Yıllardır ne zaman Resim Heykel Müzesi’ne gitsem içim
acırdı. Öylesine kötü durumdaydı, çöktü çökecek gibiydi. Sonra birkaç yıl önce,
bir sergi için müzeye gidişimde, çatı onarımına başlandığını görüp sevindiğimi
anımsıyorum. Geçen yaz “Serginin Sergisi” için gittiğimdeyse onarım çalışmasının
sürdüğünü görmüş, bu konuda müzenin müdürü Prof. Ferit Özşen’le
bir söyleşi yapmayı düşünmüş, ama bir türlü fırsat bulamamıştım.
O
fırsatı geçen hafta yaratmak zorunda kaldım. Çünkü Ferit Özşen’in müdürlükten
ayrılmak üzere olduğunu duymuştum. Hemen telefona sarıldım. Öğleden sonra 3 için
sözleştik.
Odasında başladığımız, müzeyi gezerken ve yeniden odasında
sürdürdüğümüz söyleşiyi bitirdiğimizde saat 6’yı geçmiş, hava kararmıştı.
Öylesine doluydu Ferit Bey, öylesine çoktu anlatmak
istedikleri...
Kovalarıyla ünlü bir
müze…
Kahvelerimizle oturduğumuzda, müzenin önünde, deniz
tarafında gördüğüm kurşun öbeklerini soruyorum. “Onlar” diyor Ferit Bey,
“çatının eski kurşun kaplamaları, yakından baksanız delik deşik olduklarını
görürsünüz. Hepsi yenileriyle değiştirildi, baştan aşağı.”
Sonra çatının
delik deşik olduğu o günleri anlatmaya başlıyor: “İki damla yağmur yağsa çatı
akıyor. Akan yerleri biliyor, hemen kova yetiştiriyorduk. 30’dan fazla kovamız
vardı. Duvarlardan sızan suları da plastik bantlarla kovalara yönlendiriyorduk.
Binanın duvarları yığma, kat bölmeleri ahşap. Bu ahşap bölmelerin duvarla
birleştiği yerleri çürümüş, yağmurdan ve rutubetten.”
“Restorasyon neleri
kapsıyor? Bu çürüyen ahşaplar değiştiriliyor sanırım, değil mi” diye
soruyorum.
“Elbette, çürüyen yerler kesilip değiştiriliyor. Çatı
makaslarının çoğu da. Çatı, pencereler, döşemeler onarılıyor. Tüm ahşap
kısımlar. Ahşabın üzeri bitümlü bezle kaplanıyor. Üzerine 2.5 cm kalınlığında
samanlı sıva çekiliyor. Onun üzerine de 3.5 - 4 cm kalınlığında kurşun plakalar
birbirine kenetlenerek kaplanıyor. Müzeye en az yetmiş yıl yağmur girmeyecek,
toz da. Hiçbir şey yapmış olmasam, bunu yapmış olmak bana yeter” derken
mutluluğu gözlerinden okunuyor Ferit Bey’in.
“Peki, çalışma ne aşamada?”
diyorum.
Sarayı müzeye dönüştürme
tasarısı…
“Yapının hemen hemen yarısı yenilendi. Abdülmecit
zamanında yapılan bölüm. Bu bölümün tavan süslemelerinin onarımı da tamamlandı.
Bu işi, Milli Saraylar’ın kadrolu elemanı olan, bir kısmı konularında İtalya’da
eğitim görmüş ustalar yapıyor. Şimdi Abdülaziz zamanında yapılan bölümde
çalışıyorlar.”
“Ama bir tasarımız daha var” diye anlatmayı sürdürüyor
Ferit Bey. “1856’da Veliaht Dairesi olarak yapılan bu tarihi saray artık gerçek
bir müzeye dönüşüyor. Müzeye uygun aydınlatma donanımı yapılacak. Her eser için
ayrı, ışığı ayarlanabilen ışık kaynağı olacak. Güvenlik sistemi kurulacak, özel
güvenlik görevlileri çalıştırılacak. Elektrik donanımı tümüyle yenilenecek. Tüm
salonlara yangın alarmı, gece görüşlü gözetleme kameraları
konacak.”
|