Haliç Dayanışması'nın İtirazı Var!
Haliçport'un Planları Askıya Çıktı
"Haliç Tersaneleri için Proje...
"Uyan İstanbul, Fatih Ormanı...
'Haliç Tersanelerinde Neler Oluyor?'
560 Yıllık Mahalleyi Yıkacaklar!
“Aklı Başında Hiçbir Mimar...
Seçim Sonuçları Projeleri...
Haliç Tersaneleri’nde Kırmızı Çizgi!
Haliç Dayanışması'ndan Han...
Haliç Dayanışması'ndan Tersane-i...
558 Yıllık Endüstrinin Hikayesi:...
"Haliçport Rantsal Dönüşümün...
Mücella Yapıcı: "Haliçport...
Haliç Yat Limanı İhalesi Sonuçlandı!
Haliç Tersanesi'ne 3 Teklif
Haliç Tersanesi'ne Yat Limanı...
O Yasa Uygulandığında Kıyamet Kopacak!
Haliç Tersaneleri’nin geleceği belirsizliğini korurken civar mahallelerdeki gelişmeler de önem arz ediyor. Osmanlı döneminin ilk mahallesi Bedrettin Mahallesi’nde neler olup bittiğini, yaşanan son gelişmeleri Bedrettin Mahallesi Dernek Başkanı Süleyman Songur’dan dinledik.
Kasımpaşa ile Beyoğlu arasında kalan ve hemen Haliç’in yan tarafında bulunan Bedrettin Mahallesi; Osmanlı’nın ilk yerleşkesi olmasının yanı sıra bir endüstri, kültür ve emek mahallesi… Bedrettin Mahallesi Dernek Başkanı Süleyman Songur, mahallenin tarihçesinden başlayarak bugün gelinen son noktayı değerlendirdi. Kentsel dönüşümün aslında muazzam bir rantsal dönüşüm olduğunu ifade eden Songur, Bedrettin Mahallesi'nin tümüyle yok olduğunu vurguluyor. Songur; “Şu anda kamusal alanlarda olan rantı izliyoruz. Henüz Afet Yasası uygulanmıyor. O uygulanmaya başladığında kıyamet için hepimiz kıyamda duracağız” diyor. Sözü Songur'a bırakıyoruz: Bedrettin Mahallesi: Işığın Vadisi Her şeyden önce, mücadele konumuzu daha iyi algılayabilmek için kısaca Bedrettin Mahallesi’nin tarihine değinmek istiyorum. Bedrettin Mahallesi, Costantinapolis’in fethi sırasında kurulmuş bir mahalledir. Arapçadan gelen adı ‘bedr’= vadi, ‘tinn’= nur, ışık, ruh sıfatlamasından gelir. 28 Mayıs 1453 gecesi gemiler Haliç’e naklolurken ayın Haliç üzerindeki yansıması ve o görüntüden dolayı bu ad verilmiştir; Işığın Vadisi, Işıklı Vadi gibi… İşçi evlerinde hala ikamet ediliyor 29 Mayıs 1453’te İstanbul fethedildikten sonra Osmanlı’nın kurduğu ilk mahalle, emek, sabır ve sanatın mahallesidir burası. Tersane inşaatında çalıştırılacak; Libya’dan, Mısır’dan, Suriye’den getirilen kölelerin yerleştirildiği mahalledir. İşçi evleri olarak inşa edilen bu konutlar daha sonra “anele, mıh çivi vs.” yaptırılan Romanlara verilir. O bölümdeki işçi evlerinde bugün hala bozulmamış hali ile insanlar ikamet etmektedir. O günden kalan iki soy hala mahallemizde yaşamaya devam ediyor. Buradaki çalışanların iaşe, iane ve ayniyat gereksinimlerini karşılamak üzere Ayni Ali Baba Tekkesi 1455 kurulmuştur. Bugün tekke hala ayakta olup, Kadiri ve Rufai tarikatlarına hizmet etmektedir. Ayni Ali Baba Tekkesi, Kurtuluş Savaşı öncesinde, 14-15 Mayıs 1919 gecesi Atatürk, iki gece burada kalıp 16 Mayıs 1919 gecesi Samsun’a hareket etmiştir. Daha sonra gemi inşaatında dülger, marangoz olarak çalıştırılmak üzere Kastamonu, Sinop yörelerinden gelenler yamacın üstünde yapılan ahşap evlerde ikamet etmişlerdir. Burası şimdi Tarihi Sokak adı ile bilinir. Burada nüfusun artmasıyla dini ibadet için inşa edilen Bedrettin Cami, 1499 yılında üç mihraplı cami olarak ibadete açılmış ve bugün hala işlevini sürdürmektedir. Bu mahallede özelliği olan bir başka yapı, Loğusa Hatun Türbesi’dir. 3. Mehmet Han’ın kapıkulu askeri olan Ali, padişahın düzenlediği Haçova Seferi’ne katılır. Sefere çıkarken eşi Rahime Hatun’un hamile olduğunu öğrenir. Rahime Hatun, ihtiyaç görmek için dışarı gittiğinde yayılan bir dedikodu ile recme uğrar. Hamile olarak ölen kadın defnedilir. Üç gün sonra gelen eşi, durumu öğrenir. Mezarı başına gittiğinde bebek sesini duyunca mezar açılır. Bebek mezarda doğmuştur. 3. Murat Han bebeği alır, adını Müeyyidzade Ahmet koyar. 1647 yılında Rahime Hatun’un gömülü olduğu yere Loğusa Hatun Türbesi yapılır. 