Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci,
klasik ihale yönteminin nükleer santral yatırımı için çok isabetli bir yöntem
olmadığını belirterek, ''Nükleer belki bir yarışmadır ama bir güzellik
yarışmasıdır, bir değer yarışmasıdır, sadece rakamlar bütünlüğü yarışması
olamaz'' dedi. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, nükleer santral projesiyle ilgili gelişmeleri
anlattı. Bu yılın önemli gündem maddelerinden birinin nükleer santral projesi
olduğunu söyleyen Kilci, nükleer yatırımının önemli ve pahalı bir yatırım
olduğunu ve devletin mutlaka bu yatırımlarda bir şekilde bazı riskleri
paylaşıyor olması gerektiğini söyledi.
Ekonomik fizibilitesi ne olursa olsun, bazı garantiler olmadan kimsenin kolay
kolay 10-15 milyar dolar parayı yatırmasını beklemenin mümkün olmadığını ifade
eden Kilci, bu nedenle batıdaki adıyla PPP olarak bilinen devlet-özel sektör
ortaklığı modelini çok önemsediklerini vurguladı. Kilci, ''Yani bu boyutta bir
yatırımın özel sektör tarafından tek başına gerçekleştirilmesini düşünmek çok
kolay değil. Kaldı ki sadece finansman boyutuyla değil, birçok hukuki,
düzenleyici ve çevre boyutuyla da kamunun bu işte elini taşın altına koymazı
lazım'' diye konuştu.
Klasik ihale yöntemi çok isabetli bir yöntem değildi
Nükleer santral yapımı için klasik ihale yönteminin de çok isabetli bir
yöntem olmadığını ve bazı yatırımlarda ihale ile her zaman en başarılı sonucun
alınamayacağını savunan Kilci, şöyle konuştu:
''Ben ihale uzmanı bir kurumdan geliyorum. İhale için bir yarışma ve
yarışmanın parametrelerini belirlemek lazım. Nükleer öyle bir konu değil.
Nükleer, evet belki bir yarışmadır ama bir güzellik yarışmasıdır, bir değer
yarışmasıdır. Bunu tek bir değere indirgediğiniz zaman, rakamlar bütünlüğü
yarışma olamaz. Dolayısıyla TETAŞ tarafından yapılan ihalede bazı eksiklikler
vardı. Nitekim Danıştay da yönetmeliği iptal ederek, bu eksiklikleri tespit
etti. Bazı ön hazırlıklardaki eksiklikler de bu ihalenin başarısız bir şekilde
sonuçlanmasına neden oldu. Fakat büsbütün bu ihaleyi başarısızlıkla tanımlamak
da çok doğru değil. Çünkü önemli tecrübelerde edindik. En azından neyin
olmayacağını gördük.''
''Mutlaka kalıcı adımlar atmamız lazım''
Türkiye'nin nükleer konusunda zaman kaybetmeye tahammülü olmadığını kaydeden
Müsteşar, ''Kim ne derse desin nükleer konusunda çok geç kaldık ve mutlaka
kalıcı adımlar atmamız lazım. Önümüzdeki 10-20 yıllık dönemde arz güvenliğinin
en önemli parametrelerinden bir tanesi olan nükleer santralin Türkiye'ye
kazandırılması lazım'' dedi. Kilci, nükleer santral yapımı konusunda
Mersin-Akkuyu ve Sinop'u birbirinden ayırmadıklarını da söyledi.
Devlet-özel ortaklığı nasıl olacak?
Devlet-özel ortaklığının yarı yarıya mı düşünüldüğünün sorulması üzerine
Kilci, şu bilgileri verdi:
''Hayır, yüzde 50-yüzde 50 diye bir şey söz konusu değil. Oran belirtmek
mümkün değil. Zaten devletin bu işi yüzde 50 ölçüde yapacak gücü olsa biraz
zamanda yüzde 100'ünü de yapar. Ama kamunun mali durumu belli. Daha doğrusu
elektrik şirketlerinin mali durumu belli. Bu sadece parasal anlamda ortaklık
anlamına gelmiyor. Daha düşük oranda da olabilir bu. Bunun yanına parasal
olmayan değerler konularak devletin ortaklığı sağlanabilir. Bir de devletin
ortaklık oranıyla ilişkisi olmayan bir boyutu daha var. Yani yüzde 5 veya yüzde
3 ortak olursunuz ama önemli kararlarda da söz sahibi olmanız lazım. Nükleer
öyle bir konu. Nükleerde devletin söz sahibi olmasını gerektiren çok önemli
hususlar var, bunların belirlenmesi lazım. Nükleer gibi önemli konularda
devletin mutlaka söz sahibi olması lazım. Ortaklık oranının ne olacağının çok
fazla önemi yok. Bir de finansörlerin projenin finanse edilebilmesi için banka
kredisi için devleti işin içinde görmek istiyor olmaları var. Bu da çok
önemli.''
''İhtiyatlı hareket ediyoruz''
Türkiye'de nükleer santral konusunda daha önce 4 ihalenin yapıldığını ve
fiyatın çok düşük çıktığı ihalelerin de bulunduğunu belirten Kilci, son ihalenin
de nükleer santral yapımı ihalesi değil, bu santralden elektriğin alınması
ihalesi olduğuna dikkat çekti. TETAŞ gibi sadece alım garantili santrallerin
kontratlarını yönetmekle sorumlu bir kuruluşun nükleer santral ihalesi gibi çok
kapsamlı bir işi yapmasının biraz zor olduğunu ifade eden Metin Kilci,
''Dolayısıyla biz biraz daha derli toplu, biraz daha geçmişten ders almış olarak
ve biraz daha ihtiyatlı hareket ediyoruz. Bu, uzun soluklu bir iş. Bugün kazma
vursanız, 5-6 yıldan önce devreye alamıyorsunuz. Önümüzdeki yıl kimin ne olacağı
belli değil, ama bu santrali bu ülkeye kazandırmak yönünde ne kadar adım
atabilirsek kendimizi o kadar kıvançlı hissederiz'' dedi.
Esneklikler olmalı
Kilci, bir nükleer santralin ömrünün 40-50 yıl olduğunu ve bu işletme
dönemini planlarken bugünkü parametrelerle planlamanın imkansız olduğunu,
dolayısıyla elektrik alım fiyatı başta olmak üzere bazı konularda esnekliklerin
sağlanması gerektiğini vurguladı. Esnekliklerin olmaması halinde yatırımcının
ileride olabilecek riskleri hesap ederek fiyat vereceğine işaret eden Kilci,
''Yani yatırımcı yapım ve işletme dönemi içinde ne kadar risk varsa fiyata
yansıtacak. Siz bu riskleri ne kadar ortadan kaldırırsanız, yatırımcının fiyatı
o kadar geriye çekme ihtimali var. Şimdi bizim bütün yapmaya çalıştığımız şey
bu. Yani risk denilen şeyleri ne kadar azaltırsak o kadar iyi noktada oluruz''
diye konuştu.
|