Artçılar Sürerken 85 Bin Konut...
“Bu Akıl Dışılığı Hep Birlikte...
“Plansız Dönüşüm ve Kentleşme...
Bağışlar Canlı Yayınlandı,...
Nurdağı ve İslahiye'de Yeni...
Mimarlar Odası, Deprem Raporunu Açıkladı
OHAL Kapsamında Yapılaşmaya...
Türk İnşaat Malzemecileri...
Bakan Kurum Hasar Tespitinde...
Kent Bir Yılda İnşa Edilebilir Mi?
Kahramanmaraş'ta Çürük Raporlu...
Diyarbakır’da 34 Bin Bina...
Elazığ'da Fay Hattındaki Zemin...
“Müteahhitlik Sistemi Baştan...
“Projelerimizi 6 Ay Sonra Etap Etap Bitirip Teslim Edeceğiz”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremlerden etkilenen illerdeki konut projesine dair, "Ay sonuna kadar 14 bin konutun inşa sürecine başlayacağız. Şehirler ve köylerde 272 bin konut yöresel mimariye uygun yapılacak." dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Adıyaman'da gerçekleştirilen Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Kurum, 6 Şubat gecesi tüm milleti yasa boğan, tüm bölgelerde hissedilen bir depremle uyanıldığını belirterek, başsağlığı dileklerini iletti. Deprem olduğu andan itibaren Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında illerde harekete geçildiğini anlatan Kurum, "İlk andan itibaren tüm illerimizde vatandaşımızın neye ihtiyacı varsa, yapılması gereken neyse her saat, her dakika üstüne koya koya bu mücadeleyi göstermeye gayret gösterdik." dedi. Depremin ardından 11 ilde yol ve altyapılardaki hasarlar sebebiyle yardımların ancak yolların açılarak ulaştırılabildiğini anlatan Kurum, yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılması konusunda çaba gösterildiğini vurguladı. "Bu yıkımın büyüklüğünü anlamak zorundayız" Hasar tespitiyle çıkacak envanterin, gelecekteki yerleşim için önemine işaret eden Kurum, "Binaların doğru alanlarda olup olmadığı, zeminin kalitesini, yıkımın ne denli o alanda fazla olup olmadığını o tespitlerle görmüş olacağız." dedi. Bilim insanlarıyla bu konuda istişarelerde bulunduklarını anlatan Kurum, "Yapmış olduğumuz hasar tespit çalışmalarında depremin 18'inci günündeyiz, 164 bin 29 binada yer alan 518 bin 754 bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptık. Bunu dört ile çarptığınızda neredeyse İstanbul büyüklüğündeki nüfustan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu yıkımın büyüklüğünü anlamak zorundayız." diye konuştu. Yıkık ve acil yıkılması gereken binaların, hemen yıkılacak binalar olduğuna dikkati çeken Kurum, ağır hasarlı binaların da taşıyıcı sistemlerinin hasar görmesi dolayısıyla girilemez, kullanılamaz binalar olduğunu söyledi. "Zemindeki sıvılaşmadan kaynaklı" "Hasar tespiti bugün itibarıyla Türkiye genelinde yüzde 80 seviyelerine geldi. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde inşallah tamamlayacağız. Hasar tespitleri esnasında, Hatay Defne merkezli ardından Samandağ merkezli iki deprem yaşadık. Zaten acil yıkılacak, ağır hasarlı binalarla ilgili bir tespit yapmaya gerek yok. Dolayısıyla orta hasarlı ve az hasarlı binalara bir kez daha bakacağız. En son Defne merkezli depremde hasar görmüş mü, görmemiş mi, bunu tekrar tespit edebilmek amacıyla." Bakan Kurum, depremin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleştiğini belirterek, bu fay hattı üzerindeki hasar yoğunluklarına ilişkin bilgi verdi. Tek tek illerin hasar durumlarını tablolarla gösteren Kurum, 11 ildeki fay hatları üzerindeki yıkım yoğunluğuna dikkati çekti. Hatay İskenderun'un da yoğun yıkım yaşanan yerlerden olduğunu söyleyen Kurum, buradaki yıkım nedenlerinden birinin zemin sıvılaşmasından kaynaklı yıkım olduğunu söyledi. Kurum, "Hatay, Antakya merkezinde de zemin kalitesinin