Fotoğraf: Orhan Canbulatel
Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesine bağlı
Erdemli köyündeki tarihi Bizans yerleşiminde, Erciyes
Üniversitesi (ERÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi
Bölümü tarafından yaklaşık 8 yıldır sürdürülen
araştırma sona erdi.
Bir vadi içerisinde kayalar oyularak inşa
edilen köyde, toplam 3 manastır, 22 kilise-şapel, 138 konut, 48 şırahane, 9
fırın, 13 ahır, 2 keşiş hücresinden oluşan yapılar ile 2 güvercinlik ve 34
işlevi bilinmeyen yapı tespit edilerek belgelendi.
Araştırmayı yürüten
ERÜ Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilay
Karakaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Niğde-Kayseri kara yolu üzerinde
bulunan Erdemli'nin, küçük bir 'Bizans köyü' olarak bilindiğini
söyledi.
Köyde yaklaşık 500 yıl süren Bizans yaşamına ilişkin izler
bulunduğunu ifade eden Karakaya, şu bilgileri verdi:
''Erdemli
Vadisi'nde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izni ile 2002 yılında çalışmalara
başladık. Araştırmamız 2006-2008 yılları arasında TÜBİTAK tarafından da
desteklendi. Bu sürede bir Bizans köyüne özgü bütün verileri elde ettik. Proje
kapsamında, yaklaşık 1 kilometre uzunluğundaki vadide, toplam 3 manastır, 22
kilise-şapel, 138 konut, 48 şırahane, 9 fırın, 13 ahır, 2 keşiş hücrelerinden
oluşan yapılar ile 2 güvercinlik ve 34 işlevi bilinmeyen yapı tespit edilerek
belgelenmiş, fotoğrafları çekilerek, çizimleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda
yerleşimin topografik haritası da çıkarıldı''.
Karakaya, köyde duvar
resimleriyle süslenmiş 9 kilise bulunduğuna dikkati çekerek, duvar resimlerinde
İncil ve Tevrat konulu sahnelerin işlendiğini, aziz, azize, piskopos, martir,
keşiş ve havari figürlerinin tasvir edildiğini
anlattı.
''Anadolu'da Başkent
Üslubu''
Yapılardaki mimarinin ve duvar resimlerinin, üslup,
ikonografi, resim programı özellikleri açısından genellikle 10-13. yüzyıllara
özgün olduğunu dile getiren Karakaya, şöyle devam etti:
''Kaya
kiliselerinin duvar resimleri üslup, ikonografi ve resim programı gibi
özellikleri ile Bizans resim sanatı içinde önemli bir yere sahip. Doğal şartlar
ve insan eliyle yapılan tahribatlar, gün geçtikçe bu eserlerin yok olmasını
sağlamakta. Bazı kiliselerin farklı amaçlar için kullanılması sonucu resimler is
tabakası ile kaplanmış. Bu nedenle araştırmacılar tarafından kiliselerdeki çoğu
sahneler tanımlanamamış ve yayınlamamış.
Ayrıca resimlerin kaliteli
üslubu dönemin başkenti İstanbul'daki üsluba benzemekte. Dolayısıyla resimlerin
başkentli ya da başkentte eğitilmiş bölgesel sanatçılar tarafından yapıldığı
söylenebilir. Özellikle Anadolu'da bu derece kaliteli başkent üslubunun
uygulanması dikkat çekici. Genellikle 10. ve 14. yüzyıllar arasında yapılan bu
kiliselerin bazılarında, program açısından olduğu kadar üslup bakımından da
birliktelik söz konusu. Üslup, ikonografi ve resim programı özellikleri
açısından önem taşıyan bu duvar resimlerinin detaylı olarak incelenmesi
gerekmekte''.
Doç. Dr. Nilay Karakaya, vadinin merkezindeki Saray
Manastırının, yerleşimin idare merkezi olduğunu ifade ederek, etrafındaki
şırahanelerin kontrolünü de elinde bulundurduğunu
kaydetti.
Yerleşimin kuzeyinde konutlar, kiliseler, fırın ve
ahırlar ile birlikte yüksek kotlarda keşiş hücreleri ile güvercinlikler
bulunduğunu belirten Karakaya, şöyle konuştu:
''Amacımız yavaş yavaş yok
olmaya yüz tutmuş duvar resimleri ile vadideki yapıları acilen bilimsel bir
makale olarak yayınlamak, yapı ve duvar resimlerinin restore edilmesini
sağlamak. Yapı ve resimlerin tahribi aynı zamanda yöre halkı tarafından da
gerçekleşmekte. Dolayısıyla çalışmalarımızda, hem bilimsel hem de turizm
açısından bu yerleşim yerinin önemi konusunda köy halkının bilinçlendirilmesi de
amaçlanmaktadır. Üstelik çalışmalarımızda tespit ettiğimiz Roma dönemine ait
yerleşim yeri olan İki Kuyu mevkii, köyün önemini daha da artırmakta. Bu Roma
yerleşimi zengin mezarlar, dini ve sivil yapılar içermekte. Kayseri'ye çok yakın
olan bu yörenin yayınla tanıtılması, eserlerin restorasyonu için yeni olanaklar
sağlayacaktır. Dolayısıyla bu önemli kültür mirası korunduğu taktirde ülkemize
önemli bir turizm potansiyeli kazandıracaktır''.
|