“Eskimeyen Tuğla, Yaşayan...
“Eskimeyen Tuğla İle Yaşayan...
“Köyünü Yaşat” Projesinin...
Gölpazarı 2. Heykel Sempozyumu
Kimliksiz Binalara İnat Köyünü...
Köyünü Yaşat Projesi ile Tarihi Dokunuşlar
Mimari koruma yöntemleri kadar köyün gelişimine katkıda bulunacak aktörleri bir araya getiren Köyünü Yaşat Projesi kapsamında yapılan yarışmalar ilkleri ile dikkat çekiyor. Tarihi İpekyolu üzerinde yer alan Bilecik, Gölpazarı’nda bulunan tarihi Taşhan’ın çevresi birinci seçilen öğrenci projesi ile gelecek sene düzenlenecek.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (MSGSÜ) Bilecik’in Gölpazarı ilçesine bağlı Tongurlar Köyü’nde hayata geçirdiği Köyünü Yaşat Projesi birçok markanın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Bir köyü sanat ve mimarlık öğrencileri ile yeniden ele alarak köy yaşamı için yeni bir model oluşturmayı hedefleyen Köyünü Yaşat Projesi, mimari koruma yöntemleri kadar köyün gelişimine katkıda bulunacak aktörleri bir araya getiriyor. Köyünü Yaşat Projesi kapsamında öğrencilere yönelik birçok faaliyet düzenleniyor. Proje sürecinde sanatçıların köy hayatına dahil olması, mimarlık öğrencileri ile birlikte sanatlarını icra etmeleri amaçlanıyor. Bu bakış açısının en yoğun yaşandığı süreç de yarışmalar oluyor. Köyünü Yaşat Projesi kapsamında yapılan yarışmalardan biri de Eskimeyen Tuğla İle Yaşayan Meydan Öğrenci Fikir Projesi Yarışması. Bu yarışmanın diğer yarışmalardan farkı, birinci seçilen öğrenci projesi Gölpazarı’nda gelecek sene Işıklar Yapı Ürünleri ana sponsorluğunda uygulanarak hayata geçirilecek. Yarışmanın sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıklandı ve kazananlar MSGSÜ Oditoryomu’nda düzenlenen törenle ödüllerini aldı. Gölpazarı Tarihi Taşhan’da toplanan jüri, Türkiye’nin her yerinden gelen projeleri değerlendirerek dereceye giren projeleri belirlerken, yapi.com.tr olarak oradaydık. Projenin yürütücülerinden “Köyünü Yaşat” Projesi Yöneticisi MSGSÜ Yrd. Doç. Dr. Ümit Arpacıoğlu, Gölpazarı Belediye Başkanı Vedat Kazıcı ve projenin sponsoru Işıklar Yapı Genel Müdürü Özgür Üzeltürk’e proje ve yarışma ile ilgili merak ettiklerimizi sorduk. Köye dair insan profilleri “Köyünü Yaşat” Projesi Yöneticisi Yrd. Doç. Dr.Ümit Arpacıoğlu, Köyünü Yaşat projesinin üst ölçekte bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir model olduğunu söylüyor. Bu modelin içinde alternatif turizm, mimarlık, planlama ve alternatif tarım gibi unsurların olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ümit Arpacıoğlu, bu modelin bölge planına göre de değişkenlik gösterdiğini belirtiyor. Bilecek Gölpazarı’nda da pilot uygulamasını yaptıklarını kaydeden Ümit Arpacıoğlu, “Türkiye’de köylerin bir bakış açısı ile ele alındığına inanıyoruz. Mesela bir üniversitenin tarım birimi tarım ile ilgili proje yapıyor. Bunlar da çok değerli; ama bu diğer sorunları çözmüyor. Bütünleşik sorunun çözümüne gitmiyor. Biz elimizden geldiğince bütünleşik bir çözüm önermek istedik. Önemli olan da halkın bundan yararlanıyor olması. 