Saadet'in ‘Şehircilik’ Açınımı...
Saadet Partisi’nin özellikle adaylarında gözlediğimiz “şehircilik açınımı” ise gerçekten “farklı” ve açınım kavramına da çok yakışıyor... Çünkü önce “bilimsel”liği savunurlarken, imar politikalarında evrensel kabul olan “toplum yararı”na da ödünsüz bağlı gibiler... SP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu adeta
CHP’nin “çarşaf açınımı”; AKP’nin “Alevi açınımı” herkesin dilinde ama Saadet Partisi’nin -AKP’den “fark”ını anlatırken- sergilediği “şehircilik açınımı” nedense ilgi çekmiyor? Gerçi, açınımcıların hiçbirisi “açıldık” falan demiyorlar. Bu deyimi “medya” yarattı ve o denli benimsedi ki hemen her “yeni” tutuma söylenen aynı; “açıldı”lar... Hele “oy”la ilişkisini kurarak “açılan kazanıyor” diyenler de az değil... Ne var ki kimi açınımlar, ulusal “esenliğimiz” için gereken kimi “kapanma”lardan sanki “vazgeçilmesi” anlamına da gelebiliyor. Örneğin laik rejimin “varlığını koruyabilmek” için kapatılan gericiliğe “önlem” kapılarının “Belediyede Arapça Kuran Kursu” sözleriyle “aralanması”na bile “açınım” denmesi ne anlama geliyor? Saadet Partisi’nin özellikle adaylarında gözlediğimiz “şehircilik açınımı” ise gerçekten “farklı” ve açınım kavramına da çok yakışıyor... Çünkü önce “bilimsel”liği savunurlarken, imar politikalarında evrensel kabul olan “toplum yararı”na da ödünsüz bağlı gibiler... SP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu adeta militan bir plancı gibi konuşuyor. Kanal B’deki programda; “3. köprüye, imar rantıyla örgütlenen dinci tarikatlar da destek veriyor; siz ne diyorsunuz” sorumu şöyle yanıtladı; “Kesinlikle engel olacağız; çünkü hayatı tehdit ediyor, bu nedenle kentin planlarında yok ve şehircilik bunu reddediyor..” Bekaroğlu’nun “ya oy tabanınızın pek düşkün olduğu kaçak camileri ne yapacaksınız” soruma yanıtı da müthişti; “Popülizm bize değil AKP’ye yaradı; dindarlık adına çıkarcılığı başımıza getirdi. Medeniyet neyi gerektiriyorsa onu yapacağız; kaçak cami bile olsa izin vermeyeceğiz; farkımız budur...” Benzer şekilde SP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Veysel Candan da kenti paramparça eden “katlı-tünelli alt-üstgeçitler” için diğer tüm adayların en “radikal” sözünü şöyle verdi; “Gerekirse içlerini toprakla, çakılla doldurup, yok edeceğim..” Candan’ın Melih Gökçek’le mimar ve şehirciler arasında yaşanan gerilime karşı söylediği de AKP’den farkın çarpıcı ifadesiydi; “Meslek Odaları ve üniversitelerin görüşleri kadar değerli ve yol gösterici başka ne olabilir? Eleştiri ve uyarıları engel değil şans görülmeli...” Medyanın “açınım” söylemine çekinceyle bakıyor olsam da SP’nin şehircilik açınımından etkilendiğimi söylemeliyim... Çünkü, örneğin “altyapısız gökdelen”e karşı çıkarken ya da alışveriş merkezi yerine çarşı-pazarı savunurken de daha “ileri” bir duruş içindeler, daha “geri” değil... |