1782 yılında yapılan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası (Kalyoncu Kışlası), süreç içinde Bahri Hümayun (Deniz Er-Erbaş Eğitim Kışlası), Berri Hümayun (Deniz Subay/Astsubay Eğitim Kışlası), hem de T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na hizmet vermiştir. 1838 yılında inşa edilen ve Osmanlı donanmasının lojistik ve mühimmat deposu olan yapı daha sonra Tekel ve İnhisar Deposu, Tekel’in özelleşmesinden sonra Tuz Deposu olarak kullanılmış; bugün özelleştirme kapsamında DDB Medina&Turgul Reklam Ajansı’na 49 yıllığına kiralanmıştır. Mahallemizde 1885 yılında faaliyete geçen Kasımpaşa Un Değirmeni, dönemin un ihtiyacını gideren ve 1996 yılına kadar işlevini devam ettiren un fabrikası da vardır. Endüstri-kültür-emek mahallesi Bedrettin Mahallesi’ne bakıldığında; Bizans’ın Pera’sı olan ziraat bahçeleri, Osmanlı’nın ilk yerleşkesi, endüstri-kültür-emek mahallesi olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı’nın gemi inşasında kullanılan Tersane-i Amire, İTÜ’nün temelini oluştururken, deniz tababetinin temeli de burada atılmıştır. Dinler ve mezhepler bileşkesi olan bir beldedir. Kadiri, Rufai, Sünni, Ermeni, Rum, Yahudi, Kıpti insan gruplarının bir arada yaşadığı sevgi ve emek mahallesidir. Mahallemizde Dr. Tevfik Sağlam İlköğretim Okulu, Kasımpaşa Çok Programlı Lisesi, Ayşe Ege Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Beyoğlu Ticaret Meslek Lisesi hala işlevseldir. Ev yıkmadı; mahalleyi yıktı! Yapılan 1/5000 ve 1/1000’lik planlarda bu mahalle turizm, özelleştirme ve yenileme alanı olarak ilan edilmiştir. Mahallemiz, gelen her iktidar tarafından mutlaka bir yıkıma uğramıştır. 1950’lerde başlayan Aksaray-Şişli bulvar çalışmalarında mahalle ikiye bölünerek Tarlabaşı-Şişhane Bulvarı yapılmış, o çalışmalar sırasında konut ve çamlık alanlar yıkıma uğramıştır. Pangaltı-Harbiye aksında bulunan Ermeni ve Rum mezarlıkları yıkılarak yol düzenlemesi yapılırken oradan çıkan mezar taşları mahallemize atılmıştır. Bu olayı 1/1000 planlar askıya çıktığında öğrendik. Belediyenin sokak-cadde düzenlemeleri sırasında hafriyatlar alınırken bir lahit kapağı çıktı. Kazıları durdurarak sanat tarihi hocalarını davet ettik. İTÜ Sanat Tarihi öğretim görevlisi Elmon Hançer geldi. Üzerindeki yazıyı tercüme etti. Lahit sahibinin “Van, Ermeni kökenli Karaseferyan ailesinden Agop, Kanuni Sultan Süleyman’ın aşçısı olup Budapeşte Seferi sırasında hayatını kurtaran” kişi olduğu; Pangaltı Mezarlığı’nda gömülü olduğu; Taksim-Şişli bulvar çalışmaları sırasında buraya devşirildiği meydana çıktı. Evet! Benim mahallem böyle bir mahalle… Koruma alanı sayılan mahallemiz şimdiye değin öyle korunmuş ki 1980’lerde Dalan zamanında yol genişletme çalışmaları sırasında son kalan çamlık dokusu da silinirken tarihi önemi olan yapıların bir kısmı daha yıkılmış. Kalan yapılar da ‘tarihi’ denilerek korunmuş(?). “Dokunmayın, tarihi alan” denmiş, ama 2011 yılında Beyoğlu Belediyesi ‘tarihi mahalle’ dediği mahallemizde yol çalışmaları yaparken “Mahalleyi yıkıyorsun Başkan!” dediğimizde “Nankörsünüz, ben mahallede ev mi yıktım?” dedi. Aslında söylediği doğruydu. Ev yıkmamıştı. Ama biz ona mahalleyi yıkıyorsun demiştik. 1453 yılında kurulmaya başlayan Osmanlı mahallesinde, Osmanlı’nın kırmızı renkli asfaltı icat ederek uyguladığını öğrenmiş olduk. Çünkü onun mahalle algısı sadece evdi. Ama bana göre mahalle; evdir, çeşmedir, camidir, ağaçtır, duvardır, okuldur, yaşanmışlıktır. Dokusu vardır, kokusu vardır. 2011 yılında İTÜ Mimari Restorasyon Bölümü Prof. Dr. Mimar Zeynep Ahumbay kürsüsünden Öğretim Görevlisi Yıldız Salman’ın liderliğinde kurulan atelyede tüm mahallenin rölevesi alınarak hâlihazır durumu tespit edilmiştir. %98’i özel mülkiyet olan evlerin zemin katlarında sarnıç su kuyularına rastlanmıştır. Binaların korunması, mülkiyet sahiplerince ana konstrüksüyonu bozmadan üstlerine rabis tel çekilerek sağlanmıştır. Yine TMMOB, MO ve ŞPO’nın düzenlediği Kent Düşleri Atelyesi 2011’de mahalle 146 kişilik çalışma grubunca araştırmaya tabi tutulmuş ve sonuçları dosyalanmıştır.
|