3 profil belirledik. Birinci profil, halen köyde olup yaşamaya devam eden insanlar, bunlar çok az sayıda bulunuyor. Yaşlı bir nüfus, genç nüfus ya ilçeye ya da şehre gitmiş. Birinci profil, genç ve dinamik insanların özlemi içinde yaşıyor. Onların hatıralarında köy, hayvanların ve insanların olduğu canlı bir yer olarak biçimleniyor. İkinci profilde ise şehre giden ve genelde çocukları olan bir kitle var. Şehirde yaşayan; ama köyü ile her zaman bir bağı olan, gelip-giden, köyde ailesi, ata evi ya da toprağı bulunuyor” diyor. Arpacıoğlu, bu profili tehlikeli olarak tanımlıyor ve nedenine de şöyle açıklıyor: “Bağı olması gerekiyor; ama bir yandan da ne yapacaklarını çok iyi bilmedikleri ve o modele sahip olmadıkları için şehirdeki gibi bir yaşamı köye getirmeyi isteyebiliyorlar. Betonlaşmayı artırma gerçeği ile yüz yüze yaşıyoruz.” İkinci profilin çoğunlukla ata evini yıkıp yerine yeni ev yaptığını sözlerine ekleyen Arpacıoğlu, ikinci profilin problemleri çözmeyi ya da ata evini korumayı düşünmediğini vurguluyor. Yaptıkları projelerle ikinci profili düzenlemeye çalıştıklarına işaret eden Arpacıoğlu, “Eğer ikinci profili inandırıp düzeltebilirsek, ki yaptığımız model ile köyde bunu sağladık. Şu anda herkes köyde yapacağı müdahaleyi bir şekilde bize danışıyor, bizde yardımcı oluyoruz. Her köylüye evinin iç mekan projeleri dahil tüm render’ları yapıp kendilerine maketleriyle teslime ettik. Bu projeye inanmalarını istedik” diyor. Tarihi Taşhan Köyünü Yaşat ile yeni modeller Üçüncü profilde de dışarıdan daha entelektüel bakış açısına sahip, bu modeli algılayabilecek bir insan grubunun olduğunu ifade eden Arpacıoğlu, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunlar köylü değil, köyle bir bağları yok. Ama köyü çok iyi algılıyorlar ve köyle bir bağ kurmak istiyorlar. Türkiye’de, özellikle büyük şehirlerde böyle bir potansiyel var. Onlar bir şekilde köy kavramının içine girmek ve yaşamak istiyorlar. Üçüncü profil, vizyonu ve getireceği olanaklarla önemli bir grup. Üçüncü profil, ikinci profil düzenlenmeden gelmiyor. Bu model ile köyde ikinci profili bir noktaya getirip, üçüncü profilin gelmesini sağlamak istiyoruz. Mesela bir heykeltıraşımız burada ev yapmak istiyor. Köylü de gelmesini istiyor ve arazi vermeyi düşünüyor. Heykeltıraşımız kendi evini yaparsa, o zaman üçüncü profil modeli oturmuş oluyor. Böylece proje kapsamında, entelektüel seviyesi çok yüksek ve köyle başka bir bağı olan bir grup da köye gelmiş olacak.” “Köy ilçeden bağımsız düşünülemez” Bu projenin diğer projelere göre farklılıkları olduğuna değinen Arpacıoğlu; kırsal alanlarda, özellikle köylerin yeniden düzenlenmesi ile ilgili yapılan projeler ve model çalışmalarında bazı ayakların eksik olduğunu ve bu yüzden de modellerin çalışmadığını söylüyor. Arpacıoğlu, Köyünü Yaşat projesinin en önemli ayaklarından birinin köylerin kalkınmasını sağlamaya çalışırken, köylerin ilçeden bağımsız olarak bir noktaya gelemeyeceğine inanmak olduğunu sözlerine