Bu sene 22. yılını kutlamakta olan ERASMUS
Programı'nın kapsamlı bir renovasyona tabi tutulmasının vakti geldi mi?
Avrupa Birliği, bugünlerde bu konu üzerinde hararetli
tartışmalara girmiş durumda. Tartışmaları fitilleyen görüşler ise, ironik bir
şekilde, zamanında söz konusu projenin en hararetli savunucularından ve
-rivayete göre- ilk başlarda ERASMUS Programı'na katılıp mali kaynak aktarmaya
pek sıcak bakmayan François Mitterand'ı ikna etmiş olan Fransız
aktivist Franck Biancheri'ye ait...
1987 yılı Temmuz ayında başlatıldığı dönemden bu yana, her yıl yaklaşık
180.000 öğrencinin ve eğitimcinin değişim programı çerçevesinde
31 katılımcı ülkenin eğitim kurumlarında öğrenim görmesini sağlayan ERASMUS
Programı, öğrencilerin ve öğretmenlerin hareketliliğini sağlamaya ve Avrupa
düzeyinde üniversiteler arası sınır-ötesi işbirliği projelerini teşvik etmeye
yönelik olarak tasarlanmıştı.
Programın isim babası ise, Rönesans ile birlikte ortaya çıkan hümanizm
akımının "kurucu babalarından" ve en büyük temsilcilerinden biri olarak kabul
edilen Rotterdamlı Erasmus (1466 - 1536)...
2008-2009 Akademik Yılı itibariyle, Erasmus programından faydalanan öğrenci
sayısı, 2 milyona ulaştı. Program'a Türkiye'nin de katıldığını
anımsamakta yarar var. Bir eğitim programı olmanın ötesinde, yabancı
ülkelerin tanıması ve sosyo-kültürel köprülerin kurulması açısından da oldukça
yararlı olduğu düşünülen ERASMUS Programı üzerine bugünlerde yaşanan
tartışmaların dayanak noktaları ise şu şekilde özetlenebilir:
* Yılda 440 milyon Euro'luk bir maliyete ulaşan ve artık "yirmili yaşlarını"
geride bırakmış olan ERASMUS Programının, yeni üyelerle birlikte sınırları
genişleyen Avrupa Birliği'nin acil gereksinimlerini karşılayacak şekilde yeniden
kurgulanması gerekmektedir.
* Söz konusu gereksinimlerin başında, AB ülkelerinde çalışabilecek yetenekte
genç yöneticilerin yetiştirilmesi ve bu yöneticilerin birden çok yabancı dile ve
Topluluk hukuku bilgisine hakim olacak eğitim düzeyine getirilmesi
gelmektedir.
* ERASMUS Programı'nın renovasyonunda önem verilecek bir diğer konu ise,
programın, "demokrasi" konusuna odaklanması ve genç Avrupalıların bu konuya
yönelik kısa süreli değişim programlarına katılması, böylelikle Avrupa'nın genç
yurttaşlarının Avrupa projesinden ne beklediğinin daha somut bir yanıtının
alınması, seslerinin "daha yüksek" çıkmasıdır.
Bununla birlikte, Franck Biancheri'nin de ifade ettiği gibi, bu Programın
adeta bir reforma tabi tutulmasını öngören bu değişiklik önerilerinin hayata
geçirilmesi için AB Projelerine yönelik etkin ve dinamik bir liderliğin de canlı
bir şekilde ortada bulunması gerekiyor.
Öte yandan, bilindiği gibi, Avrupa Komisyonu, 2009 yılını Yenilikçilik ve
Yaratıcılık yılı ilan ederek, öncelikleri arasına, ERASMUS programı çerçevesinde
öğrenci dolaşımını arttırmak, gerek eğitim gerekse meslek içi eğitimde etkinliği
artırmak, Avrupa üniversitelerinin modernleşmesinin yanı sıra yenilikçilik,
yaratıcılık ve girişimciliğin teşvik edilmesini ekledi. Bu kararlılığın, ERASMUS
programı gibi Avrupa'nın eğitim politikasının ana direklerinden birine dair
getirilen eleştirilere ne denli çare bulacağını ise, zaman
gösterecek.(MT/EÜ)
* Menekşe Tokyay, İstanbul Kültür Üniversitesi / Küresel Siyasal
Eğilimler Merkezi
|