BR> ''Osman Hamdi Bey'in
kusurları da vardı'' Osman Hamdi Bey'in
Sidon kazılarında Fenikelileri ortaya çıkardığını anlatan Ortaylı, Fenikelilerin
arkeolojik taraflarını tamamlayanın Osman Hamdi Bey olduğunu kaydetti. ''Türkiye
arkeolojisi 1930'lardan sonra, yani Nazi Almanyası'nın püskürttüğü alimlerle
birlikte bir büyük ekol halinde ortaya çıkmaktadır. Burada işi tamamıyla Adolf
Hitler'in rejimine, oradaki cinayetlerin itelediği insanlara bağlamak doğru
değildir. Çünkü bu zevat Almanya'dan buralara gelmeden önce zaten Türkiye,
gençlerini yetiştirmek için burslarını vermiş ve yollamıştır'' diye konuştu.
Tahıl, incir, üzüm satarak geçinen Cumhuriyet'in kendi kapasitesinin çok
üzerinde bir işe giriştiğini anlatan Ortaylı, ''Medeni millet, sadece
sanayileşen, ticareti büyüyen değil, bugün olduğumuz gibi, aynı zamanda tarihin
kulvarlarında öbürleriyle birlikte koşuşan adam demektir. Oraya daha koşuyoruz,
yetişeceğiz inşallah'' dedi.
İlber Ortaylı, arkeolojik kazıların yanı sıra müzeciliği itibarıyla
korumacılığı getiren Osman Hamdi Bey'in bazı kusurları da olduğunu belirterek,
Ayasofya'nın çinilerinin restorasyonu sırasında Osman Hamdi Bey'in çok titiz
davranmadığının görüleceğini söyledi. Hem kendisi hem de onu takip edenlerin, bu
memlekette insanların beşeri tarihe sahip çıktığını gösterdiğini dile getiren
Ortaylı, ''Bu çabayı gösterdikleri gibi kendilerinden sonraki nesilleri de
yetiştirmek zorundadırlar. Bize düşen bunu takip etmek ve kendi tarihimizi
bilmektir. Onu bilirsek çok daha şuurlu olarak işimize devam edebiliriz''
şeklinde konuştu. ''Eski eser talanına
karşı önlem aldı'' Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi arkeolog Prof. Dr. Hayat
Erkanal da Osman Hamdi Bey'in hiçbir zaman eski eser peşinde
koşmadığını, tarihi eserlerin ülke tarihine ve ilmine büyük katkılar sağladığına
inandığını belirtti. Günümüzde arkeolojik eserlerin tercüme edilmeye
başlandığını ama toplumun hala bu eserlere karşı yeteri kadar ilgi
göstermediğini anlatan Erkanal, bu konunun Osman Hamdi Bey'in üzerinde en çok
durduğu konu olduğunu kaydetti.
Yabancı ülkeler tarafından gerçekleştirilen eski eser talanına karşı önlemler
alan Osman Hamdi Bey'in mücadelesini engelleyen güçler olduğunu anlatan Erkanal,
Osman Hamdi Bey'in çabalarıyla 1884 yılında çıkarılan eski eserler tüzüğünün,
eski eserlerin devlet malı olmasını ve yurt dışına çıkarılamayacağını hüküm
altına aldığını ve bunun Cumhuriyet devrinde bile kullanıldığını bildirdi.
Erkanal, Osman Hamdi Bey'in ''Her ülke eski eserlerine hem yasal olarak hem de
fiilen sahip çıkmalıdır. Yabancıların eski eser talanı insanlığa karşı işlenmiş
bir suçtur'' düşüncelerini ilk ortaya koyan kişi olduğunu anlattı.
''Eski eserleri çok iyi korudu''
Prof. Dr. Hüseyin
Hatemi de kendisine Osman Hamdi Bey'in hukukçu yönüne ilişkin konuşma
yapacağı söylenene kadar Osman Hamdi Bey'in hukukçu yanı olduğunu bilmediğini ve
15 gün boyunca bunu araştırdığını anlattı. Kaynakların, Osman Hamdi Bey'in
Paris'ten İstanbul'a hukukçu olarak değil, sanat tarihi konusunda uzman olarak
döndüğünü söylediğini ifade eden Hatemi, şöyle konuştu:
''Osman Hamdi Bey, tarihi eserleri çok iyi koruyor. Alman İmparatoru, müzeye
ziyarete geleceğini söylüyor. Osman Hamdi Bey, İskender'in lahitini imparatordan
gizliyor. Osman Hamdi Bey, imparator 'Lahit çok güzel, beğendim' diyecek olur ve
bunu Sultan Abdülhamit'e söylerse, Abdülhamit'in de cömertliği tutup, 'Madem ki
çok beğendiniz, Alman çeşmesini yaptıran dosta feda olsun' diyerek bir jest
yapar diye korkar. Çünkü eskiden nezaket kuralları bunu gerektirirmiş. Bu
nedenle lahiti imparatordan gizlemiştir.''
|