ültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ulus Meydanı ve çevresindeki tarihi dokunun yapısına uymayan binaları yıkacaklarını açıkladı. Günay, böylece tren garından bakanların Ankara Kalesi'ni net bir biçimde göreceklerini söyledi. Günay'ın verdiği bilgiye göre yıkım, Kültür Bakanlığı binasının hemen arkasında yer alan ve bakanlığa ait kaçak binanın yıkılmasıyla başlayacak.
- Sizi muhalif biri olarak tanıdık. Muhalif tavrınız sadece eleştirileri dile getirmekle mi sürecek?
Plansız yapılan işlerle ilgili, kaynakların yerinde doğru kullanılmamasıyla ilgili eleştirilerimi, ucunun nereye dokunacağını da pek fazla hesaplamadan yüksek sesle söylüyorum. Örneğin Ulus Meydanı. Her geçtiğimde, bu tarihi dokunun içinde çirkin yapılar ne geziyor diye düşünür ve bunu iktidarı kullananlarla paylaşırdım. Şimdi meydanla ilgili kararlar alma sürecine katıldım. Ankara Valiliği'nin, Belediye Başkanı'nın başlatmış olduğu Ulus'un belli alanlarının kentsel doku içinde yenilenmesi gibi değişik projeler var. Projeleri yerinde inceledim. Süreci hızlandırmaya çalışıyorum.
Aslan yatağından belli olur
- Ulus'taki çirkin yapılaşmaya izin verene ne olacak?
"Aslan yatağından belli olur" diye bir söz var. Bakanlık olarak kullandığımız iki bina var. Dikkatli gözler ufak tefek değişiklikleri fark etmişlerdir sanırım. Şimdi köklü değişiklikler gelecek. Kullandığımız tarihi Kültür Bakanlığı binamızın arkasında bu binanın estetiğine, bu mekanın dokusuyla uymayan çirkin bir yapı var. Hukuksuz, estetik yoksunu bir bina.
- Hukuksuzdan kastınız, kaçak mı?
Öyle olduğu söyleniyor. İstasyondan baktığınız zaman kaleyi görmenizi engelliyor. Ana perspektifi, tarihsel perspektifi engelliyor. Bu yapıların yıkılmasını yakından takip edeceğiz. Ben kendi binamı yıkmakla başlayacağım işe. Öteki binaların yıkılmasında da dikkatli gözlemci, takipçi, izleyici, denetleyici olmaya çalışacağım. Bu tip dokuyu bozan yapılarla biz savaşmazsak tarihsel dokuyu düzeltemeyiz. Ulus Projesi içinde Atatürk Anıtı'nın arkasındaki çirkin yapıların ta Gümrük binasına kadar yıkılacak. Çünkü o çevre Ankara'nın dokusuna uymuyor.
İnanılmaz çirkinlikte bir yapı
Ulus'tan Hacı Bayram'a, kaleye doğru giden ana caddenin üzerinde son 10 yıl içinde yapılmış, inanılmaz çirkinlikte ve tarihsel dokuya inanılmaz saldırgan bir alışveriş merkezi var. Bu yapıya hangi koruma kurulu izin verdiyse araştıracağım, teşhir edeceğim. Hukuki yollar mümkünse zorlayacağım. Roma, Selçuklu ve Cumhuriyet mekanına vahşi kapitalizmin en arsız örneklerinden birinin nasıl sokulduğunu araştıracağım. O bina yıkılırken tabii, bizden ciddi bir kamulaştırma bedeli alacaklarını da düşünüyorlar. Eğer haksız kaynak transferine de imkan vermeden orayı yıkabilirsek çok sevineceğim. Nasıl çıkmış o karar? Roma yoluna o çirkinlikte bir bina nasıl yapılmış, çok merak ediyorum.
Orhan Pamuk'a sevinmeyi beceremedik
- Çanakkale veya Sarıkamış başkalarında olsa çoktan filmleri yapılırdı. Böyle büyük çaplı sinema filmleri yaptırmayı, finanse etmeyi veya sponsorluk yapıp sipariş vermeyi planlıyor musunuz?
Türkiye'yi tarihiyle, insanıyla anlatan bir film dünyaya bir ölçüde de Türkiye'yi tanıtmış olacak.
Biz tanıtımı klasik yöntemlerle yapıyoruz. Reklamlarla, bilboardlarla, broşürlerle... Ben sinema ve edebiyatın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türk aydınları Fransa'yı Fransız romanlarıyla tanımışlardır Viktor Hugo'yla, Balzac'la, Dumas'yla tanımışlardır değil mi? Yine dünyanın bütün aydınlarının Rusya'ya olan ilgisi Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev'le birliktedir. Mısır geçmiş yıllarda yaşadığı bazı sıkıntıları filme yatırım yaparak, hatta romana yatırım yaparak, aştı. Necip Mahfuz da bir Nobel aldı ve ülke sıçradı. Şimdi bizim de bir Orhan Pamuk sevincimiz var. Türkiye sevinmeyi pek beceremedi, başaramadı ama böyle bir sevincimiz var. Türkçe yazan bir yazar Nobel aldı. Bu önemli bir şey. Pamuk dışında da yazarlarımız var bizim. Dünyanın neresine gitseniz, hangi kitapçı vitrinine baksanız bir Nazım Hikmet vardır. Yaşar Kemal vardır. Kemal'in Teneke oyunu İtalya'da ayakta alkışlandı. Yeni yazarlar geliyor arkadan. Elif Şafak ödül alıyor, başkaları alıyor. Bunu kullanmamız gerekiyor. Önümüzde Franfurt Kitap Fuarı var. Gelecek yıl Rusya'da, 2009'da Fransa'da Türk Yılı var. Buralarda sadece folklor gösterileriyle değil edebiyatımızla da görünmemiz gerekiyor.
|