Avrupa’nın en yüksek binası Rusya’nın başkenti Moskova’daki
Capital Tower. 306 metre yükseklikteki binanın yapımcısı
Ant Yapı. Ancak Türkiye’nin ağırlıklı olarak İstanbul
Ataşehir’deki projeleriyle tanıdığı Ant Yapı dört ortaklı bir inşaat şirketi.
Türkiye’nin önemli taahhüt şirketlerinden MESA çıkışlı Kadir
Tokman, Hasan Yılmaz, Mehmet Okay ve
Cengiz Karaduman adlı dört ortağın kurduğu şirket bugün dünya
devleri arasına girdi. Türkiye’nin ise dördüncü büyük inşaat şirketi oldular.
Ant Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okay ile şirketin İstanbul
Bomonti’de gerçekleştirdiği 210 metre yüksekliğindeki Anthill
Residence’da bir araya geldik. Okay, dört ortaklı şirketin kavgasız
gürültüsüz nasıl yönetildiğini anlattı.
Ant Yapı’da üç eşit, bir de küçük ortak var. Küçük ortak Cengiz Karaduman’ın
hissesi yüzde 5. Geri kalan yüzde 95’lik hisse ise diğer üç ortak arasında eşit
olarak bölüşülmüş. Büyük ortaklar şirketin üç kişilik yönetim kurulunu
oluşturuyor. Ortaklar 10-15 yıl Ankara’da Mesa’da birlikte çalışmışlar. O
nedenle birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Okay o günleri “Bir ara birimiz oraya,
birimiz şuraya gitti ama genelde birlikteydik ve Ankara’dan sonra İstanbul’a
geldik. Mesa’nın İstanbul’a gelen akıncı koluyduk” diyerek anlatıyor. Ardından
Mesa İnşaat’ın Ataköy 9-10 kısım projelerini ve Bahçeşehir projelerinde
çalışmışlar.
Oligarklara iş yapıyor
Ancak işlerin seyri ortaklardan Hasan Yılmaz ile Kadir Tokman’ın yine Mesa
bünyesinde Rusya’da, Doğu Avrupa’dan dönen askerler için 1980’lerin sonlarında
yapımına başlanan konut projelerinde çalışmaya başlamalarıyla değişmiş. O sırada
Okay, Mesa’nın İstanbul bölge müdürüymüş. Rusya’da gelişen ilişkiler ve bunun
sonucunda Koreli, Finli şirketlerden gelen taşeronluk teklifleri 1990’da
Mesa’dan ayrılıp kendi işlerinin patronu olma kararı vermelerine neden olmuş.
İlk önce aralarında eski patronları Mesa’nın da bulunduğu şirketlere küçük
taşeronluk işleri yapmışlar. Ardından inşaat malzemesi ithalat ve ihracatı
gelmiş.
2000 yılına kadar faaliyetlerini kimi kez Ant İthalat İhracat, kimi kez de
Ant İnşaat olarak sürdüren ortaklık o tarihte yeniden yapılanmış. Adı Ant Yapı
olarak değiştirilmiş. Ant Yapı yurtdışında ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna’da
taahhüt, Türkiye’de ise proje geliştirme işi yapıyor. Yani arsayı buluyor,
projeyi gerçekleştiriyor. Rusya ve Ukrayna’da ise oligarkların işleri yapılıyor.
Ancak iki cephede de kamunun işlerinden uzak duruluyor. Bunun nedeni ise 2000
yılında Deprem Konutları işinden zarar etmeleri. İşi ‘cezası büyük’ diye dişini
tırnağına takarak, çabuk olsun diye ahşap kalıp yerine çelik kalıp sipariş
vererek tamamlayan Ant Yapı, 500 konutluk projeyi herkesten önce bitirmiş ve
büyük de zarar etmiş. Ama ardından 2001 ekonomik krizi patlayınca işi
bitiremeyenlere avans ve fiyat farkı verilip işi bitirmeleri sağlanmış. Ant Yapı
da anlaşmalara sadık kalmanın cezasını ödemiş.
‘Çinliler işi bitiremedi’
Ant Yapı yurtdışında en büyük sıçramayı Rusya’nın başkenti Moskova’da Mirax
ve Capital gruplarıyla yapmış. Mirax Grubu’nun 2006’da başlayıp 2008’de
bitirdikleri iki kuleli proje Ant Yapı’yı Rusya’da çok tanınır hale getirmiş,
Okay bu projenin öyküsünü şöyle anlatıyor:
“Teklifimizi verdik kazandık ‘Ama Türkler yüksek bina tecrübesine sahip
değil. Yapamazsınız. Yüksek kuleyi Çinlilere vereceğiz’ dediler. Yıl 2006. Bizim
kulenin yüksekliği 240, Çinlilere verilenin yüksekliği ise 350 metreydi. 2
senede bitirdik. Onlarınki kaldı, ardından kriz patladı, Mirax sıkıntıya girdi
ve iş şimdilik durdu. Çok ilginç bir temel atma hikâyesi vardır. 39 saatte 10
bin metreküp betonu döktük, gece gündüz çalışarak. Betonun bu sürede
katılaşmaması gerekiyor. Özel ısıtmalar falan yaptık. 10 bin metreküp 250
konutta kullanılan beton demek. Bunu Çinliler beceremedi, beton dondu. İşi alan
Çin’in TOKİ’si gibi bir firmaydı. Bize de teklif ettiler ama elçiler filan girdi
araya bize bırakmadılar. Şimdi öyle yarım duruyor. Mirax’ın 2006 yılı başında
aldığımız kulesi ‘Türkler yüksek bina yapamaz’ düşüncesini değiştirdi. Bir de
Çinlilerin daha temel atarken başarısız olması bizim önümüzü çok açtı. O yılın
sonlarına doğru Capital Group’un işi geldi. Orayı da Rusya’nın karına kışına
rağmen 2009 yılında tamamladık. Şu anda Avrupa’nın en yüksek binası.”
