b>2010 Avrupa Kültür Başkenti hazırlıkları nedeniyle çıkarılan kanun kapsamında AKM'nin yıkılarak yenilenmesi öngörülmekte, bundan vazgeçilse bile AKM'nin köklü onarımı ya da tevsi edilmesi gündemde. Diğer yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce AKM'nin de içinde bulunduğu Taksim Bölgesi'nde geniş çaplı düzenlemeler yapılacağı söylenmekte, Taksim Meydanı'nın ortasından geçen yol kaldırılarak trafik Tarlabaşı - Asker Ocağı güzergâhına alınacak, bölge böyle bir " dış yol "dan beslenerek trafikten arındırılacakmış.
Bu duyumlar hep bir arada değerlendirildiğinde, Tünel'den başlayarak Taksim Meydanı'na uzanan, Gezi Parkı ve AKM alanını da kapsayan büyük bir " Yaya Bölgesi " tasarımı söz konusu olmaktadır.
Birer kent odağı niteliğindeki bu tür Yaya Bölgeleri, daha 1970'li yıllardan beri Avrupa'nın birçok kentinde sıkça görülmektedir. Bu Yaya Bölgeleri'nde, yaya alanlarını çevreleyen bir " ring yol " veya bir " dış yol" oluşturulmakta, bölgeye yönelen tüm yollar bu dış yolda sonlanmaktadır. Dış yol güzergâhı üzerinde, tüm yer-üstü ve yer-altı otopark, duraklama sorunları öncelikle çözümlenmekte, bölge metro ağı ile de beslenmektedir. Taksim yaya bölgesi için de, öngörülen dış yol sistemi en iyi bir şekilde çözümlenmelidir.
Tünel'den Taksim Meydanı ve AKM'ye uzanan, eskiden Dram ve Komedi Tiyatrolarının bulunduğu Tepebaşı alanını da içine alan böyle bir " Taksim Yaya Bölgesi", İstanbul'un Beyoğlu kesimi için ilk planda yaşama geçirilmesi gereken bir kent odağı oluşturmaktadır. Benzer şekilde, Beyazıt Meydanı - Üniversite - Kapalıçarşı alanı ile Şehzadebaşı'nda " Direklerarası "nı bir bütünlük içinde ele alan bir " Beyazıt Yaya Bölgesi " de eski İstanbul kesimi için gene ilk planda dikkate alınacak bir diğer kent odağıdır.
***
Yabancı mimarlara yaptırılan Çekmece ve Kartal kentsel dönüşüm projelerini gündeme alarak birtakım yeni " kentsel cazibe merkezleri" düşlemek yerine, kentin en yoğun yerleşim kesimleri Beyoğlu ve Eski İstanbul Yarımadası'nda Taksim ve Beyazıt Yaya Bölgeleri gibi kent odaklarında halkın yaşamını rahatlatıcı, kolaylaştırıcı çözümlerin sağlanması, sanırım çok daha önceliklidir.
AKM'nin yıkılıp yenilenmesi şeklinde Devlet Tiyatroları'na yönelik dayatma dışında bir başka dayatma da Şehir Tiyatroları'nı hedef almaktadır.
Şehzadebaşı'nda eski Direklerarası'nda Darülbedayi ile başlayıp Tepebaşı'nda Dram ve Komedi Tiyatroları ile devam eden, yangından sonra rastgele Harbiye'nin arkasına yerleştirilen Şehir Tiyatroları M. Ertuğrul Sahnesi ve Merkez Tesisleri, yıkılmak ve 2009 IMF toplantıları için öngörülen Dolmabahçe Kongre Vadisi Projesi'nin bir köşesine atılmak istenmiştir. Bir başka duyuma göre, Şehir Tiyatroları'nın tekrar Tepebaşı'na alınması da düşünülmekte. Öyle ise Tepebaşı'ndaki yeni tesisleri bitinceye kadar Şehir Tiyatroları'nın Harbiye'deki yerlerinde şimdilik rahat bırakılmaları gerekir.
Ancak, çağlardan beri uygarlık ve kent kültürünün simgesi olagelmiş yapıtlardan biri, İstanbul'un bir ziyneti Açıkhava Tiyatrosu'nun, "Kongre Vadisi Projesi" kapsamında nasıl olup da üzerinin kapatılarak bir kongre yapısı haline getirilmesi düşünülebilmiştir!.. Doğrusu bu çok ibret vericidir.
"Kongre Vadisi Projesi" adı altında, kent merkezinde güçlükle korunmuş bu yeşil alan niteliğindeki Dolmabahçe Vadisi'ni birtakım ilgisiz yapılanmalarla doldurarak ardından gelen trafik ve otopark sorunları içinde yok edecek bu gibi "kolaycılıklar" dan kaçınılmalı, Kongre Merkezi için başka yerler düşünülmeliydi. Tüm yan tesisleri ile daha donanımlı bir Kongre Merkezi'nin çevre yollardan rahatlıkla ulaşılacak başka bir yerde gerçekleştirilmesi daha isabetli olacaktı. Böyle bir merkez gerçekleştirilinceye kadar 2009 ve 2010 toplantıları için, Habitat II sırasında başarıyla hizmet alınmış L. Kırdar Kongre Merkezi ile yetinilmeliydi.
***
En sonunda 2010 hazırlıkları için çıkarılan kanunda yer alan bu konuyla ilgili kararlara göre, yanlışlardan dönüldüğü, çevre yollardan rahatça ulaşılabilen, Ayazağa'da İKSV tarafından başlatılan ancak tamamlanamayan Kongre ve Kültür Merkezi'nin Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilerek 2010'a yetiştirileceği öğrenilmektedir. Bu suretle Kongre Vadisi Projesi'nden kesinlikle vazgeçilmesi, dolayısıyla Şehir Tiyatroları Harbiye tesislerinin de şimdilik yıkılmaması gerekmektedir.
Aslında İstanbul, her köşesiyle, Osmanlı döneminden beri farklı uygarlıkların ve kültürlerin bir arada yaşatıldığı, korunduğu yaşayan bir müze, bir dünya odağı olmanın yanı sıra özellikle Cumhuriyet döneminin atılımları, kültür yapılanması ve birikimleri nedeniyle de "2010 Avrupa Kültür Başkenti" seçilmiştir herhalde.
2009 ve 2010 toplantı ve etkinlikleri için AKM'yi yıkıp yenilemek, bir Kongre Merkezi varken Açıkhava Tiyatrosu'nu da bir Kongre yapısı haline dönüştürmek gibi aceleci, çelişkilerle dolu, iki yıl gibi kısa sürede belki de bitirilemeyecek girişimlere yönelmeye hiç gerek yoktur. Bunun yerine kültür varlıklarımız, kültür birikimimiz ve yetişmiş insan düzeyimize dayalı akılcı ve tutarlı programlara ağırlık verilmelidir. Asıl önemli olan budur.
Bu gibi dayatmaların ardındaki gerçek amaçları sorgulayan birtakım kuşkuların da kesinlikle giderilmesi gereklidir. Bütün dünyada bu tür girişimlerin proje ve maketleri halka açık alanlarda önceden alenen sergilenmekte; tepkiler ve eleştiriler değerlendirilmekte, tam saydamlık gözetilmektedir.
|