ekliyor. Bunun için iki senedir projeyi ilçe ile ilişkilendirmeye çalıştıklarını ifade eden Arpacıoğlu, öğrencilerle birlikte yaptıkları köy projesinin dışında ilçede de düzenlemeler yapıp, izler bırakmak istediklerini kaydediyor. Köyünü Yaşat projesine farklı üniversitelerden çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katıldığının altını çizen Arpacıoğlu, Gölpazarı’nda geldikleri noktadan memnun olduklarını ifade ediyor. Eskimeyen Tuğla İle Yaşayan Meydan Öğrenci Fikir Projesi Yarışması jürisi “Köyler, korunması gereken kültür varlıklarımız” Arpacıoğlu, Gölpazarı/Bilecek bölgesini seçme nedenlerini de şöyle açıklıyor: “Bu bölge, büyük şehirlerin arasında kaldığı için ekonomik bir çözüm arayışı içinde. Büyük şehirlerin arasında kaybolmuş, çok göç veren ve ne yapacağını tam bilemeyen bir bölge. Alternatif turizm için çok önemli bir girdi oluşturduğunu düşünüyoruz. Çünkü korunmuş çok fazla köy var. Üçüncü profil dediğimiz grup, büyük şehirlerden bu bölgeye kolay gelebilir. Ulaşım ağındaki gelişmeler buraya olanakları getiriyor, ulaşım mesafesini kısaltıyor. Ama beraberinde riskleri de getiriyor. Ulaşım ağlarının kırsal alanları ne kadar bozduğunu biliyoruz. Şehirde yaşayanlar, bir yere hızlı ulaşabildiği zaman orayı çok hızlı bozabiliyor. O yüzden örnekler, düzenlemeler ve denetimler yapılmalı. Tarihsel geçmişine bakıldığı zaman, Osmanlı’nın orta sofalı evlerinin ampirik halleri bu köylerde var. Bizim Türk evi dediğimiz kavramın atası, içgüdüsel yapılmış halleri bu köylerde mevcut. Bunların yapım teknikleri de çok özgün ve korunması gereken kültür varlıklarımız. Biz çağdaş teknikler kullanarak, bunları geleceğe taşıyabilir miyiz? Ve öyle bir model oluşturalım ki, şehir insanı kolay bir şekilde bu bölgeye geldiği zaman, o örneğe bakarak ele alsın ve daha korumacı yaklaşsın. Yıkıp, yeniden bir şehre dönüştürmesin diye bu gölgeyi seçtik.” “Öğrencilerin tasarımları bu proje ile hayat buluyor” Köyünü Yaşat projesi kapsamında gerçekleşen Eskimeyen Tuğla ile Yaşayan Meydan Tasarım Yarışması’nın kendileri için önemli olduğuna dikkat çeken Arpacıoğlu, ilk defa bir öğrencinin çizdiği bir tasarımın Gölpazarı tarihi Taşhan çevresine uygulanacağını vurguluyor. Arpacıoğlu, Gölpazarı’nı gelip ziyaret eden ve workshop çalışmalarında yer alan öğrencilerin yanı sıra bölgeye hiç gelmeyen öğrencilerin de yarışmaya katıldığını belirtiyor. Bir öğrencinin köyü algılayıp, ilçe ile bağlantılı hale getirmesi ve bu köy konseptinin ilçede bir iz bırakması kendileri için çok önemli olduğunu dile getiren Arpacıoğlu, Işıklar Yapı Ürünleri’nin de bunun gerçekleşmesi için bir adım attığını kaydediyor. Gölpazarı Belediye Başkanı Vedat Kazıcı’nın da en başından beri proje ortağı olduğunu ve zor durumlarda kendilerine destek olduğunu sözlerine ekleyen Arpacıoğlu, Yapı-Endüstri Merkezi’nin her zaman duyurularını yaptığını ve görünürlüklerini sağladığını vurguluyor. “Bu projeyi yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz” Örnek bir model olarak