yanımızda değil’ cevabını tatmin
edici bulmadı. Heykeli götürmeye çalışanları engellemeye çalışan
Tophaneliler, polisi de çağırınca sanatçılar heykelin
etrafındaki toprağı kapatıp olay mahallinden ayrılmak zorunda kaldı... Hesap
edilmeyen şey, o sırada parkta halı saha maçı seyreden Beyoğlu
Belediyesi görevlileri oldu.
Hafriyat Grubu’ndan Murat Akagündüz heykeli yerinden alamasalar da sonuçta
hedeflerine ulaştıklarını söylüyor ve “bence iyi de oldu,” diyor. “Heykelin
üzerinde taşımış olduğu, yılların birikmiş tahribatını tüm boyutlarıyla görünür
kılmaktı amacımız. Biz bu heykele, işçiler üzerine tüm yaklaşımı ve tutumu
gösteren bir özne olarak bakıyoruz. İşçi ve İş Bulma Kurumu
önundeki bir ‘İşçi’ heykeli olduğunun bilincine varılmasını
istiyoruz. İşçiler ve aynı zamanda göçmen işçiler adına dikilmiş bu heykelin,
2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’un içerisindeki
yerinin farkedilmesini istiyoruz.
Aslında 1973 yılında dikilmiş 20 heykel var. Bu 20 heykelin bugün yalnızca
dört tanesi duruyor. Diğerleri ortadan kalkmış ya da tahrip edilmiş yani kamu
kurumları üzerlerine düşen görevi yapmamış. Biz yok olan diğer heykeller için de
bir şeyler yapmış olduk.”
Hüzünlü 50. yıl heykelleri
Cumhuriyet’in ilanının 50. yılı nedeniyle kentin çeşitli yerlerine
yerleştirilen 20 adet heykelden bazıları: Metin Haseki’nin Gümüşsuyu Parkı’na
yerleştirdiği ‘Negatif Form’, Yavuz Görey’in Maçka Taşlık Parkı’na yerleştirilen
bronz soyut heykeli, Tamer Başoğlu’nun Bediha Muvahhit anısına Yenikapı sahil
parkına yerleştirdiği soyut heykel, Mehmet Uyanık’ın ‘Birlik’ isimli heykeli,
Kuzgun Acar’ın ‘Tavus’ heykeli, Bihrat Mavitan’ın ‘Yükseliş’ adlı çalışması,
Namık Denizhan’ın ‘İkimiz’ adlı heykeli, Nusret Suman’ın Mimar Sinan heykeli,
Ferit Özşen’in ‘Yağmur’ isimli heykeli, Fisun Onur’un Fındıklı Parkı’ndaki soyut
kompozisyonu, Kamil Sonad’ın Gülhane Parkı’na yerleştirilen heykeli, Zerrin
Bölükbaşı’nın ‘Figür’ isimli beton heykeli Hüseyin Anka Özkan’ın ‘Yankı’ isimli
soyut heykeli, Zühtü Müridoğlu’nun ‘Mühür’ isimli betonarme heykeli ve Gürdal
Duyar’ın ‘Güzel İstanbul’ adlı yapıtı. Bu heykellerin bazıları 80 sonrası
dönemin mevcut belediyeleri tarafından gereksiz görülerek kaldırılmış, bazıları
çalınmış, bazıları kırılmış ve bazılarıysa 12 Eylül’e kurban giderek yok
olmuş.
|