Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Genel
Koordinatörü Oğuz Tezmen, çimento sektörünün 2008 yılında 51
milyon tonluk üretime ulaştığını ve bunun 40 milyon tonunun yurtiçinde
tüketildiğini ifade ederek, "2008'in başında Avrupa'daki üçüncü büyük çimento
üreticisiydik. Krizin İtalya ve İspanya iç pazarını vurması bizi birinciliğe
yerleştirdi" dedi. Kriz döneminde ihracat fiyatlarının yüzde 40'a yakın
düştüğünü, Rusya pazarına ihracatın durma noktasına geldiğini dile getiren
Tezmen, sektörün ihracatta Irak, Suriye ve Afrika ülkelerine yöneldiğini
kaydetti.
Türkiye çimento sektörünün çatı kuruluşu TÇMB, Ankara Bilkent'teki Ar-Ge
merkezinin kapılarını ilk kez basına açtı. Burada gazetecilere çimento
sektörünün durumu ve Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi veren Oğuz Tezmen, Ar-Ge
merkezindeki laboratuvarların dünya standartlarında hizmet verdiğini ve dünyanın
en önemli belgelendirme kuruluşları ile çalıştığını
vurguladı. Borlu çimento henüz ticari değil
Ar-Ge laboratuvarlarındaki araştırmalar sonucunda "Türk Çimentosu" diye geçen
borlu çimentonun geliştirildiğini hatırlatan Tezmen, önemli oranda yakıt
tasarrufu ve zehirli atıklarda azalma sağlayan borlu çimentonun şu an için
"ticari ürün" statüsünde bulunmadığını söyledi. Borlu çimentonun özellikle baraj
yapımında kullanılabileceğine işaret eden Tezmen, "Ancak, ticari kullanıma
geçilmesi için borlu çimento yapımı talebinde bulunulması lazım. Baraj yapılan
yer ile bor çıkarılan yerler arasındaki mesafe maliyetleri artırıyor" diye
konuştu. Tezmen, bugüne kadar borlu çimento ile Ordu'da 2 km, Isparta'da 1 km
beton yol yapıldığını dile getirdi.
Çimento sektörünün krize rağmen 2008'de hem üretim hem de ihracat artışı
yaşadığını açıklayan Tezmen, 2008'de 51 milyon 431 bin 869 ton üretim, 40 milyon
574 bin 7 ton iç tüketim ve 10 milyon 584 bin 662 ton ihracat
gerçekleştirildiğini belirtti. 2009'da da bir miktar azalmakla birlikte yine
yaklaşık 50 milyon tonluk üretime ulaşılmasının beklendiğini vurgulayan Tezmen,
ilk 3 ayda üretimde yaklaşık yüzde 13 artış, iç tüketimde ise yaklaşık yüzde
8'lik düşüş görüldüğünü kaydetti. Yüzde 40'ı denetim
dışı
Türkiye'nin artık karayollarında asfalt yerine beton kullanması gerektiğinin
altını çizen Tezmen, "Öteden beri asfalt ithal eden Türkiye'de, asfalt yolların
kalitesi de dikkate alındığında beton yol pahalı değil. Türkiye'nin beton yola
ihtiyacı var" dedi. Tezmen, beton kalitesi ve üretiminin denetimine ilişkin "G
işareti" tebliğinin bir an önce çıkarılması gerektiğini ifade ederek,
"Türkiye'deki 850 hazır beton şirketinin yaklaşık yüzde 40'ı hiçbir denetime
tabi değil. Deprem ülkesi Türkiye'de birçok soyut siyasi tartışmanın yanında,
bunları da tartışmalıyız. Yoksa hepimiz enkaz altında kalırız" diye konuştu.
Ar-Ge Enstitüsü Direktörü Prof. Asım Yeğinobalı da, diğer
ülkelerde 100 yıldan fazla geçmişi olan beton yolun Türkiye'ye girişinin hala
tam anlamıyla gerçekleşemediğini belirterek, "Asfalt lobisi diye bir lobi var"
dedi. Beton yolun Türkiye'ye gelişini, matbaanın Türkiye'ye gelişine benzeten
Yeğinobalı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Alışılmış yöntemler kolay bırakılmıyor.
Bu yaz da yine Antalya'da, Adana'da asfalt eridi haberleri okuyacağız. Oysa
dünyada 49 yıldır hiç bakım görmeyen beton yol var. 2008 yılı birim fiyatlarına
göre beton yol ile asfalt yol arasında ilk yapım maliyetleri açısından neredeyse
hiç fark bulunmuyor."
|