Türkiye’de bu projeyi yaygınlaştırmayı amaçladıklarını dile getiren Arpacıoğlu, “Her üniversite, bir köye ve ilçeye sahip çıksa ve bu modeli uygulasa Türkiye bambaşka olur. Her ilçenin meydanını düzenleme imkanımız yok. Ama bu örnek başka ilçelere heyecan verecek, başka mimarlarda birtakım hisler uyandıracak ve köy halkına motivasyon sağlayacak. İki senedir yonttuğumuz heykelleri ilçeye koymaya başladık. İlçeden çok güzel geri tepkiler aldık. İnsanlar burada kendilerini unutulmuş ve bir kenara atılmış hissediyor. Öyle olmadığını biz kendi imkanlarımızla anlatmaya çalışıyoruz ve bu yolda devam etmek istiyoruz. Yarışma projesini değerlendirirken en önemli kriterimiz; ilçenin ruhuna uygun, mütevazı, ve uygulanabilir olması. Burası önemli bir şehir meydanı, Tarihi Taşhan’ın yer alıyor ve halkın en önemsediği meydanlardan biri” diyor. Jüri üyeleri değerdirme yaparken... “Bu proje model olmalı” Köyünü Yaşat projesinin ilk başladığı zaman kendileri için hayal olduğunu söyleyen Gölpazarı Belediye Başkanı Vedat Kazıcı ise, şunları söylüyor: “Tarımsal bir bölgeyiz ve sürekli göç veriyoruz. Bir süre sonra bunun önüne geçemeyeceğimiz kanısına vardık. Tarım sektöründe çalışanların sanayi bölgelerine gelmelerine bekleniyordu. Yaşadığın ve büyüdüğün toprakların bir süre sonra bomboş kalacağını düşünmek bizi mutsuzluğa itmişti.”Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden bir grup akademisyenin ilçeye geldiğini ve ilk buluşmalarında projeyi anlattıklarına değinen Vedat Kazıcı, projenin Gölpazarı’ndan başlayıp bunun model olmasını istediklerini vurguluyor. Projeye fazla bütçe ayıramadıklarını belirten Kazıcı, “Biz küçük bir belediyeyiz, ekonomik şartlarımız ve buna ayıracağımız bütçe belli. İlk zamanlar proje için maddi destek bulamadık. Mimar Sinan’dan gelen akademisyenler proje ile ilgili çok hırslılardı ve pes etmediler. Onların ısrarı bizi mutlu etti, biz de onlarla birlikte bu sürece başladık” diyor. Kısa bir süre sonra da ilçe merkezinde mimarlık ve mühendislik fakültelerinden birçok öğrenciyi ve öğretim üyesini görmelerinin kendilerini mutlu ettiğinin altını çizen Kazıcı, sonrasında da köyde çalışmaların başladığını söylüyor. “Küçük değişikliklerle insanların yaşamlarını değiştirebiliriz” Her projenin bir modelle başladığını ifade eden Kazıcı, “Belki ilçenin bütün köylerini insanların tekrar koşarak geleceği yerler yapamayabiliriz; ama buradan bir mesaj verebiliriz. Konutlarda ve sosyal alanlarda birkaç değişiklik yaparak, insanların yaşamlarını kolaylaştırabiliriz. Proje de bu amaçla başladı” diyor. Çok mutlu olduklarını ve projenin gerçekten çok başarılı olduğuna inandıklarını dile getiren Kazıcı, “Yaz aylarında öğrenciler, öğretim üyeleri yüzlerce kişi burada gönüllü çalıştı. Öğrenciler burayı çok sevdi. Onların emeği, fedakarlığı ve motivasyonu bizi de çok güçlendirdi. Hocalarımızla beraber yaklaşık 3-4 yıldır bu proje için mücadele veriyoruz” diye ekliyor. Gölpazarı Belediye Başkanı Vedat Kazıcı ve MSGSÜ Yrd. Doç. Dr. Ümit