‘Avrupa Kültür Başkenti 2010’ unvanını İstanbul ve Peç ile birlikte taşıyan
Ruhr Bölgesi’nde program açıklandı. ‘Kültürle Değişim, Değişimle Kültür’
sloganını temel alan programda toplam 300 proje ve 2500 etkinlik bulunuyor.
Bunun için 60 milyon avro ayrılmış. 1,5 milyon avro daha bekleniyor. Hedef,
Ruhr.2010 ajansı başkanı Fritz Pleitgen’in sözleriyle, “kafalara Ruhr
Bölgesi’nin yeni ve güçlü bir resmini yerleştirmek.” Programın tanıtımı için
Ruhr.2010 ekibi şu sıralar ‘Welcome Tour’ adı altında Avrupa’da şehirden şehire
dolaşıyor. Bu turların İstanbul ayağı 24 - 25 Kasım’da gerçekleşti.
Açılış 9 Ocak 2010’da, Ruhr Bölgesi’nin simgesi, Ruhr’un Eyfel Kulesi de
denilen Essen Zeche Zollverein’da yapılacak. Yaklaşık 1200 kişinin katılacağı
açılış kutlaması ZDF, WDR ve Deutsche Welle televizyon kanallarından naklen
yayınlanacak.
Endüstriyel mirasın sorunları
Ruhr.2010 programında etkinlikler üç ana tema (Ruhr Efsanesi, Metropol
Kurmak, Avrupa’yı Devindirmek) ve bunlara bağlı altı başlık (sergi, tiyatro,
müzik, dil, yaratıcı ekonomi, festival) etrafında toplanarak belli bir
dramatürji oluşturulmuş. ‘Ruhr Efsanesi’, bölgenin tarihsel kimliğine, kültürel
ve endüstriyel mirasına dikkat çekiyor. ‘Metropol Kurmak’ başlığı kentsel
dönüşüme ve mimari olasılıklara odaklanıyor. ‘Avrupa’yı Devindirmek’ teması ise
bölgenin toplumsal gelişimini ve göç olgusunu ele alan etkinliklere yer veriyor.
Programın büyük projelerinden söz edelim: Örneğin ‘SchachtZeichen’. 22-30
Mayıs arası 4000 kilometrekarelik bir alanda büyük bir enstalasyon
gerçekleşecek. Eski maden kuyularının üzerinde kocaman helyum balonları 80
metreye yükselecek. Bölgenin siluetinin geçirdiği derin değişim gözler önüne
serilmiş olacak böylece. Başka bir proje ise adı sadece ağır sanayi ile anılan
Ruhr’un aslında ortaçağda da etkin bir rol oynadığını gösteren ‘AufRuhr 1225’
sergisi. 800 parçalık bu sergi, bölgede bu konuda şimdiye kadar açılan en büyük
sergi olma özelliğini taşıyor. ‘Emscherkunst 2010’ dahilinde adı ‘Boklu Dere’
olarak geçen, şimdilerde ıslahı ile uğraşılan Emscher nehrinin ortasındaki 34
kilometrelik ve 11 kilometrekarelik ada 29 Mayıs - 5 Eylül 2010 arası açık hava
sergi salonu olarak kullanılacak.
5 Haziran 2010 günü şarkı günü olacak. ‘!Sıng day of song’ çerçevesinde saat
12:00’de 41 farklı şehirde 300’den fazla koro sokaklarda aynı anda aynı şarkılar
söyleyecek. Akşamında da Schalke Stadyumu’nda buluşacaklar ve Bobby McFerrin de
aralarında olacak. Tiyatro dalında ise ‘Odyssee Europa’ öne çıkıyor. Bu
tiyatro maratonunda seyirciler iki gün boyunca 6 yazarın kaleminden 6 tiyatro
salonunda 6 oyun izleyecekler.
‘Twins2010’, Ruhr Bölgesi’nin sınırlarından taşan bir proje. Kardeş
şehirlerin işbirliğiyle oluşturulan 100 ayrı projeden oluşuyor. Bu kardeş
şehirler arasında Gelsenkirchen-Büyükçekmece (3 Wishes), MersinW-Oberhausen
(LitAward 2010 - Öykü Ödülü) var örneğin. ‘Melez’ ise 100’den fazla ulustan
insanın bir arada yaşadığı bölgenin çokkültürlü zenginliğini yansıtan bir
festival. Ayrıca 18 Temmuz’da bölgenin omurgası niteliğindeki A40 otoyolu
trafiğe kapanacak, 20.000 stand’ın yer aldığı 60 km’lik Avrupa’nın en büyük
sokak festivali yapılacak. Şunu da ekleyelim: 10-13 Mart 2010 tarihlerinde
Fazıl Say Konzerthaus Dortmund’da ‘İstanbul Senfonisi’ adlı eserini ilk defa
seslendirecek. Almanya’nın en eski çağdaş sanat müzesi Karl Ernst Osthaus’da
2010 Mayıs ayında ‘Hüma Kabakçı Koleksiyonu’ sergilenecek.
Tartışmalar başladı bile
Kafalarda programa dair, tabii ki, sorular var: ‘Hokus pokus, her şey
değişecek mi bakalım?’, ‘Acaba turist sayısı artacak mı?’, ‘Kriz planları nasıl
etkiledi?’, ‘Para başka yerlere harcanamaz mıydı? 2010’a bu kadar para
harcanırsa 2011 ne olacak?’, ‘Kültür Başkenti’ olmak Ruhr’daki yaşam kalitesini
nasıl geliştirecek? Bunun yerel ekonomiye desteği ne ölçüde olacak?’, ‘Sosyal
gruplar arasındaki bağlar güçlenecek mi?’ diye uzayıp gidiyor bu liste. ‘Sadece
ekonomiye ve turizm endüstrisine hizmet ediyor, oluşturulan konseptler ile Ruhr
Bölgesi’nin gerçekliği (yani nüfusun giderek azalması, göçmen nüfusun artması,
bölgeyi oluşturan 53 şehir ve kasabanın tek tek yerel kimliğinin hala çok güçlü
olması ve Ruhr sakinlerinin kendi imajını yine kendi zedeliyor oluşu) birbirini
tutmuyor’ diye eleştiri getirenler de var. Hayal kırıklığına uğrayanlar da!
Ruhr.2010 ekibi kendilerine sunulan 2500’in üzerinde projeden 300’ünü
seçebildiği için geriye kalanlardan söz ediyorum. Onlar vazgeçmemişler,
‘Unprojekte’, yani ‘gerçekleşemeyen projeler’ başlığı altında ‘2010’da her şeye
rağmen biz de varız’ diyerek projelerini para desteği olmadan gerçekleştirme
kararı almışlar. www.unprojekte.de
sitesini kurarak kendilerine bir platform yaratmışlar ve bu yolla iki sponsora
ulaşmışlar bile.
Bakalım, Ruhr Bölgesi’nin altı yıllık sakini olarak ben de herkes gibi 2010
yılını merakla bekliyorum.
|