1924 tarihli Köy Kanunu, Cumhuriyet’in
modernleşme projesinin bir parçasıydı. Kanun, modern yaşamın kurulmasıyla ilgili
altmış dokuz adet mecburi ve isteğe bağlı görevi tanımlayarak köy halkını
bunları yerine getirmekle yükümlü kılmıştı. Kanunun tüm maddeleri uygulandığında
ortaya “İdeal Köy Modeli” çıkıyordu.
İdeal köy, meydanı, köy odası, düzgün ağaçlandırılmış yolları, panayır yeri,
hayvan kesim alanı, spor sahaları, asri mezarlığı ile modern, hijyenik bir
yerleşme olarak öneriliyordu. Hatta daha sonra ışınsal yolları, dairesel bir
formu olan bir plan geliştirildi. Zamanında bazı köyler “ideal köy” olarak
planlandı. Kanunda köyün mekânsal biçimlenmesi yanında, modernleşme
sürecinde bazı temel davranış biçimlerinin edinilmesi için gerekli kurallar da
uzun uzun anlatılmıştır.
Bugün bakıldığında, 442 sayılı Köy Kanunu Cumhuriyet
tarihinin en ilginç kanunu olmayı hak ediyor. Kanunda sanki bir çocukla konuşur
gibi sade, basit bir anlatım var, hatta kanunun köy okullarında okutulması yine
bir maddesinde zorunlu tutulmuş. Köylüye verilen görevler son derece ayrıntılı.
Örneğin yapılması mecburi işler arasında yer alan okul ve içme suyunun
getirilmesi görevleri ayrıntılı olarak şöyle anlatılmış; “Köyde maarif
idarelerinin vereceği örneğe göre bir mektep yapmak (yeniden yapılacak ise köyün
en havadar bir tarafına yapılacak ve mektebin herhalde bir bahçesi
bulunacaktır)”, “Köye kapalı yoldan içilecek su getirmek ve çeşme yapmak, köyün
içtiği su kapalı geliyorsa yolunda delik deşik bırakmamak ve mezarlıktan veya
süprüntülük ve gübrelikten geçiyorsa yolunu değiştirmek”
İlk Belediye Kanunu’ndan bile önceki bir tarihte çıkarılan
Köy Kanunu, bugüne kadar yenilenmeyen az sayıdaki kanundan biridir. Kanun,
seksen altı yıl içinde sadece birkaç kez değiştirildi. 1939’da savaş sırasında
salma konuldu, 1963’te seçimlerle ilgili bir madde ve 1985 ve 1989’da geçici köy
korucularıyla ilgili maddeler eklendi. Yani Köy Kanunu’nda sadece vergi toplama,
oy alma ve güvenlikle ilgili konularda değişiklik yapma gereği duyuldu.
Geçen süre boyunca Türkiye birkaç güçlü göç dalgası yaşadı, bazı köyler
boşalırken, bazılarında aşırı yığılmalar oldu. Kimi köyler, kentlere benzer
şekilde hızlı büyüme, kaçak yapılaşma, doğal kaynakların tüketilmesi, arazilerin
ranta konu olması gibi sorunları yaşar hale geldi.
Öte yandan geçen yıllar içerisinde dünyada kırsal alanlar yeni bir döneme
girdi. Birincisi, yirmi yıl öncesine kadar gelişmeyi geriden takip eden, sermaye
akışlarında pürüzlü ortamlar sunan kırsal alanlar artık eskisi gibi değil.
Küresel tarım politikaları sonucu devletin koruyucu rolünün giderek azalması ve
tarımsal üretimin uluslararası anlaşmalar çerçevesinde biçimlenmesiyle, kırsal
alanlar daha savunmasız hale dönüştü; çiftçinin gelirleri azaldı. Kırsal
yoksulluk zaman içinde giderek daha ciddi bir soruna dönüşüyor.
İkincisi, artık kırsal alanlar eskisi gibi devletin biçimlendirdiği merkezi
kurumsal yapılarla yönetilmiyor. Erozyona uğrayan bu yapıların yerine güçlü
sivil örgütlenmeler konulmadığı sürece, kırsal alanların geleceği sermaye
tarafından daha fazla biçimlenir hale gelme eğilimi taşıyor. Yani kırsal
alanlarda en önemli konu yerel örgütlenmelerin güçlendirilmesi.
