Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Nükleer Santral, Terörün Bir Numaralı Hedefi Olacak

Türkiye’deki eğitim kurumlarında ekonomi dersi veren öğretim görevlilerine gün doğdu. Bundan böyle “riskli yatırım nedir” diye soran öğrencilerine örnek vermek için zorlanmayacaklar. “Mersin’den Silifke’ye, oradan da 170 km daha ileriye git, Alanya’ya varmadan dur. Akkuyu Nükleer Santralı’nı göreceksin, işte sana riskli yatırım” demeleri yetecek.

BirGün Gazetesi
Nükleer Santral, Terörün Bir Numaralı Hedefi Olacak

STRONG>Türkiye’deki eğitim kurumlarında ekonomi dersi veren öğretim görevlilerine gün doğdu. Bundan böyle “riskli yatırım nedir” diye soran öğrencilerine örnek vermek için zorlanmayacaklar. “Mersin’den Silifke’ye, oradan da 170 km daha ileriye git, Alanya’ya varmadan dur. Akkuyu Nükleer Santralı’nı göreceksin, işte sana riskli yatırım” demeleri yetecek.

Akkuyu nükleer santralının riski, güvenlikten atık sorununa, elektrik fiyatından denetimine kadar, bir nükleer santral için hayati önem taşıyan unsurlarla, Rusya’yla yapılan ve uyku sersemi yazıldığı belli olan bir anlaşmadan ibaret değil. Bu risk, Rus yapımı, rüştünü ispatlamamış bir teknolojinin seçilmesi ve dünyada 43 yılın üzerinde çalışmış bir santral yokken, Akkuyu’da yapılması düşünülen santralın 60 yıl çalıştırılmasının planlanmasıyla da sınırlı değil.[1] Akdeniz’in göbeğine kurulacak bir nükleer santralle, Türkiye’nin 22 milyar dolar [2] civarında gelir elde ettiği turizm sektörünün geleceğinin karartılmasını da risk almak şeklinde nitelemekten çok ‘yanlış ötesi yatırım’ olarak tarif etmek gerekir. Türkiye, turizmdeki rakiplerinin eline hem koz vermekte hem de yerli turizm de dahil olmak üzere, net bir gelir kalemini riske atmaktadır. Ne için? Elektrik üretmek ve Rusları zengin etmek için. Ne istihdam yaratılmasından, ne de bir teknoloji transferinden bahsediyoruz. Anlaşma, Rusların gelip Akkuyu’da santral kurması ve ürettiği elektriği alım garantisi güvencesiyle satmasından ibaret. Üstelik santralden üretilecek elektriğin kat ve katı, başka kaynaklardan sağlanabilecek veya basitçe tasarruf edilerek, enerjiyi daha akıllı kullanarak karşılanabilecekken.

22 MİLYAR DOLAR RİSKE ATILIR MI?

İşin ilginç tarafı, Turizm Bakanlığı’nın, ‘Dünya’da ve Türkiye’de Turizm’ adlı 2008 raporunda aynen şöyle yazıyor: “Türkiye Turizm Stratejisi 2023 belgesinde belirtildiği üzere, Türkiye uzun vadeli bir turizm stratejisine sahiptir ve bu stratejinin ana hedefi 2023 yılında dünyanın en çok turist çeken ve en fazla turizm geliri elde eden ilk 5 ülkesinden biri olmaktır.”[3] AKP’nin yaratıcılığında sınır yok ama ‘nükleer santral turizminin’ tutacağından kuşkuluyum. Bu, “çok yüzdünüz, gelin biraz da radyasyon alın” demek gibi bir şey. Nükleer santralın adının bile turistleri kaçıracağı günümüzde, en ufak bir sızıntının veya rakip ülkelerin propagandasının, Turizm Bakanlığı’nın hayallerini altüst edeceğini söylemek zor değil. Aldığımız risk bu kadarla kalsa iyi, dahası var...

NÜKLEER SANTRAL 1 NUMARALI HEDEF

8 Kasım 2007’de, Güney Afrika’nın tek nükleer araştırma merkezi Plendaba’ya silahlı dört kişi saldırdı. Elektrikli çitleri geçen ve kontrol odasını hedef alan saldırganlar, santraldaki bir yetkiliyi öldürdü, ancak vurulan acil hizmet müdürünün ölmeden alarmı çalıştırması sonucu saldırganlar kontrol odasına ulaşamadan santraldan kaçtı. Güney Afrika’daki bu saldırı, Noel zamanı ülkenin tek santralı Koeberg’e düzenlenen sabotaj girişiminden iki yıl sonra meydana geldi. Nükleer santralları hedef seçmek çok da yeni bir şey değil. 18 Ocak 1982’de Fransa’nın Phoenix nükleer santralı daha inşa halindeyken, roketli saldırıya uğradı. Saldırıyı düzenleyen Chaim Nissim, elektronik ve bilgisayar mühendisliği diplomasına sahip, İsviçre’ye taşındıktan sonra Cenevre Kantonu’nda Yeşiller Partisi’nden milletvekili seçilmişti. 2003’te yazdığı kitapta olayı kendisinin gerçekleştirdiğini, silahları da ‘Çakal Carlos’ aracılığıyla sol gruplardan elde ettiğini yazdı.[4] Kimseye zarar vermemek için boş reaktörü hedef aldığını söyledi. Yeşil eylemcinin yaptığı bir uyarı atışıydı.

SANTRALDA FACİAYA NEDEN OLMAK İÇİN YOL ÇOK

Bu üç örnek, nükleer santralların terör hedefi haline geldiğini ve bunun kötü niyetli bir fanteziden ibaret olmadığını göstermek için önemli. 11 Eylül’den sonra, atom santrallarının terör saldırılarının hedefi olması ihtimali daha fazla konuşulmaya başlandı. 1985’te Nobel Ödülü almış, ‘Nükleer Savaşa Karşı Doktorlar’ adlı örgütün kurucularından ve Birleşik Devletler’deki Nükleer Politika Araştırma Enstitüsü Başkanı Helen Caldicott,  konuya dikkat çeken ve uzmanların görüşlerinden derlediği UPI’da (United Press International) yayımlanan makalesinde, nükleer santralların sadece havadan bir uçak saldırısı tehdidiyle değil, karadan ve denizden de saldırılara karşı savunmasız olduğunu yazdı. Kontrol odasını hedef almanın şart olmadığını, nükleer santralları dışarıdan elektrik sağlayan hatlara, santralın acil durumda çalışması için bekletilen jeneratörlerine saldırı düzenlemenin de mümkün olduğuna dikkat çekti. Denizden patlayıcı madde dolusu bir botla santralin soğutma suyunu emen borularına yapılacak bir saldırı, yakıt dolu bir yolcu uçağıyla reaktöre tepeden çakılmak veya stratejik güvenlik önlemlerini hedef almak, soğutma kulelerindeki suyu boşaltmak gibi daha birçok olasılıktan bahsediliyor.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/nukleer-santral-terorun-bir-numarali-hedefi-olacak_81352.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!