Kastomonu Cide Loç Vadisi sakinleri bölgede yapılmak istenen HES'e
karşı nöbete başladılar...
Bugünlerde Türkiye'nin dört bir
yanında hidroelektrik santrallere (HES) karşı eylemler yaşanıyor. Türkiye'de
yaklaşık 1700 HES projesi olduğu söyleniyor... HES'ler öncelikle yapıldığı
bölgelerdeki yerel halkı ve bilim insanlarını endişelendiriyor...
Bu
projelerden biri de Kastamonu Cide, Loç Vadisi'nde... Doğa
Derneği Başkanı Güven Eken HES sürecini şöyle anlatıyor:
"Yapılmak istenen HES, Valla kanyonundan Loç'a akan Devrekâni çayını önce 35
metre yüksekliğinde bir baraj duvarı ile kesiyor, sonra da buradan alınan suyu
kilometrelerce uzunlukta bir tünele hapsederek elektrik üretmeyi amaçlıyor.
Loç'a ve Loçlulara ise deredeki suyun yalnızca yüzde 10'u 'can suyu' olarak
veriliyor. Loçlulara göre bu durum hem derenin hem de kendi kültürlerinin ölümü
anlamına geliyor.
'Efendim, bakın, buradaki barajın yüzde 10'luk bir can
suyu vereceği söyleniyor. Demek ki ortada canı alınan bir şey var. Buraya bu HES
yapılırsa bölgedeki doğal yaşamın, buradaki eşsiz sucul ekosistemin tümüyle yok
olmasından endişe ediyoruz. Bilirkişilerin bu konuları dikkate almasını talep
ediyoruz.' Yakup Okumuşoğlu, Loç vadisini korumak için yürütülen davanın
avukatlığını yürütüyor ve vadiyi buraya gelen keşif heyetinin başındaki hakime
bu sözlerle savunuyor.
Bugün Türkiye'deki 1700'den çok arkadaşı gibi
Devrekâni çayı üzerindeki Loç vadisi de HES'lerin tehdidi altında vadide
binlerce yıldır süren uyum bugün artık yerini korkuya, endişeye ve mücadeleye
bırakmış durumda. Üstelik Loç Türkiye'nin en büyük milli parklarından Küre
Dağları Milli Parkı'nın tampon bölgesi sınırları içerisinde yer alıyor. Üstelik,
Devrekâni çayı Havzası Küre Dağları Milli Parkı'nın önemli bir kısmını
oluşturuyor."
Tüm bu yaşananlardan endişe duyanlar Loç Vadisi Koruma
Platformu adı altında biraraya geldiler.
Platform
üyeleri, HES ile ilgili bilirkişi heyetinin hazırlayacağı rapor
beklenirken HES inşaatının durmadığını bunun da Loç Vadisi'ndeki yaşamı yok
ettiğine dikkat çekiyorlar.
Yöre halkı, dava süresince şirket
çalışmalarını durdurmadığı için tepkilerini dile getirmek ve dava
sonuçlanana kadar arazilerinde çadırlarıyla nöbet tutmaya başladılar.
CENNETTEN BİR KÖŞE LOÇ VADİSİ
Doğa Derneği
Başkanı Güven Eken, Loç Vadisi'nin zenginliklerini şöyle
anlatıyor:
"Kayın ormanı bittiğinde bizi küçük bir düzlük ve onun önünde
ahşap bir balkon karşılıyor. Önce balkonun basit bir çardak işlevi gördüğünü
sanıyoruz. Ama yaklaştıkça Uğur'un ne demek istediğini ve bizi nereye
getirdiğini daha iyi anlıyorsuz. Mükemmel bir özenle uçurumun tam kalbine
kazınmış ahşap balkon, sizi Loçun muhteşem manzarasıyla buluşturuyor. Elleriniz
trabzanlara sımsıkı tutunurken yüzünüz karşıda yükselen Valla Kanyonu'na
bakıyor. Kanyonu bir sanatçı ustalığıyla işleyen Devrekâni çayı Valla'nın
arasından yüzlerce metrelik yarlar oluşturarak Loç düzlüğüne akıyor. Devrekâni
çayı Loç'a ulaştığında kanyonun içindeki asi ve sert akışını bir yana bırakarak
durulmaya, taşmaya ve çevresindeki dört köye hayat vermeye başlıyor. İşte
burası, Sarıyazma isyanının başladığı Loç vadisi.
Manzarıyı izlerken Karadeniz'in en görkemli kireçtaşı vadisini yakından
tanıyoruz. Kireçtaşı kayalıkları genellikle Akdeniz ve Ege'ye özgü oluşumlar ve
Karadeniz'de ise bu kayaçlara çok az rastlanıyor. Küre dağları geniş kireçtaşı
kayalıklarından oluşması nedeniyle Karadeniz'deki diğer tüm dağlardan hemen
ayrılıyor.
Burada, Devrekâni Çayı'nın Anadolu'daki en benzersiz akarsu
sistemlerinden biri olduğunu anlıyoruz. Nispeten küçük bir akarsu olmasına
rağmen birbiri ardına uzanan beş büyük kanyon sistemi ve bu kanyonlar arasında
oluşan düzlükler, akarsu güzergahının muazzam bir canlı zenginliğine sahip
olmasına neden oluyor. Kanyonları oluşturan kireçtaşı kayalıklarında sayısız
nadir bitki ve kuş türü yaşarken nehrin düzleştiği ve yavaşladığı Loç gibi
bölgelerde pek çok balık ve başka akarsu canlısı çoğalma imkanı buluyor. Bu
düzen, birbiri ardınasıralanmış beş kanyon ve ardında uzanan düzlükler içinde
her seferinde tekrar ediyor. Yani Devrekâni çayı yatağı üzerinde kendi kendini
beş kez yeniden yaratıyor. Türkiye'deki pek çok akarsuda bu özelliği görmek
mümkün değil.
Loç'un evrensel değeri yalnızca Devrekâni çayının çok özel
fiziki yapısından kaynaklanmıyor. Vadinin başka bir ilginç tarafı bir yüzünün
Akdeniz, öteki yüzününse Karadeniz özelliği taşıması. Bu tip vadilere yeyüzünde
çok az rastlanıyor. Vadinin güneye bakan yamaçlarında Akdeniz bitki örtüsüne
özgü sandal ağaçlarından oluşan eşsiz ormanlar uzanırken kuzey yamaçlarında
Karadeniz'in nemli kayın ve göknar ormanları göze çarpıyor. Böyle bir yapının
oluşması Loç Vadisi'nin yüzbinlerce yıllık bir doğa anıtı olmasından
kaynaklanıyor. Buzul dönemleri arasındaki ısınma dönemlerinde Karadeniz
bölgesine kadar ulaşan sandal ağacı gibi Akdeniz kökenli canlılar, Loç'un sahip
olduğu kısmi Akdeniz iklimi nedeniyle bugün hâlâ daha bu bölgede yaşamaya devam
ediyor. Başka bir değişle Loç binlerce yıllık doğal süreçlerin kayıt defterini
tutuyor.
Vadinin akarsu kısmı ise bir başka benzersiz bitki örtüsüne ev
sahipliği yapıyor. Burada çayın taşkın alanında çınar ağaçları ve sarı çamlar
benzersiz bir karışım oluşturarak vadinin evrensel değerine değer katıyor.
Ilıman bölgelerin ağacı olan çınar ile soğuk iklimlerin ağacı olan sarı çamın
yanayana büyüdüğü ikinci bir coğrafya dünyada var mı
bilemiyorum."
|