Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's,
Türkiye'nin 'Ba2' olan uzun vadeli kredi
notunun 'pozitif' görünümünün ülkenin küresel finansal kriz
sırasında gösterdiği esnekliği yansıttığını bildirdi. Moody's, Türkiye için
yayımladığı yıllık raporda, Türk hükümetinin son yıllarda
bilanço tablosunun güçlenmesinin, ülkenin kredi notlarının şoklara karşı durma
kabiliyetini iyileştirdiğine dikkat çekti. Kuruluş, Türkiye'nin karşı karşıya
olduğu en önemli güçlüğün, ülkeyi ödemeler dengesi şoklarına karşı kırılgan hale
getiren cari işlemler açığı ve onun finansmanı olduğunu vurguladı.
Bunun yanı sıra Türk hükümetinin finansal gücünü iyileştirmek konusunda
ilerleme gösterdiğine işaret eden Moody's, Orta Vadeli Planda hükümetin cari
işlemler dengesizliğini gidermek için kısa ve orta vadeli tedbirler açıkladığına
vurgu yaptı. Moody's, kısa vadede ekonomide
konjonktürel yavaşlamanın da etkisiyle cari işlemler dengesi üzerindeki baskının
bir miktar azalmasını, Orta Vadeli Planla birlikte açıklanan vergi
artırımlarının da cari işlemler açığının azaltılmasına bir miktar katkı
yapmasını beklediklerini kaydetti. Türkiye'nin iç ve daha önemlisi dış
dengesizliklerdeki büyümeyi tersine çevirecek mali ve parasal politikalar
izlemesi halinde Türkiye'nin notunda muhtemel bir artırımın olabileceğini ifade
eden Moody's, Türkiye'nin ödemeler dengesi şoklarına karşı direncini
iyileştirecek döviz rezervleri gibi tamponlarını konsolide etmesi halinde de
kredi notu için pozitif baskıların oluşabileceğini vurguladı.
Bununla birlikte Moody's, Türkiye'nin dış ve iç
dengesizliklerinin yüksek seyretmeye devam etmesinin, ülkenin 'Ba2' olan kredi
notu ve 'pozitif' görünümü üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskının
oluşturabileceğine de dikkat çekti. Uluslararası ekonomik ortamın giderek zorlu
bir hal aldığını vurgulayan Moody's, politik hatalar için toleransın son
yıllardakine göre daha da azaldığının altını çizdi.
Moody's'in Türkiye ile ilgili Kıdemli Analisti Sarah Carlson: En
önemli zorluk, cari açık ve finansman
Moody's'in Türkiye ile ilgili Kıdemli Analisti Sarah Carlson, raporun
açıklanmasının ardından telefon yoluyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı
açıklamada, halihazırda Ba2 olan Türkiye'nin kredi notu görünümünün pozitif
olmasının nedenini, Türkiye'nin finansal kriz süresince gösterdiği dayanıklılık
ve son birkaç yılda devletin bilançosunda görülen iyileşmeler sonucu ülkenin
şoklara dayanma gücünün artması olarak açıkladı. Raporda, Türkiye'nin daha
ileri gitmesinin önündeki en önemli zorluk olarak cari açık ve finansmanının
ortaya konduğunun altını çizen Carlson, GSYH'nın yüzde 10'una yaklaşan ve
finansmanında doğrudan yabancı yatırımın görece az bir paya sahip olduğu cari
açığın, Türkiye'yi ödeme şoklarına karşı kırılgan hale getirdiğine işaret etti.
Carlson, hükümetin orta vadeli plan kapsamında
açıkladığı önlemleri yakından izlediklerini, vergi politikalarıyla ilgili
bazılarının kısa vadeli etkileri olduğunu ancak bu kısa vadenin ne olduğunun tam
olarak bilinmediğini söyledi. Cari açığın yapısal bir sorun olduğunun
farkında olduklarını ifade eden Carlson, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını
azaltmaya dolayısıyla cari açığın yapısal doğasını değiştirmeye yönelik enerji
reformu gibi gelişmeleri de yakından izlediklerini belirtti.
''Dış dengesizlikler, politika
belirleme marjını daraltıyor''
Carlson, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Raporda şunu söyledik: Türkiye, dış dengesizliklerin ve kendini yüksek
enflasyonla gösteren iç dengesizliklerin gelişimini tersine çevirecek mali ve
para politikalarını izlediği takdirde, kredi notunu yükseltmeyi düşünebiliriz.
Aynı zamanda devletin ödeme şoklarına karşı ilave bir dayanıklılık sağlayacak
yabancı para rezervi gibi tamponlar oluşturması da kredi notu üzerinde pozitif
bir baskı yapacaktır. Öte yandan, dengesizlikleri de ciddiyetle ele alıyoruz. Bu
dengesizlikler daha uzun süre bu büyüklükte kaldığında, pozitif görünüm üzerinde
baskı olacaktır. Bu dengesizliklerin daha ağırlaşması veya süresinin çok uzaması
durumunda kredi notunun kendisi üzerinde de baskı oluşacaktır.''
Türkiye için uluslararası ortamın Avrupa'daki
borç krizi nedeniyle son yıllardakine göre daha zorlaştığına dikkati çeken
Carlson, Türkiye'deki yetkililerin politika belirleme marjının son yıllara göre
daraldığını belirtti. ''TL'deki değer
kayıplarının enflasyona etkisi, endişe kaynağı''
Türkiye'de Merkez Bankası'nın yüzde 5,75 ve
yüzde 12,5 arasında değişen faiz koridoru uygulamasının, basit anlamda politika
faizini artırmaktan neden daha iyi bir yaklaşım olduğu konusunun kendileri için
net olmadığını ancak nihayetinde kendileri için sonuçların önem taşıdığını ifade
etti. Türkiye ekonomisinin zayıflıklarından birinin de yurt içi tasarrufların,
dünya ortalamalarının gerisinde olmasından kaynaklandığını dile getiren Carlson,
''Bunun cari açıkla doğrudan ilgisi var. Yurt içi tasarrufların artması,
Türkiye'nin ekonomik sağlamlığını da artıracak ve dış dengesizlikleri azaltmaya
yardımcı olacaktır'' diye konuştu. Carlson, bir soru üzerine, son dönemde TL'de
gözlenen değer kayıplarının enflasyon üzerindeki etkilerini 'endişe kaynağı'
olarak niteledi.
|