Arpacıoğlu “Bu proje büyük bir dayanışma içinde yürüyor” Köyünü Yaşat ekibinin köyle sınırlı kalmayıp, ilçede de bir şeyler yapmak istediğine dikkat çeken Kazıcı, proje kapsamında yapılanları şu şekilde özetliyor: “Öğrenciler köyde çok zor şartlarda kaldılar. Septik çukur ve kerpiç yaptılar, kerpici kalıplara döküp duvar ördüler, çamur sıva yaptılar, çatı tamir ettiler. Köydeki okulun tuvaletlerini ve duşunu yaptılar. Köy muhtarına makam odası yaptılar. Okul içinde çok güzel bir toplantı salonu yapıldı. Bir öğrenci evi inşa edildi. Belediyenin ihtiyacı olan projelere destek verdiler. Kamu kurumlarımıza destek oldular. Okullarımızın peyzaj çizimlerini ve projelendirmelerini yaptılar, bu konuda fikir verdiler. Birçok insan yardım talebinde bulundu. Kimseyi geri çevirmediler. Yaşlı ve yalnız yaşayan insanlarımızın evinin etrafındaki sıkıntıları çözdüler. Burada bu mücadeleyi birlikte verdiler. İlçede hem belediyemizin projelerine sahip çıktılar hem de insanlarımızla kaynaştılar. Eğer bir işe inanıp, dayanışma içinde olursanız; her şey yapılabilir. Bu projeyle bunu gördük.” “Kırsal dönüşüme önem vermeliyiz” Çok devasa bir köy oluşturmadıklarını; ama örnek birkaç model yapıldığına dikkat çeken Kazıcı, kırsal alanlara küçük dokunuşlar yapıldığında, orada yaşayanların bundan çok mutlu olacaklarını gördüklerini vurguluyor. İnsanların çok büyük beklentileri olmadığını, sadece yaşamlarına küçük katkılar istediklerini sözlerine ekleyen Kazıcı, farklı üniversitelerden akademisyen ve öğrencilerin Gölpazarı’na ve bağlı köyüne gönüllü olarak gelip insanların yaşamalarına dokunmaları, köylerinde de yaşamaları için mücadele vermelerinin çok takdir edilecek bir çalışma olduğunun altını çiziyor. İlçe merkezinde yapılan çalışmalarla ilgili talepleri de olduğunu ifade eden Kazıcı, üreticileri korumak için ürünlerini satacakları bir pazar yeri yapmak istediklerini belirtiyor. Köyünü Yaşat ekibinin anlatımlarından yola çıkarak bir pazar yeri projesi oluşturmaya başladıklarını sözlerine ekleyen Kazıcı, “Yapmak istediğimiz projelerde kendilerinden fikir istedik. Mesela hayvan barınağı projesinde çok destek gördük. Tarihi Taşhan’ın çevresini düzenleyerek, insanlarımızda rahat edebilecekleri ve keyifli vakit geçirebilecekleri bir alan yaratmak istediler. Taşhan ve Çevre Düzenlemesi için sponsor olan Işıklar Yapı Ürünleri güzel bir yarışma olmasını istedi. Kazanan projeyi biz uygulayalım dediler. Hem ilçe merkezine bir güzellik katalım hem de Taşhan’ın tarihi dokusuna uysun istedik. Biz bir tane mühendis ya da mimara ulaşmazken yüzlerce mimar, mühendis ve eğitimli teknik insanımız ilçemize gelip sorunlarımıza sahip çıkması çok güzel bir piyango oldu. Hiçbir şey üretilmese bile buraya gelen hocalarımız, öğrencilerimiz ve sponsor firmalarımızla, burada yaşayan hemşerilerimizin tanışması ve diyalogu da bizim açımızdan çok büyük bir kazanımdı. Devam etmesini ve bir algı oluşturmak istiyoruz. İnsanların doğduğu ve doyduğu yerde mutlu bir şekilde yaşamasını