Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Nesrin Algan: “Temel Hedef Sürdürülebilir Büyüme, Çevre ise Bir Altyapı Sorunu Olarak Görülüyor”

AKP’nin 12 Haziran seçimlerinin ardından kurduğu 61. hükümette yeni bakanlıklar oluşturulurken en yaratıcı(!) değişiklikler Çevre Bakanlığı çevresinde yapılmış gibi görünüyor.

yapi.com.tr
Nesrin Algan: “Temel Hedef Sürdürülebilir Büyüme, Çevre ise Bir Altyapı Sorunu Olarak Görülüyor”

Sizce bir Çevre Bakanlığı nasıl olmalı, nasıl çalışmalı ve hükümet içindeki asıl işlevi ne olmalı?

Görece özerk, hiyerarşik olarak diğer tüm Bakanlıkların üzerinde, temel işlevi politika, norm, kriter geliştirmek, eşgüdüm ve denetim yapmak olan, taşra teşkilatı su havzaları dikkate alınarak ekolojik havzalarda bölgesel düzeyde örgütlenmiş bir kurumun daha etkili ve işlevsel olacağını düşünüyorum.

Çevre Bakanlarının çevre ve ekoloji hareketlerindeki aktivistlerle sürekli karşı karşıya gelmesi normal bir durum mudur? Sizce çevrecilerin Çevre Bakanlığı ile bir gün aynı paralele gelmesinin imkanı var mı? Ya da olması gereken bu mu, yoksa normal olan zaten mevcut olan çatışma hali mi?

Kuşkusuz aktivistlerle kamu yönetimi organlarının her zaman her konuda aynı biçimde düşünmesi ve hareket etmesi beklenemez. Ama benim diğer ülkelerde ve bir zamanlar da Türkiye’de gördüğüm kadarıyla, çevre bakanlıklarının en önemli destekçileri, ortakları ve işbirliği içinde oldukları güç sivil toplumdur. Çevre bakanlıkları, diğer bakanlıklara veya özel sektöre, hatta kimi zaman vatandaşlara kabul ettirmekte zorlandıkları koruma ilkelerini, çoğu kez bu tür örgütlerin desteği ve lobi faaliyetleri ile sağlarlar.

Türkiye’de çevre konusunda hassasiyet gösteren her bir bireyin, örgütün Bakanlık tarafından doğal bir ortak olarak görülmesi gerekir. Ama temel politika farklılıkları nedeniyle ne yazık ki kısa dönemde bu pek mümkün görünmüyor. Bunda bir ölçüde görece daha eski ve kurumsallaşmış STK’ların kamuoyu oluşturma, baskı grubu olarak çalışma yerine proje ofisi biçimine dönüşerek, kendilerini adeta birer “küçük çevre bakanlığı” yerine koymalarının da etkisi var.

Ama temel neden, Bakanlığın uluslararası hukukun da kendisine verdiği yasal görevleri gereği salt çevrecilerle değil, onlarla birlikte merkezi ve yerel düzeyde tüm kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve bireylerle işbirliği ve dayanışma içerisinde olması ve katılımcılığı özendirecek önlemleri alması gerekirken, uygulamada bunun tam aksi bir tutum içinde olduğu izlenimi vermesidir. Çevre doğrudan demokrasinin gerçekleştiği en önemli politika alanıdır. Bu bağlamda kamu yöneticilerine düşen, bilimsel ve çağdaş gelişmelerin gerektirdiği politikaları, mümkün olan en geniş katılım, dayanışma, işbirliği ve işbölümü içinde oluşturmak ve uygulamak olmalıdır. Türkiye’de ise şimdilik bu tür bir yaklaşımın ipuçlarını ne yazık ki göremiyoruz.

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4  |   5
http://www.yapi.com.tr/haberler/nesrin-algan-temel-hedef-surdurulebilir-buyume-cevre-ise-bir-altyapi-sorunu-olarak-goruluyor_88348.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!