Görkemli camilerin gölgesinde, taştan bile değil, ahşaptan yapılmış mütevazı
ve sevimli camilerimiz de var bizim. Dur kalk ilerleyen bastonlu ihtiyarlar
vakit namazlarına yetişsin diye yapılmış olmalılar. Çarşı içindekiler ise bir
vakitler kapıyı kilitleme ihtiyacı bile duymadan namaza giden esnaf içindir
muhakkak; dükkân vitrininde bir yazı, 'Namaza gittim döneceğim.' Selâtin
camilerden birine koşacak değil ya adam, ya köşeyi dönecektir, ya sokağın
karşısına geçecektir. Camileri yaptıran elleri de unutmayalım bu arada, kimi
imece usulü, kimi de eşraftan hayırlı birinin hayratı... Şimdi
durduk yerde niye hatırladık bu ahşap camileri? Ahşabın, eli yüreğinde, naif,
bir anda tutuşabilir, bir anda kül olabilir bir malzeme olduğunu ve bu camilerin
etrafındaki ahşap evlerin ve o eski mahallelerin çoktan tarih olduğunu yeni mi
fark ettik? Olabilir, daha önce telaştan ya da namazı ille de büyük bir camide
kılma hevesinden görmemiş olabiliriz bu sevimli mescitleri; ama bugün onlardan
söz edişimizin gönül açan, yürek ferahlatan bir sebebi var. Daha doğrusu size
müjdeli bir haberimiz var.
Daha önce hep ahşap evleri onaran KUDEB (Koruma Uygulama Denetim
Birimi) bu kez ahşap camilere el attı ve Tarihi
Yarımada'daki 13 minik caminin restoresini 2010 yılı
bitmeden tamamlamak için kolları sıvadı. İlk talihli cami, Haliç kıyısındaki
'Hatice Sultan Ya Vedud Camii'... Dört cephesi onarılmış,
saçakları elden geçirilip pencerelerindeki PVC doğramalar, özgün ahşap
doğramalarla değiştirilmiş ve çirkin Haliç köprüsünün dibinde çiçek gibi açmış
bu cami, arabaların hızla aktığı çok işlek bir cadde kıyısında duruyor; ama
yalnız olduğu söylenemez. Hemen yanında ve karşısında yemyeşil iki park
varken... Piknik yapanlar ya da hamakta salınanlar içinde bir vakit namazını bu
camide kılmak isteyecek bir Allah'ın kulu muhakkak vardır. Yok mudur?
Önüne iskele kurulsun diye bekleyen 12 cami arasında Baba Haydar
Camii, Kocamustafapaşa'daki Behruz Ağa Camii ve
Sirkeci'deki Arpacılar Camii de var. KUDEB Müdürü
Şimşek Deniz, zaman içinde bütün ahşap camilerin onarılacağını;
ancak önceliğin tepelerde ya da cadde kenarlarında duran ve İstanbul silüetinin
bir parçası olan camilerde olduğunu söylüyor. Bu durumda, Ya Vedud Camii'nden
sonraki sırayı bir hayli göz önünde bulunan ve dökülmeye yüz tutmuş yeşil
boyasıyla 'Beni acilen onarın.' diyen Arpacılar Camii alıyor. KUDEB
yetkililerinin, halen ibadete açık bu cami için biçtiği onarım bedeli 10 bin 600
lira... Ama hazırlanan rapora bakılırsa, Haliç köprüsünün dibinde açan çiçek,
Sirkeci mağazalarının arasında da açacak:
"Çatı aktarımı ve yağmur inişlerinden hasarlı olanlar değiştirilecek, yanlış
boya uygulaması sebebiyle çürüyen dış cephe kaplamasına koruyucu astar atılacak
ve boya uygulaması yapılacak. Ahşap pencereler ve cumba şeklindeki ezan yeri
onarılacak."
O zaman, Yeni Cami'nin hemen yakınında, Arpacılar Caddesi'nde bulunan bu
ahşap camiye bir şimdi bakın bir de restore edildikten sonra, hatta bize kalırsa
kendinize yeni bir uğraş edinin, bundan böyle minik ahşap camileri gözlerinizle
de olsa koruyup kollayın, hiç değilse geçirdikleri değişimi fark edip onları
onaran elleri takdir edin. Bundan on-on beş yıl önce ilgisizlik yüzünden
yıkılan, yok olan, damında otlar biten camilere dair haberler okumuyor
muydunuz?
|