düşük olduğunu görüyoruz. Mesela bazı binaların yıkılmadığını ama yan yattığını görüyoruz. Yani buradaki sebep, zemindeki sıvılaşmadan kaynaklı, zemin yumuşuyor ve oynak zeminde bina yan yatabiliyor." değerlendirmesinde bulundu. "'Deniz üstüne dolguyla inşaat yapılamaz' diye bir kaide yok" İzmir Bayraklı'da depremdeki yıkımın zemin sıvılaşmasından kaynaklı olduğunu bildiren Kurum, deprem sonrasında zemin iyileştirmesi yaptıklarını, Bayraklı'da katı düşürdüklerini, zemin kalitesini artırdıklarını, sıvılaşmaya ilişkin tedbirler aldıklarını söyledi. Tedbirleri alarak, sağlam bina yapılacağını kaydeden Kurum, bilim insanlarıyla görüşerek fay hattından ne kadar mesafede bina yapılması gerektiğini sorduğunu, onların da dünya literatürüne göre 15 metre olduğunu söylediklerini anlattı. "Hocalarımıza, 'Bunun bilimsel bir neticesi, sonucu yok. Biz emniyette kalmak istiyoruz. Fay hattına 500 metreden aşağı yanaşmasak' dedim. 'Çok iyi yaparsınız, daha güvenli olur' dediler." ifadelerini kullanan Kurum, kırılan faylarla birlikte salınım gerçekleştiğini, fay hattından uzaklaştıkça salınımın etkisinin de azaldığını belirtti. Bakan Kurum, "Dolayısıyla ne kadar uzak yaparsanız, o salınımın etkisi de o kadar azalmış olur." diye konuştu. "Yıkılanların yüzde 98'inin yapı denetim hizmeti almamış binalar olduğunu görüyoruz" Bakan Kurum, "Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde de gördüğümüz, yıkılan binaların yüzde 98'inin yapı denetim hizmeti almamış binalar olduğunu görüyoruz. 1999 öncesi yapılmış ve herhangi bir yapı denetim hizmeti almamış, mühendislik hizmeti almamış olduğunu görüyoruz." dedi. Kahramanmaraş depreminde 1999'dan önce inşa edilmiş binaların oranlarına ilişkin bilgi veren Murat Kurum, şunları kaydetti: "Adana'da bu oran yüzde 96,7 yıkılan binalar, yapı denetim hizmeti almamış, Adıyaman'da yüzde 96,2 1999 öncesi yapılmış. Gaziantep'te yüzde 96,7, Hatay'da yüzde 97,7, Kahramanmaraş'ta yüzde 96,2, Malatya'da yüzde 98,6, Osmaniye'de yüzde 98,6 yapı denetim hizmeti almamış binaların yıkılma oranı. Yani 1999 öncesi yapılan yapılar, binada oturan vatandaşlarımız için bir tehdit ki envantere baktığınızda bina sayısı olarak da ciddi bir sayı var." Yeni yapılan binalar içinde de ağır hasarlılar bulunduğunu ancak yıkılanların oranının yüzde 2 olduğunu anlatan Kurum, ancak bu binaların görevini yaptığını, yapı denetiminden geçtiğini ve o binalarda vatandaşların hayatını kaybetmediklerini bildirdi. Kurum, şöyle konuştu: "Buradaki veriler bize şunu gösteriyor; 1999 öncesi yapılan yapıların yüzde 98'inin yıkıldığını net bir şekilde gösteriyor. Toplam 2 milyon 535 bin yapının tespiti yapılmış. 1999 öncesi inşa edilen yapı 1 milyon 191 bin. Yani yüzde 48'i 1999 öncesi yapılmış. Bu da ne demek? Yüzde 52'si de bizim getirmiş olduğumuz yapı denetim sistemiyle, deprem yönetmeliğiyle, biliyorsunuz 1999 sonrası yapı denetim sistemini, yeni deprem yönetmeliklerini hayata geçirdik. Dolayısıyla yüzde 52'sini de güvenli hale getirdik. Tüm Türkiye'de bu oran yüzde 60'lara, 65'lere geldi. Yıkık bina sayısı 18 bin 150. Bunların 1999 için olanı 17 bin 588. Sadece 562 yeni bina yıkılmış. Dolayısıyla 1999 öncesi yapılan mühendislik hizmeti almamış, herhangi bir denetime tabi olmamış yapıların maalesef yüzde 98'in yıkıldığını görüyoruz." Üç aşamalı şehirleşme modelleri kuruluyor Kurum, halen Adıyaman'da 3 bin konteyner yapmak için çalıştıklarını; prefabrik, çelik konstrüksiyon ve yığma yapıdan oluşan konteynerleri vatandaşın geçici iskanını sağlayabilmek amacıyla 15-20 gün içerisinde tamamlayacaklarını ifade ederek bu