Manisa’da Nükleer Skandal!
"TBMM Rusya ve Japonya ile...
AYM'den Nükleer Santral Kararı
"Fukuşima Kazası Nükleerle...
TMMOB Yargıya Gidiyor!
Bulgaristan Yeni Nükleer Reaktör Kuracak
Japonlar'dan Türkiye'ye "Nükleer"...
İzmir'de Nükleer Atık Tehditi!
Sinop’ta "Nükleer Santral" Tepkisi
Japonya Türkiye'ye Nasıl Nükleer...
Mısır'dan Nükleer Santral...
"Nükleer Santral Bu Bölgenin...
Nükleer Santral için İmzalar Atıldı
İngiltere'nin Gündemi de 'Nükleer...
TAEK'e Nükleer İmtiyazı
Nükleerde Korkunç Rapor: Bir...
Akkuyu Nükleer Santrali için...
Nükleer ÇED Görüşmelerine Protesto
Doğu Nükleere Yüklenirken Batı Çekiliyor
Nükleer Zehrin Üstünü Örtemediler!
İzmir Gaziemir’de, 1940’lı yıllardan itibaren üretim yapan kurşun fabrikasının arazisinde çıkan nükleer atıklar, Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin ortasında çevreye zehir saçmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl kamuoyunun gündemine gelen nükleer atık skandalının ardından, atıklardan yıllarca bilgisi olduğu ortaya çıkan başta Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) olmak üzere, sorumluluğu bulunan devlet kurumları olayın üstünü örtmek için birbiriyle yarışmışlardı. Atıkların üzerini toprakla örterek işi kapatmaya çalışan ilgili kurumlar, toprak altındaki nükleer atığın ‘kusması’ ve yeni ortaya çıkan raporlar nedeniyle bu işin öyle kolayca kapatılamayacağını anlamış görünüyorlar.
Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Baba’nın konuyla ilgili hazırladığı raporda alanda 10 bin 125 metreküp atık içerikli kirlemenin olduğunu ortaya koyması olayın vahametini bir kez daha ortaya çıkardı. Radyasyonun toprağa karıştığının kesin olarak ortaya konduğu 100 sayfalık raporda, bölgede yoğun bir ağır metal birikimi de tespit edildi. Öte yandan TAEK’in yaptığı su analizlerinde ise yer altı sularında radyoaktif kirlenme saptanmadı. Raporu görmezden gelemediler Bu raporun ardından, kurşun fabrikasına Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından, Türkiye’de şimdiye kadar kesilen en ağır para cezası olan 5.7 milyon TL ceza kesildi. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ceza ile ilgili yaptığı açıklamada, “Para adına bu ülkenin suyunu toprağını kirletmeye kimsenin hakkı yok. İzmirlilerin sağlığı için bunu yapmamız gerekiyordu” dedi. Kirliliğin ortadan kaldırılmasına dönük plan yapması için şirkete bir ay süre tanınması ve bu süre sonunda para cezasının iki katına çıkarılacağı açıklamasının ne derece işe yarayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Prof. Binpınar’ın açıklamasında radyasyonun suya karışmadığı “raporun tek iyi yönü” olarak veriliyor. Her biri 20 metre derinliğinde açılan 4 adet kuyuda tespit edilen yüksek konsantrasyonlardaki ağır metalin (arsenik, kurşun ve çinko) yer altı sularından nasıl temizleneceği ise “uzun sürecek” cümlesiyle özetleniyor. Üzeri örtülemiyor Öte yandan CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in konuyla ilgili soru önergesine verilen yanıtta, sorunun üstünün örtülmesi politikasından vazgeçildiği işaretinin verilmesi de olumlu bir gelişme olarak yorumlandı. Fabrikadaki incelemenin kendi önergesinin ardından yapıldığını ve fabrikaya rekor ceza kesildiğini söyleyen Yüksel, bir önceki valinin sorusuna her şey normal yanıtını verdiğini anımsattı. İzmir Valiliği, İstanbul Bağımsız milletvekili Levent Tüzel’in soru önergesine de benzer bir yanıt vermiş, bölgedeki radyoaktivitenin İzmir’deki ortalamanın bile altında olduğunu ileri sürmüştü! Nükleer çöplükle yaşamak Atıklarla ilgili dava açan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Av. Arif Ali Cangı, fabrikaya kesilen cezanın göz boyama olduğunu ve tahsil edilemeyeceğini belirterek, nereden geldiği belli olmayan bu atıklara bir çözüm üretemeyen hükümetin nükleer santral girişimlerini “Türkiye insanı ile dalga geçmek” olarak yorumladı. Canlı yaşamı için büyük tehdit Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Çevre Teknolojileri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, atıkların yer altı sularına karıştığını düşünürken, rüzgar ve hava akımlarının kirliliği yerleşim birimlerine taşıdığını dile getirdi. Üstün, bu kirliliği soluyan canlıların büyük tehdit altında olduğunu söylüyor. Üstün atıkların toprakla gömülmesini ise “tam bir facia” olarak değerlendiriyor. |