Ellerinden kayıp giden bir başka filarmoni salonunun ardından, İstanbullu
müzikseverler bir bardak soğuk su daha içsinler’ cümlesiyle açılmıştı iki hafta
önceki yazımız. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın İstanbul’un kültür-sanat
yazarları için konu hakkında haftasonu düzenlediği bilgilendirici toplantıda
öğrendik ki, konser salonu meğer uçup gitmemiş, sadece yerin altına indirilmiş!
Pazar günü Cem Erciyes’in de yazdığı gibi, artık metruk
bir yapıya dönüşen 20 yaşındaki Ayazağa Kültür Merkezi’nin en
önemli parçası olan 2,500 kişilik ‘Bitmemiş Senfoni’ Salonu,
yeni proje uyarınca yıkılıp bu kez daha mütevazı boyutlarda, toplam
1,200 kişi kapasiteli olarak inşa edilecek. Projedeki
450 kişilik oda müziği salonu da muhafaza ediliyor. Projeyi
tamamlamayı üstlenen TurkMall adlı firmanın, ‘Forum’ adıyla
bilinen alışveriş merkezleri inşa eden Hollanda ortaklı bir firma olmasından
hareketle İstanbulluları ‘konser salonumuz elden gidiyor, yerine alışveriş
merkezi yapılacak’ telaşı sarmıştı. Bakanlığının projenin aldığı yeni çehreyi
sağlıklı duyuramadığını anlayan Ertuğrul Günay, düzenlediği toplantıda projeyi
ayrıntılarıyla kamuoyuyla paylaştı. Öncelikle Bakan Günay’ı, kangren olmuş bu
meseleyi çözmekte sergilediği diplomasi ve pratiklik nedeniyle kutlamak
gerekiyor.
Günay, meseleyi çözdü
Önde gelen
birkaç işadamına gidip, onlardan işbirliği yerine nasihat aldığını söyleyen
Bakan sonunda TurkMall firmasını bu projeyi prestijli bir ‘kültür sanat
yatırımı’ olarak görmeleri konusunda ikna etmeyi başardıklarını söyledi. ‘Peki,
‘Nejat Eczacıbaşı’nın rüyasıydı’ dediğimiz 2 bin 500 kişilik konser salonu neden
yıkılıyor?’ diye sorarsanız, cevabı şu: Kültür merkezi kompleksi mevcut haliyle
koruma kurulunun onay verdiği inşaat payını tam 14 Bin metrekare ile aştığı ve
bina yüksekliği itibariyle arazideki üç tarihi yapının üzerine çıkıp onları yok
ettiği gerekçeleriyle 1998 yılında durduruldu. Yani konser
salonunun bu haliyle tamamlanması zaten mümkün değil. Mimar Ertun
Hızıroğlu’nun geliştirdiği yeni projeye göre, kompleksin ana merkezini
oluşturan büyük senfoni salonu tamamen yıkılıp yerine; 2,600 kişinin koltukta,
1,600 kişinin ayakta katılacağı, black box (kara kutu) diye tabir edilen,
70x100x20 ebatlarında, sahnesi ve oditoryumu yer değiştirebilen, yılın her günü
prestijli etkinliklerle doldurulacak çok amaçlı bir popüler mekân yapılıyor, hem
de yerin altına. Projenin işveren açısından ana gelir kaleminin bu mekân olacağı
anlaşılıyor. Diğer gelir yaratacak mekânlar ise, kültür-sanat alışverişinin
yapılacağı çarşı-pazar-sinema. Hatta İstanbul’un birkaç farklı noktasına
dağılmış müzik enstrümanları mağazalarının burada bir araya getirilmesi gibi
ilginç bir proje de uygulanıyor.
Gelelim İstanbullu sanat müziği
takipçilerinin en çok merak ettiği konu olan yeni konser salonuna. Yapılan
binanın bu haliyle bitirilmesi mümkün değil. Bunun yerine, kapasitesi yarıya
düşürülen salonun yerin 14 metre altına gömülmesine karar verilmiş. Diyeceksiniz
ki, yerin altında filarmoni salonu mu olur? Haklısınız, pek görülmüş bir
uygulama değil bu.
Şehirlerin gururu
yapılar
Dünyanın önde gelen tüm kentlerinde, yeni yapılanlar da
dâhil olmak üzere, konser ve opera salonları, yerin üstünde görkemli biçimde
yükselen, mimari bakımdan o şehrin tüm sakinlerinin gurur duydukları yapılar
olagelmişlerdir. Örneğin Los Angeles Walt Disney Konser Salonu, Manchester
Bridgewater Hall, Oslo Opera Binası gibi. Ayazağa’daki konser salonu böyle bir
yapı olmayacak ne yazık ki, buna gerekçe olarak da arazideki üç tarihi yapı
gösteriliyor. Projenin safahatını bilen İstanbullular eminim ‘olsun da, ne
yapalım yerin dibinde olsun’ diyorlardır, eminim. ‘Bitmemiş Senfoni’ Salonu’nun
öyle veya böyle artık bitirilmesi hepimizin dileği.
‘Peki, 1,200 kişilik
bu konser salonunda kim konser verecek?’ sorusunun cevabı şu an için belli
değil. Bakanlığın kompleksteki tüm yapılarda toplam 52 kullanım hakkı var. Bu
hakkı çok farklı amaçlar için kullanabilecek. Öyle anlaşılıyor ki, Turkmall
firması konser salonunu yıl içinde Borusan İstanbul Filarmoni, İstanbul Devlet
Senfoni, Festival döneminde İKSV gibi kurumlara kiralayacak. Yani Bakanlığın
konser salonunu tıpkı AKM’de olduğu gibi İDSO’ya tahsis etmesi gibi bir durum
söz konusu değil. Özgün bir iş olan konser salonu tasarımı alanında dünyanın
önemli firmalarından biri olan Arup’un yıkılacak binada olduğu gibi yeni salonda
da akustikten sorumlu olacağı belli gibi. Ayazağa Kültür Merkezi’nin bir yıl
gibi kısa bir sürede bitirilmesi planlanıyor.
Bir de TRT
meselesi var
İstanbul’un kültür sanat dünyasının ‘kazma
vurulamayan projelerinden’ bir diğeri olan Suna Kıraç Kültür Merkezi’ne yine iki
hafta önceki yazımızda değinmiştik. Eyüp Can geçen hafta konuyu Hürriyet’teki
köşesine taşıdı. Yazısında Şahin’e ‘tüccar bürokrat’ yakıştırması yer alınca
karşı taraftan sert bir cevap aldı, olay karşılıklı atışmaya dönüştü. Hâlbuki
maksat, Can’ın ikinci yazısında belirttiği gibi, üzüm yemek olmalıydı, bağcıyı
dövmek değil. TRT binasının üzerinde yer aldığı arazi bugün İstanbul’un en
değerli toprak parçalarından biri. Kurumun genel müdürünün, ‘İstanbul’a muhteşem
bir kültür sanat abidesi kazandırılmasında benim de katkım olsun’ düşüncesiyle
hareket etmesi kadar kurumunun menfaatlerini gözetmesi de olağan karşılanmalı
bana kalırsa. 200 Milyon Dolar gibi dünya ölçeğinde büyük bir fonun ayrıldığı,
sağlık sorunları yüzünden bir an önce bitirilmesine çalışılan böylesi bir
projenin bu sebeple ortada kalmasına insan üzülüyor. Belki de en iyisi, Can’ın
dediği gibi, gazetecilerin bu işte aracılık yapmaktan kaçınıp taraflara bir
araya gelmeleri konusunda çağrı yapmak. İstanbul aşkına...
|