WRI Türkiye Yaşanabilir Şehirler...
Betona Alternatif Arayışı Sürüyor
“Yalıtım Kalınlığı Açısından...
“Parsel Bazlı Yapılaştığımız...
“Yaşam Kalitesi Yüksek Şehirler...
BM Sürdürülebilir Kalkınma...
Müteahhitler 'Sürdürülebilir...
“Krizleri Aşmak için Daha Dirençli Kentler Yaratmalıyız”
WRI Türkiye ekibinden Şehir Plancısı Murat Ölmez, “Yaşanan ve ileride yaşanacak krizlerinin üstesinden gelebilmemiz için daha dirençli kentler yaratmamız gerekiyor” diyor.
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla görüştüğümüz WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler ekibinden Şehir Plancısı Murat Ölmez, Dünya Şehircilik Günü, Türkiye’de ve Dünya'da şehircilik anlayışı ve iklim değişikliği-şehircilik ilişkisi ile ilgili sorularımızı yanıtladı… 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’nün bu yılki teması “Planlamanın Birikimi, Zemini ve Ufku” olarak belirlendi. Bu tema doğrultusunda Dünya Şehircilik Günü ile ilgili neler söylemek istersiniz? Dünya kırmızı alarm veriyor, bir taraftan yaşanan COVID-19 pandemisi, diğer taraftan da iklim krizi. Ancak bunları birlikte değerlendirmek ve o doğrultuda çözüm yolları aramak gerekiyor. Bununla birlikte hızla artan kentsel nüfus ve gelecek öngörüleri, herkesi durup düşünmeye, şehir plancılarını da kent planlamanın birikimini, bir kez daha irdelemeye itiyor. Kent planlama, şehir plancılarının yanı sıra tüm planlama ve karar aşamalarında birçok paydaşı içeren ve tüm toplumu ilgilendiren bir çalışma alanı. Dolayısıyla tüm bu paydaşlar ve karar alıcılar, sürdürülebilir şehirler için kendi motivasyonlarını gözden geçirmeli. İklim, çevre, sürdürülebilirlik, sağlık, ekonomi ve yaşam kalitesi gibi pek çok alandaki sorunlar dikkate alınmalı. Toplu taşıma ve bisikletli ulaşım uygulamaları, üretim ve konut sektörlerinde enerji verimliliği, daha etkin bir atık yönetimi ve her sektörde döngüsel ekonomiye geçiş kilit konular olarak ön plana çıkıyor. Şehircilik, uzun soluklu düşünmeyi ve planlamayı gerektiriyor. Mevcut durum, kentlere ve şehirciliğe yönelik dikkati artırmış olsa da şoklara karşı henüz yeterince hazırlıklı değiliz. Şiddeti giderek artacak yeni şoklara karşı, bugünden daha hazırlıklı, bugünden daha bilinçli olmak zorundayız. Sadece şehir plancıları olarak değil, toplum her kesiminde bu bilinci görebilmeliyiz, ancak bu şekilde daha sağlıklı kentlere, daha yaşanabilir çevrelere beraber ulaşmamız mümkün olabilir. Türkiye’de şehircilik, şehir planlamasına bakış nasıl? Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin şehircilik çalışmalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? İklim krizi ve COVID-19, dünya genelinde kentlerde planlama ve tasarımı, enerji kullanımını, hareketlilik modellerini, konut tercihlerini, yeşil alanları ve ulaşım sistemlerini dönüştürdü. WRI Türkiye olarak, 15 yıldır şehirleri daha yaşanabilir ve sürdürülebilir hale getirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında, şehir içi ulaşımdan binalarda enerji verimliliğine birçok önemli projeye imza attık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, il ve ilçe belediyeleri, STK’lar ile birlikte çalışıyoruz. 2013’ten bu yana her yıl düzenlediğimiz Yaşanabilir Şehirler etkinliğimizle de hem Türkiye’de hem dünyada başarılı projeleri paylaşmak, uygulanabilir çözümler sunmak ve kent yöneticilerinin ‘herkes için yaşanabilir şehirler’ yaklaşımıyla projelerini geliştirmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Hem ulusal hem de yerel ölçekte, iklim krizi ve pandeminin ortaya çıkardığı ‘yeni normal’e en iyi şekilde adapte olabilmek için, şehirciliği ve şehir planlamasını geliştirecek, iklimsel, çevresel, ekolojik ve ekonomik yarar sağlayacak, yaşam kalitesini artıracak önemli adımlar atıldı. Uluslararası, ulusal ve yerel mevzuat ve uygulamaların uyumlu hale getirilmesinde önemli mesafeler kat edildi. Son dönemde Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde bir enerji krizi söz konusu. Şehir planlaması ve enerji ilişkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz. Enerjinin verimli kullanılmasında şehir planlamasının etkisi nedir? Kent planlama, enerjinin verimli kullanmasını direkt olarak etkileyebilir, ancak bunun için planlama çalışmalarının bu bilinçle üretilmesi şart. Doğru bir kent planlamasıyla harcamamız gereken enerji miktarını kayda değer biçimde düşürmek mümkün. WRI Türkiye, GEF (Küresel Çevre Fonu) destekli Sıfır Karbon Binalar Projesi’ni yürütüyor. Proje