‘Ortaklar her zaman aynı fikirde olmayabiliyor’
Mehmet Okay “Dört ortak nasıl anlaşabiliyor? Zor olmuyor mu” sorusunu ise
şöyle yanıtlıyor:
“Mesa’dan gelen yılların birikimi var. Ailece görüşürüz, eşler, çocuklar
birbirini tanır. İlişkiler ve dostluklar süzgeçten geçerek, arınarak gelmiş
buralara. İş bölümünü şöyle yaptık: Kadir Bey yurtdışı şantiyelerinden, Hasan
Bey yurtiçi şantiyeler koordinasyonundan, ben de finans, satış ve pazarlamadan
sorumluyum. Biz de arada Rusya’ya gideriz, Kadir Bey gelir Türkiye’deki
şantiyeleri dolaşır. Küçük ortağımız dış ilişkilere bakar. Türkiye’de özellikle
belediye, imarlar, izinlerle ilgilenir. Yani herkesin işi belirlenmiştir, ama
kararları oturur birlikte veririz. Zaten hepimiz her zaman aynı görüşte
değilizdir. Birimiz daha cesuruzdur, öbürü daha ihtiyatlıdır. Dengeyi sağlar.”
“Peki bu nedenle karar alma sürecinin uzadığı hiçbir iş olmuyor mu” sorusunu
ise “Tabii ilk başta bazı olaylara, bazı projelere soru işaretiyle bakılıyor ama
sonradan sorun çözülüyor. Mesela burası (Bomonti Anthill Residence), Rumeli
yakasındaki ilk projemizdi ve o zamanlar buraları mezbelelikti. Birbirimizi ikna
ettik burası İstanbul’un merkezi, geleceği çok iyi olacak diye. Şimdi de yollar,
tüneller yapıldı ve Bomonti gerçekten bir merkez oldu” diye yanıtlıyor.
‘Bizde profesyoneller de yönetim kuruluna girebilir’
Ant Yapı’da kurumsallaşma çalışmalarıyla birlikte yönetim şeklinin de
değişeceği anlaşılıyor. Mehmet Okay “ Hem Türkiye’de hem yurtdışında profesyonel
olarak uzun süredir birlikte çalıştığımız arkadaşlar var. Ortaklar olarak onları
da işin içine monte etmeyi düşünüyoruz” diyor. Anlattıklarından ortakların
günlük işin dışına çıkarak bir danışma kurulu oluşturma niyetleri olduğu
anlaşılıyor. Okay düşüncesini şöyle dillendiriyor: “Biz ortaklar danışma kurulu
olarak çalışacağız. Altta uzun yıllardır tanıdığımız ve birlikte çalıştığımız
profesyoneller olacak. Bir yasama ve altında yürütme organı gibi. Strateji ve
vizyonu biz, yani danışma kurulu belirler. Örnek vereyim 10 kişilik bir yönetim
kurulu olur, 3-4’ü bizim çocuklardan, kalanı profesyonellerden oluşur.”
“Yatırımcı işi pat diye bitirmek istiyor. Çabuk karar veren iş ortakları
arıyor” diyen Okay sektörlerindeki çok daha kurumsallaşmış şirketlerden çok daha
aktif, çok daha dinamik ve çok daha esnek olduklarının da altını çiziyor.
Düğmeye basıldı, çalışma başladı
Son 10 yılda çok hızlı büyüyerek Engineering News Record Dergisi’nin
‘Dünyanın 225 Büyük İnşaat Şirketi’ sıralamasında 90. olan Ant Yapı’da
kurumsallaşma çalışmaları başlamış. Konuyla ilgili olarak Türkiye’nin bu
alandaki en önemli ismi olan Haluk Alacaklıoğlu’ndan hizmet aldıklarını belirten
Okay “Bizim hanımlarla, çocuklarla bile konuşacakmış. Bakalım ortaya nasıl bir
model çıkacak şirketin yönetimiyle ilgili olarak. Bize uyar mı göreceğiz” diyor.
İnşaatta kurumsallaşma zor
Okay, inşaat sektöründeki şirketlerde hem kurumsallaşmanın, hem de babadan
oğula geçişin çok zor olduğunu düşünüyor. Bunun nedeni ise sektörün müthiş
öngörüler ve müthiş ilişkiler gerektirmesi. Bir proje geliştirmenin (Arsayı
almak, onun imarı, mimari projelerinin çizimi, yapmak, satmak, teslim etmek,
iskânını almak) en optimum süresinin beş yıl olduğunu belirten Mehmet Okay’a
göre bu sürede trendler değişiyor, krizler yaşanıyor ve bu nedenle de sürekli
olarak değişen koşullara uyum gösterebilecek bir yönetim yapısı gerekiyor.
Ortakların toplam dokuz çocuğu var. Bunlardan Hasan Yılmaz’ın üç çocuğu
çalışma yaşına gelmiş. Bu çocuklardan biri şantiyede, diğeri de merkez ofiste
çalışıyormuş. Okay işe onların da herkes gibi işe girdiğini ve herkes gibi
yükseldiğini belirterek “Aynı pozisyon için bir başkası 2 bin lira alıyorsa o da
aynı parayı alıyor. Patron çocuğu oldukları için hemen müdür olmazlar. Hatta ben
bizim çocuklar belli süre başka şirketlerde çalışıp ondan sonra gelsinler diye
de düşünüyorum. Diğer firmaları da öğrenmiş olurlar” diyor.
|