çalışmayı bütün şehirlerde eş zamanlı olarak AFAD'ın koordinasyonunda yürüttüklerini kaydetti. İnşaat sürecini belirledikleri rezerv alanlarda, master planlarla, o şehrin demografik yapısını da dikkate alarak yapacaklarını belirten Kurum, şöyle konuştu: "Emlak Konut Genel Müdürlüğümüze şöyle bir iş verdik; şehrin merkezi, örneğin Hatay merkez, Kahramanmaraş merkez, Adıyaman merkez, bu merkezlerde Hatay'da Ulu Cami'miz, Meclis Binamız, tescilli binalarımız, tarihi binalarımız da hasar gördü. Orası bizim Cumhuriyet'imizin kurulduğu, atalarımızın bize emanet olarak bıraktığı alanlar. Dolayısıyla ulu camilerimizi de ayağa kaldıracağız, tarihi binalarımızı da, tescilli binalarımızı da ayağa kaldıracağız. Yeni Antakya'yı, yeni Hatay'ı, oradaki tüm şehrin ileri gelenleriyle, orada kanaat önderleriyle yapacağımız master planını, onların fikirleri, önerileri doğrultusunda yapacağız. Sağlam zemine yapacağız veya o zeminde alınması gereken tedbirlerle yapacağız, yeri gelecek kısıtlar yapacağız. Kat kısıtlaması getireceğiz, dükkanları mümkün olduğunca bina altına koymayacağız, bina yanına koyacağız. Çünkü bina altlarında kolon kesmeler veya oradaki farklı tadilatlar sebebiyle yıkımlar var. Tabii bunların hesabını da Türkiye Cumhuriyeti devletinin savcıları bir bir hepsinden soracaktır. Zaten gerekli gözaltılar, savcılık, idari soruşturmalar yapılmaktadır." "Birkaç ilimizde şubat sonu itibarıyla ilk kazmalarımızı vuracağız" Kurum, mart-nisan sonuna kadar Hatay'da 40 bin, Kilis'te 250, Gaziantep'te 18 bin 500, Şanlıurfa'da 3 bin, Diyarbakır'da 6 bin, Elazığ'da 3 bin 750, Adıyaman'da yaklaşık 26 bin, Malatya'da 44 bin 700, Kahramanmaraş'ta 45 bin, Osmaniye'de 9 bin 550, Adıyaman ve Adana'da 2 bin 200 olmak üzere 199 bin 739 konutun şehrin rezerv alanlarında yapılacağını bildirdi. Diğer taraftan çelik konstrüksiyon ve betonarme olacak şekilde köy evlerinin projelerini hazırladıklarını aktaran Kurum, "Hatay'da 15 bin, Kilis'te 1000, Gaziantep'te 9 bin 500, Şanlıurfa'da 2 bin 81, Diyarbakır'da 2 bin 927, Elazığ'da 386, Adıyaman'da 9 bin 896, Kahramanmaraş'ta 13 bin, Malatya'da 17 bin 990, Osmaniye'de 1378, Adana'da 701 olmak üzere 73 bin 972 köy konutumuzu da yapacağız." bilgisini verdi. "272 bin konut yapılacak" "Zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve şehrin ihtiyaçlarına göre; yani Hatay'da, Antakya'da balkon büyük ihtiyaç. Bu bölgede hava sıcak olduğu için vatandaşımız oralarda daha çok vakit geçirmek istiyor. 105 metrekare brüt, 85 metrekare net, 3 artı 1 daireler yapacağız ve balkonları hariç. Tip tip bunları ayırdık. Bu bölgeye özel projeler. Daha öncekiler de var, bu bölgeye özel de var. Ülkemizdeki en iyi mimarlarla kat planlarını, cepheleri, vaziyet planlarını, hocalarımızla zemin etütlerini çalışıyoruz ve eş zamanlı hepsini yürüterek, etap etap bu projelerimizi hayata geçiriyoruz. Köy konutlarımızı da yöresel mimariye uygun şekilde, bölgenin taşı neyse, oradaki yöresel olguları, ihtiyaçları karşılayacak proje neyse bu anlayışla yapıyoruz. 93 metrekare neti olan 3 artı 1 köy konutlarımızı da vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda yapacağız. Öyle 'kara düzen, şuralara yerleştirelim' ile olmuyor bu işler, uykusuz çalışıyoruz. İngiltere'deki, Amerika'daki ofisi dahi kullanıyoruz, oradaki zaman farkındaki süreci de kullanıyoruz, 24 saat esasıyla arkadaşlarımız çalışıyor. Zeminin eğimine, kalitesine, oradaki derelere, eş yükselti eğrilerine göre vaziyet planları çıkıyor. Her şehrimizde aynı hassasiyetle bu süreci yürütüyoruz ve aynı anlayışla şehir merkezlerini çalışıyor olacağız." |