şak’ın Eşme ilçesi Kışladağ yöresinde Kanada kökenli El Dorado Gold şirketine bağlı TÜPRAG madencilik tarafından işletilen altın madeni bugün yapılacak törenle açılacak. “Türkiye ve Avrupa’nın en büyük altın madeni” olma özelliği taşıyan Kışladağ altın madeninin açılışına Tüprag yetkilisi Mehmet Yılmaz’ın açıklamasına göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe katılacak.
Kışladağ’daki altın madeni ile ilgili açıklamalarda bulunan bilim insanları tarafından “dünyanın el ilkel yöntemi” denilen siyanürlü “yığın liçi” yöntemiyle yapılacak olan altın madenciliğine karşı çıkan yöre köylüleri ise eylemlerine devam ediyorlar. Köylüler daha 15 gün önce Eşme ve köylerinde yaşayan 1.700’ün üzerinde insanın zehirlenme nedeninin siyanürden kaynaklanmış olabileceğine dikkat çekerek, böyle bir tehlike ile yıllarca yan yana yaşamak istemediklerini dile getiriyorlar.
‘İnsanın değeri bu kadar ucuz mu?’
Yörelerindeki altın madenciliğine karşı aylardır mücadele eden İnay köylüleri bugünkü açılışa en büyük tepkiyi gösterenlerin başında geliyorlar. Madene karşı mücadele için örgütlenen İnay Vicdan Hareketi adını gazetemize konuşan İnaylı Eğitimci-Yazar Muammer Sakaryalı bakanlardan madenin açılışını yapmamalarını istediklerini belirterek şunları söyledi; “Daha 10 gün önce binlerce insanın zehirlenmesinin nedeninin siyanürden olup olmadığı şüphesi dağılmamışken bu yapılan açılış neyin nesi? Eşme’de yapılan resmi açıklamalara halk inanmıyor. Çünkü resmi açıklamaların aksine sadece Eşme’de değil madenin çevresindeki köylerde de zehirlenmeler var. Zehirlenmeler sudan olduysa Aydınlı köyünde, Düzköy köyünde zehirlenen insanlar nasıl izah edilecek? Zehirlenmelerin olduğu günlerde madende büyük bir patlama olduğu kesin. Köylüler büyük bir bulutun yükseldiğini, esen poyrazın bu bulutu Eşme’ye doğru sürüklediğini söylüyorlar. Ortada böyle bir vaka varken ve devlet bunu araştırmalıyken, insanlar daha fazla zehirlensin diye mi böyle bir açılış yapacaklar? Biz zehirlenmelerin gerçek nedeninin açıklanmasını istiyoruz”.
Sakaryalı, kendilerine ulaşan son bilgilere göre TÜPRAG’ın madene su çekmesi sonucu Ulubey’e bağlı Kıran köyünün suyunun azaldığını öğrendiklerini aktararak, suyu ile ünlü olan İnay köyünün de suyunun kuruyacağı kaygısını yaşadıklarını söyledi.
‘Bu acele neden?’
İnay köylülerinin Avukatı Tahsin Köse ise madene verilen ÇED raporunun iptali için açılan davanın henüz sürdüğünü hatırlatarak, açılışın alelacele yapıldığını söyledi. Madene verilen izinlerle ilgili açtıkları yürütmeyi durdurma istemli davanın Manisa İdare Mahkemesi’nce geçtiğimiz günlerde reddedildiği bilgisini veren Köse, “Herhalde bu ret kararına denk getirdiler açılışı” diye konuştu. Köse şunları söyledi; “Bergama’daki altın madeniyle ilgili verilen mahkeme kararlarını da siyanürle yapılan altın madenciliğinin yaratacağı risklere dikkat çekiliyor. Bu siyanürün Bergama’da mı Kışladağ’da mı kullanılacağı çok da önemli değil yani. Hatta Kışladağ’daki altın Madenciliği Bergama’dakine göre çok çok daha tehlikeli. Çünkü siyanür açık havada kullanılıyor.”
Geçtiğimiz günlerde Eşme ve köylülerinde yaşanan zehirlenmelerin siyanürden olabileceği şüphesinin yaygın olduğuna dikkat çeken Köse, “Madenin ÇED raporunda özellikle yaz aylarında siyanürün havaya karışma olasılığından bahsediliyor. Yaz yağmurları ile de bu havaya karışan siyanür, rüzgarın etkisiyle çevreye yayılabiliyor. Eşme’deki son zehirlenmelerin bu nedenle olabileceğini düşünüyoruz” dedi. Bu zehirlenmeleri araştırmak için gelen TTB heyetinin aldığı kanlara el konulduğunu hatırlatan Köse, “Demek ki bir şeylerden korkuyorlar, demek ki bizim şüphelerimiz haklı. Bakanların katılacağı bir törenle açılacak olan madenin açılışına bir hafta kala böylesi bir olayın yaşanması maden yanlılarını korkuttu. Ama bu tür olaylar her zaman olabilir. Nereye kadar saklayabilirler ki” diye soruyor.
