spanyol mimar Santiago Calatrava günümüzün en popüler mühendislerinin başında geliyor. Calatrava'nın imzasını taşıyan yapılar, yapı olmaktan çok birer sanat eserini andırıyor. İspanya'nın Valencia kentinde doğan Santiago Calatrava yirminci yüzyıl mimarisi üzerinde büyük etki bırakmış az sayıdaki tasarımcının başında geliyor.
Yaratıcılığın en üst seviyede kullanıldığı tasarımlarında, en son mühendislik teknikleri ve sanat adeta kaynaşıyor. Bu nedenle 55 yaşındaki mimarın eserleri, yapılara bakan kullanıcı veya ziyaretçilerin doğrudan duygularına hitap ediyor. Calatrava ise çalışmalarında karmaşık formların mimaride nasıl kullanılabileceği sorusuna cevap aradığını söyleyerek, "Mimari ve tasarımın sosyal bir karakteri vardır. Bu karakter topluma hizmet etmektir" diyor. Gerçekten de Calatrava'nın dünya üzerinde birçok ülkede tasarımını yaptığı okul, köprü ve tren istasyonları gibi halka açık çok sayıda eseri bulunuyor.
Heyecanın nedeni ilgi
Bu tür eserlerin tamamlanmasıyla birlikte yapıları kullanacak olan insanlarda büyük bir mutluluk, büyük bir heyecan gördüğünü belirten Calatrava, oluşan fenomeni şöyle açıklıyor: "Yaptığım eserlerin çoğu halka hizmet eden tasarımlardır. Ancak bu eserleri kullanacak olan insanlarda ortaya çıkan mutluluk yalnızca yeni bir bina veya yapıyı kullanacak olmaktan kaynaklanmıyor. İnsanları asıl etkileyen, birilerinin bu yapıları tasarlarken onlara farklı bir şey vermek için çalıştığını fark etmeleri oluyor. Yani insanlar yalnızca ekmek istemez. İnsanlar aynı zamanda o ekmeğin kendilerine sevgiyle verilmesini de ister. Kimi zaman sunuş şekli asıl üründen çok daha önemli olabilir. Mimari de böyle bir şey..."
Yabancılık yaratmıyor
Calatrava yaptığı eserlerin görünüş bakımından insan yapımı hiçbir binaya benzememesine rağmen yine de kullanıcılarda bir yabancılaşmaya neden olmamasını ise doğal karşılıyor. İspanyol mimar, eserlerinde çıkış noktası olarak doğada bulunan formları kullandığına dikkat çekerek, "İnsanlar bu formları hayatlarının bir aşamasında mutlaka gördükleri için bu çizgileri zaten tanıyorlar. Bu nedenle doğal çizgilere sahip hiçbir tasarım insanlara yabancı gelmiyor" diyor.
Calatrava'yı meslektaşlarından ayıran diğer bir özellik ise İspanyol mimarın teknik vasıflarını yanı sıra sanatçı kimliğinin de olmasında yatıyor. Hem ressam hem de heykeltıraş olan Calatrava sanatın da kendisine verdiği tüm yetenekleri mimari alana yansıtıyor. ABD'nin Milwaukee kentinde bulunan sanat müzesi, Calatrava'nın tüm özelliklerinin adeta dışa vuruşunu temsil ediyor. Her açıdan farklı bir görünüme sahip olan bina başlı başına devasa bir sanat eserini andırıyor. İşte Calatrava'nın benzersiz eserlerinden seçmeler...
Alamlillo Köprüsü Sevillia, İspanya
Calatrava'ya göre köprüler bir ihtiyaç sonucu oluşur. Ancak köprüyü köprü yapan onun kimliğidir. Usta, köprülerin yalnızca tasarımcısının hayallerine değil, kullanıcıların ihtiyacına da uygun olması gerektiğini düşünüyor.
Konser Salonu Tenerife, İspanya
Eserlerinde doğada bulunan objelerden faydalandığını söyleyen Calatrava, bu nedenle imzasını taşıyan yapıların insanlara itici gelmediğini söylüyor.
Art Museum Milwaukee, ABD
Amacının insanlara binaların nasıl yapılması gerektiğini öğretmek olmadığını söyleyen Calatrava, "Hedefim neyin mümkün olduğunu göstermek" diyor.
Araştırma Merkezi, Valencia
İspanya'nın Valencia kentinde bulunan Bilim ve Araştırma Merkezi'nin inşası tam on dört yılda tamamlandı. Beş farklı binadan oluşan yapı kompleksi benzersiz bir tasarıma sahip.
Tren İstasyonu Lyon, Fransa
1990-94 yılları arasında inşa edilen Lyon Satolas Havaalanı Tren İstasyonu dev boyutlu bir böceği andırıyor. Yapı içerisinde doğal ışık elde edebilmek için tasarımda bol bol cam kullanılmış.
|