sağlayamıyorsak başarılı değiliz. Kırsal dönüşüme önem vermeliyiz. Kamunun bu tür projelere sahip çıkması gerekiyor” diyor. Işıklar Yapı Genel Müdürü Özgür Üzeltürk ve yarışmada birinci olan grup Doğal ortamda uygulamalı eğitim Üniversite öğrencileri ile birlikte çok uzun yıllardır projeler yaptıklarını söyleyen Köyünü Yaşat projesinin sponsorlarından Işıklar Yapı Genel Müdürü Özgür Üzeltürk de bu projenin ve Gölpazarı Tarihi Taşhan Çevre Düzenlemesi Öğrenci Mimari Fikir Proje Yarışması’nın da onlardan biri olduğunu belirtiyor. Mimarlık fakülteleri, peyzaj mimarlığı, iç mimarlık ve inşaat mühendisliği bölümlerdeki öğrencilere daha eğitim aşamasında malzemelerini gösterip tanıtmak istediklerini dile getiren Özgür Üzeltürk, “Tuğla nedir? Klinker tuğla nedir? Toprağın pişirilmesi ne demek? Cephede, çatıda ve zemin kaplamasında nasıl kullanılır? Bunun tekniklerini daha okul sıralarında vermek istiyoruz. Bunu ders kapsamında daha eğlenceli bir şekilde verme gayreti içindeyiz. Bu proje de onlardan bir tanesi” diyor. Köyünü Yaşat projesine geçen seneden başlayarak destek verdiklerinin altını çizen Üzeltürk, öğrencileri doğal ortamda malzemeleri ile buluşturarak uygulamalı bir eğitime yönlendirdiklerini söylüyor. Malzemeyi tanıtmak, tanıttıktan sonra da bu malzemenin nasıl uygulanması gerektiğini öğretmek amacıyla bu projeyi desteklediklerini sözlerine ekleyen Üzeltürk, projenin oldukça başarılı olduğunu belirtiyor. Yapılan uygulamaları ziyaret ettiklerinde öğrencilerin keyifle ürünlerini öğrendiklerini sonra da uyguladıklarını ve en önemlisi de doğru uyguladıklarını dile getiren Üzeltürk, öğrencilerin donanımlı olduğunu ve güzel tasarımlar yaptığını kaydediyor. “Eğitimin eğlenceli geçmesi için çaba sarf ediyoruz” Projeye desteklerinin tam olduğunu ve öğrencilerden iyi geri dönüşler aldıklarını ifade eden Üzeltürk, öğrencilerin malzeme sevgisi, çalışma hırsı ve beğenisinin bu tür çalışmaları destekleme konusunda kendilerini çok teşvik ettiğini belirtiyor. Malzeme ile birlikte yaptıkları bu eğitimlerin daha eğlenceli, neşeli ve daha katılımcı olmasını tercih ettiklerinin altını çizen Üzeltürk, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Eğitimlerin zevkli ve eğlenceli geçmesi için özel çaba sarf ediyoruz. Workshop çalışmalarımız neşe içinde geçer. Yarışmalar yaparak birinci olan gruplara yurt içi-yurt dışı fuar gezileri ve çizim takımları gibi öğrencileri teşvik edici ödüller vererek eğitimin daha eğlenceli bir hal almasına gayret ediyoruz. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu çalışmalarımızı eksiksiz devam edecek. Bu çalışmalar sonucunda görüyoruz ki, daha üniversite yıllarında tanıştığımız öğrenciler; birkaç yıl sonra kendi bürolarını kuruyor, özel sektör ya da kamu sektöründe görev alıyor. Bize tekrar geri dönerek o yılları anımsatıcı bazı çalışmalarını söylüyorlar. Bu da bize mutluluk veriyor. Zevkli, eğlenceli ve başarılı bir eğitim çalışması yaptığımızı düşünüyoruz.” Yarışmada birinci seçilen proje
|