Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine

Erişilmesi güç sokaklarda ve meydanlarda gerçekleştirilen eylemler, yalnız sakatların sağlık, eğitim, istihdam, topluma ve karar verme mekanizmalarına katılım gibi farklı alanlardaki taleplerini duyurmakla kalmamış, bu mekânlarda cisimleşmiş bulunan ayrımcılığı da doğrudan teşhir etmiştir.

BirGün Gazetesi
Sakatlık ve Mekân İlişkisi Üzerine

BR>
MODERNLİK, NORMALLEŞTİRİCİ PRATİKLER

Beck’in ‘refleksif modernleşme’ tezinden hareketle meseleye yaklaşan bir diğer çalışmasında Gleeson (“Disability and the Open City”, Urban Studies, 38 (2): 251-265, 2001) modern kentin dışlayıcı dokusunun sanayileşmeye özgü üretim pratikleri kadar, modernleşmenin zamanla geçirdiği dönüşümle de ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Beck’e göre, Aydınlanma’nın akla olduğu kadar kuşkuya da yaptığı vurguyu miras alan sınaî modernleşme, 20. yüzyıla yaklaşırken kuşkunun yerine sorgulan(a)maz bir kesinliği vaz eden, aklın araçsal kullanımına teslim oldu. Bu politik kapanmanın mekândaki karşılığı, Beck’e ve onu takip eden Gleeson’a göre, uzmanlığın, bilimin ve hukukun depolitize eden gölgesinde, ‘kesinliğin’ kristalize olduğu kentlerdir. Çeşitliliğin reddedildiği bu mekânlarda, üretken bedenlerin ihtiyaçları ve güvenliği garanti altına alınırken, geride kalan kesimler her tür toplumsal ve çevresel riske karşı korunmasız bırakılmıştır.

İngiltere örneği üzerinden geliştirdiği detaylı mimari ve kent planlaması analiziyle Imrie (1996: 74-96, 119-142), Gleeson’ın soyut bir dille aktardığı yukarıdaki süreci daha iyi anlamamızı sağlamaktadır. Imrie’ye göre uzmanlaşma ve teknokrasi mimarlardan ve kent plancılarından sorgulanamaz bir uzman seçkinler grubu yaratmıştır. Teknolojik standartlaşma ve masrafların düşürülmesine yönelik büyük ölçekli tek tip üretim, farklı ihtiyaçların göz ardı edilmesine neden olmuş, uzmanlıkları ve ekonomik verilere tanınan öncelik nedeniyle sorgulanmayan mimarlar ve kent plancıları, yetili/muktedir bedenli (able-bodied) ‘ortalama’ birey modelini esas alarak tasarlamışlardır (Le Corbusier’nin 1925 tarihli Modulor çizimindeki gibi).

Özetle, modern mimarinin ve kent planlamasının evrensellik düşü, farklı ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalmış ve çoğu zaman da politikacılar veya yatırımcılar tarafından ekonomik verimlilik ilkesinin hizmetine sunulmuştur. Modernizmin büyük anlatılarına karşı dünyanın parçalı ve kesintili doğasını vurgulayan postmodernizm, bu çabasıyla yukarıda açıkladığımız süreci tersine çevirme potansiyeli taşıyorsa da, ne mimari üretimde yapısal bir dönüşümün başladığını, ne de postmodernizme özgü yeni (‘estetik’) mimarinin sakatlar için daha erişilebilir mekânlar öngördüğünü söylemek mümkündür. Neoliberalizm toplumsal örgütlenmenin merkezine piyasayı, kent planlamasınınkine de ekonomik canlanmayı koymuş, kentlilerin katılımı ve kullanımı önemsenmezken, erişim ufak bir kesimin meselesi gibi düşünülmeye devam etmiştir.

YENİ TALEPLER

Yine de birtakım dönüşümlerin olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bunda kuşkusuz, siyasetin geleneksel kurumlarından ve pratiklerinden dışlanmış diğer kesimler gibi (kadınlar mesela) sakatların da, yeni eylemlilikler aracılığıyla seslerini duyurmaya, kent mekânı üzerinde hak iddia etmeye başlamış olmalarının etkisi vardır. Ancak yakın tarihli metrobüs eyleminden de hatırlanabileceği gibi, bu kolay bir mücadele değildir. Sakat hareketlerinin filizlendiği ABD’de ve İngiltere’de de sakatlar yolları ve geçitleri kapatmış, kendilerini otobüslere zincirlemiş; fakat örneğin 1997’de kendilerini tekerlekli sandalyelerinden atan ve Beyaz Saray’a çıkan merdivenleri sürünerek tırmanmaya başlayan ADAPT (Americans Disabled for Accessible Public Transportation) eylemcileri arasından 92 kişi gözaltına alınmıştır.

Karşılaşılan tüm zorluklara rağmen, sakat hareketlerinin burada ele alınan meseleyle ilgili üç önemli sonucu olmuştur:

Bunların ilki, sakatlığın yeniden ve politik bir mesele olarak tanımlanmış olmasıdır. Böylece, sakat kişilerin topluma katılmalarının önündeki engelin bireysel/bedensel ve tıbbi bir mesele olduğu varsayımı (ki bu varsayım, ayrımcılığı doğallaştırmaktadır) sorgulanmış olur.

İkinci olarak eylemlilik, bedensel veya zihinsel ‘işlevsiz’likle ilişkilendirilen güçsüzlüğün reddedilmesinde ve sakatların birer ‘fail’ olarak yeniden kurgulanmasında önemli bir rol oynamıştır. Böylece sakatlar adına sakat olmayan kişilerin (aileler, sosyal hizmet uzmanları, doktorlar) konuşması gerektiği yönündeki varsayım da sorgulanmıştır.

Son olarak, erişilmesi güç sokaklarda ve meydanlarda gerçekleştirilen eylemler, yalnız sakatların sağlık, eğitim, istihdam, topluma ve karar verme mekanizmalarına katılım gibi farklı alanlardaki taleplerini duyurmakla kalmamış, bu mekânlarda cisimleşmiş bulunan ayrımcılığı da doğrudan teşhir etmiştir.

[*] Yrd. Doç. Dr. Dikmen Bezmez ve Yrd. Doç. Dr. Yıldırım Şentürk ile yürüttüğümüz bir çalışmanın küçük bir kısmını aksettiren bu yazıda “sakat” sözcüğü özellikle tercih edilmiştir. Terminoloji konusunda bize yol gösteren Bülent Küçükaslan, Çağrı Doğan ve Nazmiye Güçlü’ye gönülden teşekkür ederiz. Küçükaslan’a göre, bir şeyi “özürlü” olarak nitelediğimizde, o şeyin değerini başka bir “bütün” ile kıyaslamış ve onu değersizleştirmiş oluyoruz. Oysa insan olmaktan kaynaklan değeri, bedenleri ve zihinleri mukayese ederek azaltmaya kimsenin hakkı yok. “Engelli” kelimesi ise, “engelli” olma durumunu kişiye atfediyor. Oysa bizler, toplumsal yapıdan kaynaklandığını savunuyoruz.

“Sakat” kelimesini ise, bu sıraladığımız anlamları nispeten içermediği, daha çok bir hal tespiti yaptığı için ve biraz da “sakat” sözcüğüne olumsuz anlam yükleme eğiliminde olan toplumsal anlayışa inat tercih ediyoruz (Çalışmamız TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Proje numarası: 109K074).

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/sakatlik-ve-mekan-iliskisi-uzerine_79209.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!