Küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonlarının
azaltılmasını öngören Kyoto Protokolü’ne Türkiye’nin
katılımının uygun bulunduğuna dair yasa tasarı 11 Haziran’da TBMM Çevre
Komisyonu’nda kabul edildi. Ancak Kyoto Protokolü’nün süresinin
2012’de doluyor olması ve Türkiye’nin bunun gibi imzaladığı
birçok uluslararası sözleşmeyi uygulamaması nedeniyle tartışmalar bitmek
bilmiyor. İşverenler de Türkiye’nin ekonomisine zarar getireceği gerekçesiyle
dünyanın sonunu hazırlayan küresel ısınmaya karşı tek somut adım olarak
karşımızda duran Kyoto Protokolü’ne karşı çıkıyor.
Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi
sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi içinde 1997’de, yaklaşık 3 yıl süren görüşmelerin ardından
imzalandı.
Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbondioksit ve sera etkisine neden olan
diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti
yoluyla haklarını arttırmaya söz verdiler.
Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki
düzeylere düşürmelerini gerekli kılıyordu ancak 1997’de imzalanan protokol,
2005’te yürürlüğe girebildi. Çünkü, protokolün yürürlüğe girebilmesi için
onaylayan ülkelerin 1990’daki emisyonlarının yeryüzündeki toplam emisyonun yüzde
55’ini bulması gerekiyordu ve bu orana ancak 8 yılın sonunda Rusya’nın
katılımıyla ulaşılabildi.
Kyoto Protokolü şu anda dünyadaki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımlarının
yüzde 55’inden fazlasını kapsıyor.
Protokolün hedefleri şöyle:“Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5’e
çekilecek. Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı
miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek. Daha az enerji ile
ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen
teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme sağlanacak. Ulaşımda, çöp
depolamada çevrecilik temel ilke olacak. Atmosfere bırakılan metan ve
karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına
yönelinecek. Fosil yakıtlar yerine örneğin bio dizel yakıt kullanılacak.
Çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen
işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek. Termik santrallarda daha az
karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokulacak. Güneş enerjisinin önü
açılacak, nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana
çıkarılacak. Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi
alınacaktır.”
Kyoto’nun işleyişi
Kyoto Protokolü devletler tarafından destekleniyor ve BM şemsiyesi altında
küresel kurallar ile belirleniyor. Protokolde devletler iki genel sınıfa
ayrılıyor. Gelişmiş ülkeler, “Ek 1” ülkeleri olarak anılıyor ve gelişmekte olan
ülkeler “Ek 1’de yer almayan ülkeler” olarak anılıyor. Ek 1 ülkeleri sera gazı
salınımlarını azaltmayı kabul etmiş ülkeler. Ek 1’de yer almayan ülkelerin ise
sera gazı sorumlulukları yok ve her yıl sera gazı envanteri raporu vermeleri
gerekiyor.
Kyoto Protokolü’ndeki hedeflerine uymayan herhangi bir Ek 1 ülkesi bir
sonraki dönem azaltma hedeflerinin yüzde 30 daha azaltılması ile
cezalandırılıyor.
2008 ile 2012 arasında, Ek 1 ülkeleri sera gazı salınımlarını 1990 yılı
seviyesinden ortalama yüzde 5 aşağıya çekmek zorundaydı. Birçok AB üyesi ülkeye
göre bu oran 2008 için beklenilen sera gazı salınımlarının yüzde 15 aşağısına
denk geliyor. Ortalama salınım azalmasının yüzde 5 olarak belirlenmesine karşın
AB üyesi ülkelerin salınım hedefleri yüzde 8 azaltma ile İzlanda tarafından
hedeflenen yüzde 10 artırıma kadar değişmekte.
Bu azaltma hedefleri 2013 yılına kadar belirlendi. Kyoto Protokolü, Ek 1
ülkelerinin sera gazı salınımı hedeflerine ulaşmak için başka ülkelerden salınım
azalması satın alabilmeleri esnekliğine de olanak veriyor. ,
Birçok ülke bütçeden pay ayırdı
AB Salınım Ticaret Borsası gibi çeşitli borsalardan veya Ek 1’de yer almayan
ülkelerin salınımlarını azaltan Temiz Gelişim Tekniği (TGT) projeleri ile diğer
Ek 1 ülkelerinden satın alınabiliyor. Sadece TGT Yönetim Kurulu tarafından
onaylanmış Onaylı Salınım Azaltımları (OSA) alınıp satılabiliyor.
BM çatısı altında, Kyoto Protokolü Bonn merkezli Temiz Gelişme Tekniği
Yönetim Kurulu’nu Ek 1’de yer almayan ülkelerde gerçekleştirilen TGT projelerini
değerlendirip onaylaması için kurdu. Bu projeler onaylandıktan sonra OSA
veriliyor. Pratikte bu kurallar Ek 1’de yer almayan ülkelerin sera gazı
sınırlamalarına tabi olmadıklarını ama sera gazını azaltan bir projenin bu
ülkelerde uygulanması durumunda elde edilen karbon kredisinin Ek 1 ülkelerine
satılabileceği anlamına geliyor.
Tüm Ek 1 ülkeleri Kyoto Protokolü içinde sera gazı salınım değerlerini
gözetim altında tutmak için ulusal daireler kurdular.
Japonya, Kanada, İtalya, Hollanda, Almanya ve daha birçok ülke devletleri
karbon kredisi için bütçeden pay ayırmış durumda. Bu ülkeler kendi büyük enerji,
petrol, doğalgaz holdingleri ile birlikte çalışarak mümkün olan en fazla sayıda
karbon kredisini en ucuza almaya çalışıyor.
|