kapsamında gelinen aşamada enerji verimliliği özelinde kent ölçeğinden parsel ölçeğine kadar, mevzuattan uygulama ve denetimlere uzanan farklı problemler mevcut ancak bunlar uzun vadede de olsa aşılamayacak sorunlar değil. Ancak daha önce de belirttiğim gibi karar vericilerden vatandaşlara kadar toplumun tüm kesiminde dünya vatandaşı olma bilincinin gelişmesi gerekiyor. Dünyada şehircilik çalışmaları hangi yönde ilerliyor? Şehircilik teknolojilerinde neler yapılıyor. Türkiye bu teknolojiye ne orada ayak uydurabiliyor? Yaşanan ve ileride yaşanacak krizlerinin üstesinden gelebilmemiz için daha dirençli kentler yaratmamız gerekiyor. İnsanları, hayvanları, bitkiler, yani canlıları önceleyen, onları odağına koyan bir şehircilik anlayışı gelişti. Gerek mikro düzeyde gerekse kent bütünü ölçeğinde çeşitli tasarımlar ve senaryolar geliştirilmeye başlandı. Son dönemde öne çıkan şehircilik uygulamalarına bakacak olursak: Uluslararası mimarlık ve tasarım firması WATG’nin geliştirdiği ‘Yeşil Blok’ yaklaşımı, New York sokakları için yeşil, arabasız, açık hava odaklı bir sokak tasarımı öngörüyor. Çin’de 20. yüzyılın “bahçe şehri” yaklaşımına atıfla, metropollerden sürdürülebilir tarım arazileri ve yeşil kuşaklarla ayrılmış, sağlık bilincine sahip mini uydu yerleşimler oluşturulması planlanıyor. Paris’in ’15 dakikalık şehir yaklaşımı’, şehir içim mesafeleri kısaltmayı amaçlıyor. Türkiye’de ise kent içi bisikletli ulaşımın planlanması salgın döneminde ivme kazandı. Örneğin bisiklet ve yaya eylem planı hazırlayan İzmir, kentin çeşitli alanlarında bisiklet yolları inşa ediyor. Ankara’da ‘çevre dostu ulaşım dönemi’ başladı. İstanbul da bisiklet yollarını hızla arttırma çabası içinde. Anadolu’nun pek çok kentinde bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için yerel yönetimler projeler geliştirmeye başladı. Öte yandan bir diğer önemli gelişme Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planları’nın Türkiye’de de farklı kentlerde hazırlanmaya başlanmış olması. Motorlu araçları teşvik etmek yerine hareketliliği ve aktif ulaşımı önceleyen Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planları eğer doğru uygulanabilir ve planlandığı gibi mekana da yansıtılabilirse tüm kentlerimiz için daha yaşanabilir bir çevre oluşturulması yolunda önemli bir rol oynayacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” oluyor. Şehircilik - iklim değişikliği ilişkisi ve bakanlığın yeni yapılanması ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Bu yılın yaz aylarında Türkiye iklim değişikliğine karşı önemli bir sınav verdi ve tarihindeki en büyük orman yangınlarına günlerce karşı koymaya çalıştı. Bu süreçte özellikle Muğla ve Antalya’da çok büyük ve önemli orman alanlarını kaybettik, ciğerimiz yandı. Bunun dışında da tüm kentlerimizde iklim değişikliğinin etkilerini yıllardır farklı şekillerde gözlemliyoruz. Bunları deneyimlerken mevcut öngörülerin ve yaklaşımların yeterli olmadığını da kabullenmek zorundayız. Bu açıdan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iklim değişikliğini kendi ismine taşıyacak kadar önemsemesi ve kendini bu bilinçle yeniden yapılandırması oldukça ümit verici. Bu yeni yapılanmanın etkilerini kentlerimizde ve mevzuatımızda ivedilikle gözlemlemeyi umuyoruz. “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” de yaklaşırken; şehir planlamasında çocukların hakları, çocuklar için yapılanlar ve yapılması gerekenler ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de yol kazaları 15-19, 10-14 ve 5-9 yaş aralığındaki çocuklar için birinci ve 1-4 yaş arasındaki çocuklar için ikinci en büyük ölüm sebebi. Bu acı verilerden yola çıkarak ülke genelinde yol güvenliği ve erişilebilirlik çalışmalarının ve farkındalığının arttırılması son derece önemli. Sürdürülebilir şehirler dediğimizde her zaman gelecek nesillere nasıl kentler bıraktığımız sorusuyla karşılaşırız ancak artık sormamız gereken soru gelecek nesillerin bugün nasıl kentlerde yetiştiği sorusudur. Kentleri “gelecek” üzerinden değil “bugün” üzerinden değerlendirmek, bugünün yetişkinleri olarak hepimizin asli görevi. Çocuklar için güvenli kentler ve çevreler oluşturmayı başarabilirsek, toplumun tüm kesimleri için ve tüm dezavantajlı gruplar için de aynı hedefe büyük oranda başarmış ulaşmış olacağımızı söylemek yerinde olacaktır. WRI Türkiye olarak aktif ulaşımı ve erişilebilirliği ana çalışma konularımızdan biri olarak benimsiyoruz, birçok kentte önemli çalışmalara imza attık. |