aziran başlarında sıcak bir yaz günü, Mardin'de yerel
halktan ve turistlerden oluşan bir grup 14'üncü yüzyıldan kalma Zinciriye
Medresesi'nin içinde dolanıyordu. Grup Türkçe, İngilizce ve Fransızca
gazetelerin dar odanın tavanına asılmış ilk sayfalarına bakıyordu. Her gazetenin
bir manşeti eksikti ve ziyaretçiler yerdeki yığından kendi beğendikleri
manşetleri gazetelere uydurmaya çalışıyordu.
Genç bir çocuk, İsrail'in
Gazze filosu baskınından sonra ABD'yle Türkiye arasında yaşanan sürtüşmeye
atıfla "Obama Sana İhtiyacımız Yok" yazdı. Bir tıp konferansı için Mardin'e
gelen şık giyimli bir doktor da "Antalyalı Doktorlar Mardin'de" manşetini
attı.
Türk sanatçı ve grafik tasarımcısı Hakan Irmak'ın çalışması
olan "Manşetin" bu yaz Mardin Bienali kapsamında
Zinciriye Medresesi'nde sergilenen işlerden bir tanesi. 63 Türk
ve yabancı sanatçının videoları, enstalasyonları, resimleri ve fotoğrafları
Mardin'in çeşitli yerlerinde sergilendi. Bienalin başlığı “Abbara
Kadabara”, hem Mardin'deki küçük taş sokaklar
“abbara”lara hem de bu şehirde sanatın büyüsüne işaret
ediyordu.
Trafik planlama? hayır, grafik
tasarım
Irmak, "10 yıl önce İstanbul'dan Mardin'e geldiğinizde
böyle büyük bir modern sanat sergisinin burada yapılabileceğini tahmin eder
miydiniz?" sorusuna, gülerek "Size buradaki ilerlemeyi anlatmam gerek" diye
cevap verdi.
"Ben geldiğimde burada grafik tasarımın ne olduğunu bilen
yoktu. Grafik tasarımcısıyım dediğimde insanlar trafik planlamacısı olduğumu
zannetti."
Bienal Mardin'i Güneydoğu Anadolu'nun kültür-sanat başkenti
yapmak için atılan bir dizi adımın sonuncusu. Mardin'de yapılan kazılarda
milattan önce 4500 yılına ait parçalar bulunduğu düşünüldüğünde bu normal. Tarih
boyunca din ve etnik köken açısından karmaşık gruplara ev sahipliği yapan ve
derin bir kültür birikimine sahip olan şehre şimdi Irmak ve diğer sanatçılar
bambaşka bir hava katıyor.
Süryani şarabı, Arap
mırrası
Suriye sınırının hemen kuzeyinde kalan Mardin büyüleyici
bir açık hava müzesi. Bir zamanlar İpek Yolu'nun en kritik noktalarından biri
olan şehrin çok kültürlü mirası sokaklarda konuşulan farklı dillerde yaşıyor.
Yiyecek-içecekler de aynı şekilde: Süryani şarabıyla Arap mırrası yan
yana.
Ancak Mardin, bölgenin dini ve sosyal açıdan muhafazakar olduğu
imajı ve PKK terörü yüzünden önemli sorunlar yaşamış. Bienalin küratörü Döne
Otyam, "Mardin savaş ve şiddetle ilişkilendirildiği için dar bir çerçeveye
sıkışmıştı. Biz bunu değiştirmek istedik. İnsanlara Mardin'i sanat üzerinden
tanıtmak istedik" dedi.
Sürecin başında 2008'de Mardin'e vali olarak
atanan Hasan Duruer var. Cumhuriyetin 100'üncü yılında Mardin'i modern bir sanat
şehri haline getirmek isteyen Duruer, sosyal bilimler ve sanat bölümlerinde
eğitim verecek Artuklu Üniversitesi'nin kurulmasında büyük rol oynadı. Geçen yaz
işbirliği için Ankara Cer Modern Müzesi'nin küratörlerinden Otyam'a başvurdu.
İlk olarak Kasım ayında 15 çalışmalık MardinGüncel sergisiyle ortam test edildi.
Serginin başarıya ulaşmasıyla Mardin'in bienale hazır olduğu da anlaşılmış
oldu.
Daha çok proje var
Ancak şehrin projeleri
bununla sınırlı değil. Eylülde Kasımiye Medresesi'nde Cemil İpekçi'nin
yönetiminde bir moda festivali başlayacak, daha sonra
medrese bir sanat
müzesine dönüştürülecek. Ekimde ise Alman sanatçı ve film yapımcısı Clemes von
Wedemeyer'in işleri Mardinlilerle buluşacak.
Bütün bu gelişmelerin
arasında Mardin günlük hayatına devam ediyor. Gün batımıyla şehir altın rengine
dönüyor. Mardinliler de değişimden paylarını alıyor. Pazarda kayısı ve ayakkabı
satan 61 yaşındaki Yusuf Elkatmış Kasımiye Medresesi'ne gitti. Camide dua edip
şadırvandan su içtikten sonra avludaki çalışmalara da bir göz atan Elkatmış,
Hüseyin Çağlayan'ın İngiliz aktris Tilda Swinton'ın fotoğraflarıyla hazırladığı
bir işe hayran kaldı.
Otyam da bu durumdan çok memnundu. "Bizim için
eleştirmenlerin bienal hakkındaki görüşleri önemli değil. Bizim başarı ölçümüz
halkın hayatına modern sanatı sokabilmekte" dedi.
|