Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın,
Marmaris’te çam ormanlarının olduğu bölgede arama ruhsatı
verdiği 42 maden şirketinden ilki, 10-15 gün içinde ‘ilk kazmayı’ vurmaya
hazırlanıyor. Marmarisli çevreciler ve bölge halkıysa “Ormanları,
arıcılığı ve turizmi bitirecek” dedikleri madenlere karşı mücadeleye
hazırlanıyor.
Marmaris’de madencilerin ilk faaliyetleri 2007’de başladı. Osmaniye köyünde
galeri yöntemiyle çıkarılacak bir manganez maden ocağı için yollar açıldı,
yüzlerce çam ağacı kesildi. Çevrecilerin girişimiyle arama ruhsatının iptali
için yargıya başvuruldu ve yürütme durduruldu. Ardından madencinin başvurusu
üzerine yürütmenin durdurulması iptal edildi. Çevrecilerin temyiz ettiği dava
halen Danıştay’da. Marmaris Kent Konseyi Hukuk Sorumlusu Avukat Aslıhan
Güney’in verdiği bilgiye göre arama ruhsatı alan diğer madenciler, bu
davanın sonucunu bekliyor. Güney “Hukuksal mücadeleye devam edeceğiz” diyor
ancak mahkemelik olan madenci, yakında faaliyetlerine başlamayı planlıyor.
Osmaniy’deki manganez madenini işletecek olan Mehmet Bekmez doğaya zararlarının
olmayacağı görüşünde:
“Danıştay’da temyiz aşaması devam ediyor ancak biz izin konusunda tüm
süreçleri tamamladık. Çevreciyiz diye geçinenlerin uydurma raporuyla dava
açıldı. Bilirkişi incelemelerde bulundu ve davayı kazandık. ÇED olumlu kararını
aldık. İl Özel İdaresi’nden gerekli ruhsatları aldık. Üretime 10 - 15 gün sonra
geçiyoruz. 410 ağaç kesildi, daha fazla kesilmeyecek. Patlatma yapılmayacak.
30-40 metreden manganezi çıkaracağız.”
Marmaris’te maden faaliyetlerine tepki büyük. Kent Konseyi Üyesi Peyzaj
Mimarı İsmet Kamil Öner, Marmaris ve maden kelimelerinin yan
yana yakışmadığını belirtti:
“Burada maden çıkarılamaz. Biyolojik değerler ve turizm açısından buna izin
verilmemeli. Marmaris’te herkes turizmden ekmek yiyor, burada patlatmalar olur,
kamyonlar maden taşırsa, turisleri Yunanistan, İtalya gibi ülkelere
kaptırırız.”
İlçede ilk madencilik faaliyetinin başlayacağı Osmaniye köyünün muhtarı
Hüseyin Aydın’ın iddiaları ilginç:
“Madenciler buraya ilk geldiklerinde, her şeyi güzel güzel izah ettiler.
Ancak tepkimiz sürünce tutumları sertleşti. Bizi tehdit ettiler. Maden
firmasının sahibi ‘Muhtarlık binası bile ruhsat alanımda, istersem burada
ararım, Anıtkabir’e ruhsat verseler orada da ararım’ dedi.”
Aynı zamanda Muğla Arı Üreticileri Birliği’nin başkan vekili olan Muhtar
Aydın, “Burada arıcılık yapıyoruz. Devlet dünya çam balının yüzde 85’i
Türkiye’den çıkıyor diye övünüyor. O zaman madenlere izin verilmemeli.
Türkiye’nin de çam balı üretiminin yüzde 70’i Muğla’da, Muğla’nın yüzde 30’u
Marmaris’te, Marmaris’in de yüzde 90’ı Osmaniye köyünden çıkarılıyor” diye
konuştu.
Marmaris Çevre Gönüllüleri Başkanı Filiz Ersan da, maden
ocaklarının içme suyu havzasında bulunduğunu ve yerleşim yerlerine çok yakın
olduğunu söyledi: “Ormanları yok edecek madencilik faaliyetine izin
verilmesi bir cinayettir. Yangına açık, organik balın üretildiği bir alanda
madencilik suçtur. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz.”
Muğla’da ‘Dünya Kıyı Günü’ etkinliklerine katılan ÇED Genel Müdürü
Fevzi İşbilir de bölgedeki madencilik konusunda Radikal’in
sorularını yanıtladı. Maden ocaklarının ÇED almadan faaliyete geçemeyeceğini
söyleyen İşbilir, “Olay sanıldığı gibi değil. Arama ruhsatı almak, maden
çıkarılacağı anlamına gelmiyor. ÇED uzun bir süreç. Madenciler bölge halkını da
ikna etmek zorunda” dedi.
|