Amerika ve Avrupa Birliği (AB), alt üst
olan uluslararası bankacılık ve finans sistemini yeniden ayakları üstünde
doğrultmak için kapitalist düzenin kurallarını çiğneyen kararları gündeme
getiriyor. Geçen hafta Brüksel’de yapılan Avrupa
Mortgage Federasyonu’nun (European Mortgage Federation - EMF) üzerinde
çalıştığı kararlar bu radikal gelişmelere örnek gösterilecek nitelikte.
Avrupa Mortgage Federasyonu’nun yaptığı son toplantıya katılan Türkiye İş
Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, Avrupa’nın konut
kredilerine getireceği yeni kuralların mortgage sistemini sil baştan
düzenleyeceği bilgisini verdi. Demiray, ABD’de finansal sistemi çökerterek
global krize yol açan konut kredilerinin gayrimenkulün değerine göre değil,
kişilerin gelirlerine göre verilmesinin düşünüldüğünü söyledi. Aykut Demiray,
“Bugüne kadar Avrupa’da bankalar ev kredilerini gayrimenkulün değeri ile
orantılandırılıyordu. Kimi ülkelerde evin değerinin yüzde 100’ü, kimi ülkelerde
de vergi ve komisyonlarla yüzde 120 oranında kredi kullandırılıyordu. ABD’de de
benzer şekilde. Bizde ise konutun değerinin yüzde 70 - 75’i oranında kredi
veriliyor. Şimdi Avrupa’da konuşulan mortgage kredisinin gayrimenkulü alacak
olan kişinin gelirine, borç - kazanç durumuna göre verilmesinin zorunlu hale
getirilmesi” dedi. Gelişmelerden Türkiye’nin de yeni düzenlemelerle etkilenmesi
bekleniyor.
Ticari konut kredisi sınırlanacak
EMF’nin bu ayrımı çok net bir hale getirmeyi planladığını belirten Demiray,
Federasyon’un mortgage kredileri değer gösterilerek piyasaya çıkarılan ve
sermaye piyasalarında işlem gören menkul kıymetlerin yasaklanmasının da
tartışıldığını iletti. Bankaların verecekleri gayrimenkul kredilerinde ticari
gayrimenkul ile oturulacak gayrimenkulün kriterlerinin birbirinden çok farklı
şartlara bağlanacağını belirten İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray,
ticari konut kredilerinin zararının toplam kredi tutarlarını aşmaması yönünde
oranlar getirileceğini de belirtti. Demiray gelecek düzenlemeleri şöyle
özetledi:
“Bankaların sermaye kullanım şartları, likidite düzenleme kuralları,
kredilendirme esasları çok sıkı şekilde yeniden belirleniyor. Yapmak istedikleri
sorumlu kredilendirme diye bir anlayışı tüm sistemde hâkim kılmak. Daha şeffaf
bir bankacılık sistemi, daha fazla sermaye yapısı ve daha az finansal inovasyon
ve kredilendirmede de tedbirli bir yaklaşım isteniyor.”
BDDK Basel için düğmeye bastı
Amerika ve Avrupa yıkılan uluslararası bankacılık sistemini yeni kural ve
tedbirlerle düzeltmeye çalışırken Türkiye’de de BDDK (Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu) daha önce ertelediği Basel kuralları için düğmeye bastı.
Sektörde tartışmaya açılacak 7 - 8 düzenlemeyle bankaların sermaye rasyoları,
likiditeleri, sorunlu kredi karşılıkları, risk yönetim kuralları yeniden
belirlenecek.
BDDK, Türkiye’nin de üyesi olduğu G20 ülkelerinin uymak zorunda kalacağı
Finansal İstikrar Kurumu’nun alacağı kararların ve global krizle birlikte rafa
kaldırılan Basel II’nin son hali olan Basel III’ün getireceği yeni tedbirlerin
Türkiye’de uygulanması için yasal düzenleme getirecek. BDDK’nın Merkez
Bankası’yla birlikte yakından izlediği G20 tedbirleri ve Basel III kurallarıyla,
Türkiye bankacılık sektöründe sermaye yeterlilik rasyosundan bankaların
kredilere ayırdıkları karşılıkların kriterlerine, lidite rasyosundan risk
yönetimi kurallarına kadar pek çok alan yeniden belirlenecek.
AB dinamik rasyo getiriyor
AB, ortak kural getirmek istediği sermaye yeterlilik rasyolarında krize göre
oranlar belirlemek istiyor. Dinamik rasyo denilen tedbirlere göre minimum yüzde
8 olan bankaların sermaye yeterlilik rasyoları yüzde 12, hatta daha da fazla
olabilecek. Birlik, rahat dönemlerinde bankalardan yüksek oranda sermaye
yeterlilik rasyosu tutturmlarını şart koşarak yeni krizlerde büyük sıkıntı
yaşanmasının önlenmesini istiyor. Krizlerin ağır dönemlerinde ise bankalardan
daha düşük sermaye rasyoları istenecek. Türkiye’de ise sermaye yeterlilik
rasyosu yüzde12 olarak uygulanıyor.
Kredi kriterleri değişiyor
AB Finansal İstikrar Kurumu ve Basel III kapsamında bir yıl içinde gündeme
gelmesi beklenen alanlardan biri de‘dinamik provizyon’ kuralları olarak ifade
edilen tedbirlerden oluşuyor. AB, kredi kurallarını bankaların sermaye - borç
yapıları ve aktiflerine göre belirleyecek. Şu anda bankaların sorunlu kredi
olarak kabul etmediği kredilerin vade tanımlarının kısalması söz konusu.
Bankalar ellerindeki tüm kredileri sorunlu kredi olarak değerlendirecek ve
karşılık ayıracaklar. Karşılıklar üç ay gibi belli periyotlarla
güncelleştirilecek.
|