MADEN MO: Yapılan çalışma, hem yöntem olarak hem de içerik olarak doğru değil
Ülkemiz; yukarıdan aşağıya bürokratik dönüşümler, aşağıdan yukarıya cemaat-tarikat ağlarıyla kuşatılmaktadır. Siyasi iktidar, her geçen gün anti demokratik öğeleri biraz daha kökleştirmektedir. Bu kapsamda son yıllarda siyasal gündemlerin önemli bir başlığı, yapılmak istenen anayasa değişiklikleri olmuştur. Süreç içerisinde anayasada birçok değişiklik yapılmıştır. Ancak bu değişiklikler de 12 Eylül hukukunun ve karanlılığının ülkemiz üzerinden kalkmasına olanak sağlamamıştır. Yapılacak değişiklikler de uygulanan 12 Eylül Anayasasının gerici - faşist niteliğini değiştirmeyecektir. AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerinin hiçbir kurumunu ortadan kaldırmamaktadır. AKP iktidarı bir 12 Eylül Kurumu olan YÖK‘e değil, YÖK‘ün elinde olmamasına karşı olduğunu ispat etmiş, YÖK‘ü ele geçirir geçirmez bu kurumu hedef almaktan vazgeçmiştir. Benzer şekilde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) için de AKP‘nin tek amacı bu kurumda da iktidar olmaktır. AKP değil bu kurumları ortadan kaldırmayı, basit bir reformla güçlerini azaltmayı bile anayasa değişikliklerinin gündemine almamıştır. Zira AKP‘nin derdi bu 12 Eylül kurumlarının iktidarını ele geçirmektir. Böylesi bir çabayı "12 Eylül ile hesaplaşma" olarak değerlendirmek, 12 Eylül‘de işkencelerden geçen, idam sehpalarına başı dik bir biçimde çıkan binlerce devrimci, ilerici insanımıza, yıllarca YÖK‘e karşı mücadele eden üniversitelilere, yasakları delerek haklarını kullanmaya çalışan işçilere, kamu çalışanlarına -en hafif tabiriyle- büyük bir saygısızlıktır. Hükümetin hazırladığı ve 12 Eylül‘de referanduma gidecek olan Anayasa değişikliği ne demokratiktir ne de halkın çözüm bekleyen sorunlarına demokratik bir yanıt vermektedir. Metinde; siyasi partiler yasası, seçim barajları, örgütlenme özgürlüğü, demokrasinin geliştirilmesi vb. gibi hayati sorunlara yer verilmemiştir. Eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa ancak demokratik katılımın bütün kanalları açılarak yapılabilir. İhtiyacımız olan parasız eğitim ve sağlık, güvenceli çalışma ve insanca yaşam hakkının, her kültür ve kimliğin özgürce ifade edilmesinin güvence altına alındığı, "bir arada yaşamın anayasası" için mücadeleye devam edilmelidir. Kürt sorununun çözümünü de barındıran ülkemiz halklarının bir arada yaşamını güvenceye alan, din ve inanç işlerini devlet müdahalesinden çıkartan, darbe ve özel savaş hukuku ve kurumları ile halk iradesi ve örgütlenme hakkı önündeki baraj vb. engelleri ortadan kaldıran, tüm çalışanların sosyal hak ve kazanımlarını koruyan yeni bir anayasa halkımızın gerçek ihtiyacıdır. Anayasa tartışmaları bu zeminde yapılmalı ve dayatılan değişikliğin hangi toplumsal sınıfın çıkarlarını savunduğu ve emekçi toplum kesimleri için neler getirip neler götüreceği açığa çıkartılmalıdır. Bu gerekçelerle; 12 Eylül Anayasasına da, onun devamı olan AKP Anayasasına da "hayır" diyoruz.
|