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Av. Arif Ali Cangı da yazılı bir açıklama yaparak Kışladağ Altın Madeni’nin açılmamasını istedi. Açıklamasında madenin açılışını yapacak olan bakanlara “Neyin açılışının yaptığınızın farkında mısınız?” diye soran Cangı, bilim adamlarının madenin yaratacağı risklerle ilgili görüşlerini sıraladı. Cangı açıklamasında açılışı yapacak siyasi iktidarın temsilcileri ve kamu görevlilerinin, Kışladağ Altın Madeni’nden kaynaklanabilecek kirlenmenin, olası hastalıkların ve ölümlerin sorumlusu olacaklarını belirtti.
Geride 132 milyon ton atık kalacak
Maden kapandığında yığın liçi alanı atık depolama alanı haline gelecek. Bu alanda tam 132 milyon ton atık depolanacak. Atıkların yüksekliği 60 metreyi ve kapladığı alan 1.8 kilometrekareyi bulacak! Bu atıklar başta bakır, cıva, çinko, kadmiyum, krom, kurşun olmak üzere çeşitli ağır metallerden ve üst üste yığıldığı için özellikle alt katmanlarında siyanürden zengin olacak. Bu bölgede yaşayanlar gelecekte uzun yıllar boyunca bu olası risklere açık olacak. Bu bölgede oluşacak asit maden drenajı (AMD) geniş bir çevrede su havzalarında etkili olacak ve bu sular insan ve çevre sağlığı açısından büyük tehdit oluşturacak ve sanayi de dahil hiçbir yerde kullanılamayacak. 17. yılda maden kapandığında geride ayrıca bir kilometre çapında, 400 metre derinliğinde ve 55° şevli bir dev delik de kalacak.
Bergama’dan çok daha tehlikeli
TÜPRAG şirketinin Kışladağ Altın Madeni Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında kalan ve büyük bölümü genç ormanlıkların olduğu bir bölgede bulunuyor. Maden alanının hemen yanında Gümüşkol, Hacıhasanlar, Katrancılar, Ovacık, Karapınar, Söğütlü, Hacıaliler, İnay ve Bekişli gibi köyler bulunmakta. Bu köylerden Ovacık köyü tam maden sahasının ortasında kaldığı için şirket tarafından köylülerin arazileri satın alınarak boşaltıldı. TÜPRAG şirketi maden sahası olarak kullanmak üzere bölgede 3 milyon metrekareye yakın araziyi satın aldı. Köylülere arazilerini satın alabilmek için yüksek bedeller ödeyen şirket, arazilerini satmak istemeyen İnay köylülerinin arazilerini ise Bakanlar Kurulu tarafından bu arazilerle ilgili özel olarak alınan kamulaştırma kararı sonrasında alabildi. Şirket, bölgede yaşayanların Uşak ve İzmir’e göç etme eğilimlerini de, arazilerine yüksek bedeller vererek kendi lehlerine kullanmasını bildi.
Bilim insanları Eşme Kışladağ’daki altın madeninin insan ve çevre sağlığı açısından Bergama’dakine oranla çok daha tehlikeli olduğunu dile getiriyorlar. Şirketin ÇED raporuna göre Eşme’de yapılacak olan madencilik “açık ocak” tipi bir madencilik. Maden idari binalar dahil toplam 4 milyon metrekarelik alana yayılıyor. Bunun çevresinde yaklaşık 2 milyon metrekarelik bir tampon bölge var; yani madenin toplam alanı 6 milyon metrekareyi buluyor. Madenin ekonomik ömrü 17 yıl olarak belirtilirken; bu süre sonunda toplam 150 ton civarında altın, 70 ton civarında gümüş üretileceği dile getiriliyor. Madenin yanı başında kurulacak kimya tesisinde ise Bergama’da kullanılan “siyanür liçi” yönteminden çok daha tehlikeli olan “siyanür yığın liçi” yöntemi kullanılacak. Her bir ton kaya için 0.53 kg (530 gr.) siyanür kullanılacak. Bilim adamları siyanürün yarattığı tehlikenin yanı sıra ayrıca patlatma, kırma ve öğütme döneminde ortaya gürültü, hava kirliliği gibi sorunlar da çıkacağını belirtiyorlar.
|