Tasarı Taslağı Neler Getiriyor?
2009 yılı Aralık ayının sonlarına doğru İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler
Genel Müdürlüğü yeni Köy Kanunu Tasarı Taslağı’nı kurumların
görüşüne sundu. Belki de şu aralar taslak oluşturulmuş bile olabilir. Bu taslak
kırsal alanlarla ilgili çok önemli değişiklikler getiriyor. Tümünü bir yazıda
ele almak zor, ancak birkaç konu var ki mutlaka geniş platformlarda tartışılması
gerekir.
Gerekçe kısmında belirtildiği gibi, kanunun değiştirilme amacı, son beş altı
yıldır mahalli idare sisteminde yapılan değişiklikler sırasında eksik kalan
parçayı –köy idaresini- bu yapılanma içinde yeniden düzenlemek. Taslak köy
idaresinde olumlu-olumsuz birçok değişiklik getirmekte, aynı zamanda belki de
amacını aşan derecede mekânsal sorunlara da yol açabilecek bir içerik taşımakta.
Taslağın bir de planlama mesleği açısından değerlendirilmesi bu nedenle
önemli.
İlk olarak köy idaresi ile ilgili birkaç önemli değişiklik şöyle
özetlenebilir: ihtiyar heyetinin kaldırılarak onun yerine köy meclisinin
getirilmesi; muhtara ödenek ayrılması; köyün bağımsız bütçesinin olması;
köylerin nüfuslarına göre gruplanması; ve köyün görevlerinin, bütçe payının, köy
meclis üye sayılarının bu gruplara göre belirlenmesi. Bunların yanı sıra
tartışılması gereken başka konular da var elbet: köylerin kurulması için nüfus
eşiğinin belirlenmesi (250 kişi), tüzel kişiliğin sona erdirilmesi, köylerin
taşınma kararının verilmesi, köy adlarının değiştirilmesi ve köylerin Türkiye
Köyler Birliği’nde temsil biçimleri.
Yerel kaynakların kullanılması, yerel örgütlenme, ifade ve temsil gücü
açılarından bu değişikliklerin daha derinlemesine müzakere edilmesi
gerekiyor.
Geri Çağırma
Taslağın yönetim açısından getirdiği en radikal öneri ise ‘Geri Çağırma’
olarak adlandırılan, iki seçim dönemi arası muhtarın köy halkının talebiyle geri
çağrılması. Bu maddenin tam metnini vermekte yarar var;
“Madde 28. (1) Köy muhtarı ve meclisin kanunlarla
kendilerine verilen görevleri yapmamaları ve bu durumun kamu hizmetlerinde
aksamaya yol açması durumunda, köyde kayıtlı seçmenlerin yarıdan bir fazlası,
mahallin en büyük mülki idare amirine yazılı başvurarak muhtar ve meclisin geri
çağrılmasını isteyebilir.
(2) Yetkili seçim kurulu, mahallin en büyük mülki idare
amirinin bildirimi üzerine otuz gün içinde muhtar veya meclisin geri çağrılıp
çağrılmaması yönündeki seçmen iradesini tespit etmek üzere köyde halk oylaması
yaptırır. Kayıtlı seçmenlerin en az dörtte üçünün geri çağırma yönünde karar
vermesi durumunda, İçişleri Bakanlığının bildirimi üzerine Danıştay’ın kararı
ile ilgili organın görevi sona erer.
(3) Geri çağırma talebi, mahalli idareler genel seçimlerinin
üzerinden bir yıl geçmedikçe ve genel seçimlere bir yıldan daha az bir zaman
kaldığı takdirde istenemez.
(4) Üzerinden bir yıl geçmedikçe yeniden geri çağırma
başvurusu yapılamaz.”
Gerekçe kısmında “Bu usulün zamanla diğer mahalli idareler içinde
uygulanmasının yararlı olacağı, demokrasimiz açısından katkı sağlayacağı
değerlendirilmektedir. Bu açıdan köy idarelerindeki geri çağırma uygulamaları
pilot uygulama hüviyetinde olacaktır” denmektedir.
Tasarı taslağında yer alan “geri çağırma” maddesinin taslak aşamasında ve
hatta kanunlaşma sırasında – o aşamaya kadar metinde kalmış olursa şayet – ne
tür tartışmalara sahne olacağını düşünmek şimdiden heyecan verici.
|