Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

“Metropollerin Göz Kamaştıran Ruhu Mahalle Ortamıyla Yarışamaz”

Parisli ve çok yönlü bir şehir felsefecisi olan Thierry Paquot, şehirlerin evreleri boyunca türlü kalıplara girmiş ya da özgürleşmiş bedenlerimizi izliyor “Şehirsel Bedenler” adlı kitabında.

“Metropollerin Göz Kamaştıran Ruhu Mahalle Ortamıyla Yarışamaz”


Sokakların benzersiz olduğunu, bedenlerimize kendi dillerini kabul ettirdiklerini düşünebilirsiniz. Ama sokaklar ve bedenlerimiz arasındaki etkileşim, iletişim yakında teknolojinin etkisiyle kökten değişeceğe benziyor. Bedeni neredeyse işlevsiz kılan bu yeni düzen, kaldırımlara ve yol güzergahlarına döşenecek akıllı çipler ve uydu teknolojisine dayalı bir operatör sisteme cep telefonunuzla bağlanmanızdan ibaret. Konumunuz, varmak istediğiniz yere olan mesafeniz, en kısa yol tarifi, çevrenizdeki binaların mimari ve tarihi özelliklerinin aktarımı gibi konular hakkında telefon ekranınıza ulaşacak sanal bilgiler, bedeninizi daha az yoracak …

Doğallıktan uzak ve teknoloji tabanlı bu yol çoktandır Japonya ve San Francisco’da deneme aşamasında. Turistlerin beğenisini kazanacağı aşikar olan bu yöntemin bedenleri zaptetmekle az yormak arasında nerede duracağı ise tartışma konusu…

Özellikle banliyölerde sayıları giderek azalan banklara gönderme yapan Paquot, şöyle ilginç bir tartışma konusu başlatıyor:

"Bir toplumun insanlıktan çıkarılışı, en temel misafirperverlik işaretinin, birlikte yaşamın ilk aşamasının, yani bank gibi böylesine halka açık sıradan bir şeyin yok olmasıyla başlar" deniliyor… Ve bazılarının payına diğerlerinden fazlası düşüyor diyor George Orwell… Bankın ayakları, kolları ve bir sırtı olduğunu ve bir insanı andırdığını düşününce bu durum daha da acımasız bir hal alıyor. Oysa Şehirsel Bedenler, şehirde oturan bir insanın nerede oturursa otursun, hatta nerede ayakta durursa dursun o şehrin dekoruna katkıda bulunduğunu savunuyor.

Paquot, kitabın sonlarına doğru Paris üzerinden günümüz metropollerine bir gönderme yapıyor:

"Artık Paris, yatakhaneleri, duygusuz mimarisi ve toplama kamplarına özgü şehircilik anlayışına sahip mega toplu yerleşimleri, gündelik hayatın üçe bölünüşü (metro-iş-uyku) ve faaliyetlerin bölgelendirilmesi (iş, ikamet, tüketim, boş zamanlar) olmaksızın düşünülemez. Altıgenin (coğrafi sınırlarının benzerliği nedeniyle Fransa’ya verilen isim) tamamı, köylerin çıkışındaki klonlanmış ev parselleriyle şehirliye dönüşüverdi ve bölgeleri şehirleşti…"

Perdeyi günümüz klişe metropollerinin göz kamaştıran ruhunun doğal bir mahalle ortamıyla hiçbir zaman yarışamayacağı tespitiyle kapatan Paquot, son alkışları, şehre ve şehirsele dair, beden üzerine, kamusal alan, sokak, yerler, beş duyu, beden duruşları, yürümek alt başlıklarıyla sunduğu kaynakça gezintisi ile topluyor.

Benim son sözlerimse kitabın ön yüzüne dair… Kapağındaki mesaj, bir bisikletli olan ve şehirlerin gidişatından yana kötü polisi oynayan yazarın ruh haliyle örtüşse de kitabın adından esinlenip kurulan hayalleri arkasına alıp bizden saklıyor; iyimserlik ve umut neredeyse tükendi diyor… Size sunduğum bölümler bir yana, bu mesajı, kitabı okurken de hissettim.

Umarım siz bu tükenmeyi hissetmezsiniz ve "sorun yalnızca bendeymiş" der, suçumu ön yüzle paylaşırım…

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
http://www.yapi.com.tr/haberler/metropollerin-goz-kamastiran-ruhu-mahalle-ortamiyla-yarisamaz_103242.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!