Sahte Seçmen 123 Yıllık Tartışma
Yerel seçim yarışının başladığı günden bu yana seçmen listeleriyle başlayan yarışın bir benzerinin tam 123 yıl önce de yaşandığı ortaya çıktı.
Yerel seçim yarışının başladığı günden bu yana seçmen listeleriyle başlayan yarışın bir benzerinin tam 123 yıl önce de yaşandığı ortaya çıktı. Seçim listesi askılarında isimlerin olmaması, seçmenlerin farklı listelerde bir kaç kez yer alması ve ölmüş insanların da seçmen gösterilmesi gibi seçim trajedilerinin 123 yıl önce de Ankara’da yaşandığı ortaya çıktı. O dönemde de başkanlık yarışı CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın ile AKP adayı Melih Gökçek gibi iki güçlü isim arasında geçiyordu. Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Müdürü ve Ankara şehir tarihi araştırmaları ile tanınan Ömer Türkoğlu, Ankara tarihindeki yerel seçimleri inceledi. Ankara Vilayet Gazetelerini tarayan Türkoğlu, 1886’da Padişah Abdülhamid döneminde de günümüze benzer bir seçim tablosunun yaşandığına rastladı. Türkoğlu, Ankaralı Cebelağası Sadullah Ağa’nın listede ismi olmadığı halde gizlice cami, kilise ve sinegoglardaki asılı listelere ismini yazmasından, Ankara Valisi’nin seçimdeki şaibelerden dolayı iki güçlü aday yerine üçüncü bir şahsı belediye reisliğine atamasına uzanan olayı şöyle anlattı: Zenginsen seçmensin "1854 yılında İstanbul Şehremaneti kurulmuştu; ama taşrada belediyelerin gerçek anlamda faal olmaları ancak 1877 tarihli kanunla birlikte oldu. Kanunun 19. maddesine göre belediye meclis üyeliğine seçilecek olan şahıslarda aranan bir özellik de adayın emlaklarından dolayı devlete yılda 100 kuruş vergi veriyor olması, yani diğer bir deyişle emlak sahibi, zengin ve eşraftan olmasıydı. Diğer taraftan aynı kanunun 18. maddesi gereğince seçimlerde oy kullanacak olanların da keza devlete yılda 50 kuruş vergi veriyor olmaları şartı vardı. Yani kenti yönetecek olanların da, yöneticileri seçenlerin de fukara değil agniya (zengin) olmaları esastı. Cami ve kiliseleri dolaştı ismini yazdı 1886’nın mart ayında Ankara’da belediye azalığı seçimi yapılacak, bu azalardan en çok oy alan ise belediye reisi olacaktı. Seçimin başa baş geçeceği her iki grup tarafından anlaşılınca bazı suiistimaller ortaya çıkmaya başladı. İlk suiistimal Ankaralı Cebelağasızáde Sadullah Ağa’nın, listelerde ismi olmadığı halde gizlice cami, kilise ve sinagoglara asılı olan seçmen listelerine ismini yazmasıyla ortaya çıktı. Valilik araştırması sonucunda seçme yeterliliğine haiz birçok Ankaralı’nın listelerde yer almadığı anlaşıldı. Yetkililer tüm bu suiistimalleri incelediğinde, seçmen belirlemeye esas olan geçmiş yıllara ait vergi defterlerinden isimlerin listelere aktarılması sırasında yanlışlıkların yapıldığı ortaya çıktı. Yanlışlıklar o kadar vahimdi ki ölmüş olan iki seçmenin bile isimleri listelerde vardı. Artık iş ayyuka çıkmıştı ve Ankaralı son derecece rahatsızdı. Öyle ki vali bile artık şikayetlerin önünü alamaz olmuştu. Vali ise gruplara eşit durmak ve İstanbul’u ürkütmemek adına şikáyetlerin asıl muhattabının kendisi değil, belediye encümeni olduğunu, oraya güvenmeyenlerin ise ’vakt ü zamanında’ mahkemelerde hakkını araması gerektiğini ifade etti. Sonuçta Ankara 1886 yılı seçimlerine büyük bir gerilimle girdi. Tahmin edilebileceği üzere iki 'fırka' oyların büyük bir çoğunluğunu topladı. Ancak seçim sonuçları kentteki gerilimi azaltmak şöyle dursun, bir kat daha arttırdı. Bu durum karşısında valinin çözümü ise demokrasi tarihimizin 'seçim krizlerine farklı çözüm yolları' bölümüne örnek teşkil edecek düzeyde: En fazla oyu alan her iki 'fırka'nın üyelerinden birini reis atamak yerine, söz konusu taraflardan olmayan ancak seçimi kazanan üçüncü bir şahsı reisliğe atadı." |