Kızılay, on yıllarca başkentimizin kalbiydi. Başlangıçta
Ulus canevimiz olacak sanılıyordu ama olamadı. Kentin
modernleşme sürecinde Kızılay, merkez payesini kazandı. İş ve ticaret alanı
olmakla kalmadı, piyasa yeri de oldu – insanların kol kola, el ele yürüyüş
yaptıkları, hatta çocuk bahçesine annelerin çocukları getirdiği bir kamusal
mekân. Lokantaları, eğlence yerleriyle, kültürel etkinlikleriyle canlı bir
alan.
Bir ara, kırsal kesimden gelmiş ve kıyafetini kentlileştirmemiş olanların
Kızılay’da gezmesine izin verilmemesi gibi acayip bir uygulama da görülmüştü
ama, demokrasimiz geliştikçe her sınıftan herkes orada piyasa yapabiliyordu –
hele İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra.
Ankara artık bir trafik kenti
Sonra, Ankara motorlu araçlara, özel otolara, taksilere, dolmuşlara,
otobüslere teslim oldu. Araçları baştacı edip de yayaları bağrına basmayı
sürdürebilen şehir çok azdır. Ankaramız da, ne yazık ki, artık bir trafik
kenti.
Bu yüzden, Kızılay bir yaşam alanı olarak öldü: Çeyrek yüzyıldır, içinden
trafik geçen, yayaların da mecbur kalmadıkça giremediği, girince koşar adım
kaçıp gittiği cansız, kişiliksiz bir mekân... Kızılay, eskiden yaşayan bir
meydandı. Şimdi yaşamayan, motorlu araçların üstünde, içinden, etrafından böcek
sürüleri gibi üşüşüp geçtiği bir ceset.
Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık, 3 Ocak 2010 Pazar günkü “Radikal
İki”de çıkan “Bir kent merkezinin seyri” başlıklı ilginç yazısında, yukarda
yazdıklarıma benzer bir teşhiste bulunuyor: “Hem ülkenin siyasi ve idari merkezi
hem de Ankara’nın kent merkezi olan Kızılay ve çevresi, Ulus’a benzer biçimde
bir çöküntüleşme sürecine girdi, kent merkezi işlevini ve kimliğini yitirmeye
başladı.”
Hayır, Sayın Başkan, yitirdi. Şehircilik uzmanı olan Prof. Dr. Tanık,
Kızılay’ın çöküşünü ve nedenlerini çok iyi anlatıyor – bilimsel bir yetkinlikle.
Ama, Belediye Başkanı olarak yetkisinin yetersiz olduğunu demeye getiriyor.
Elbette “bir ilçe belediyesi”, Kızılay’ın dertlerine Büyükşehir Belediyesi’nin
işbirliği sağlanmadıkça deva bulmakta zorluk çeker. Yine de, Kızılay için bir
vizyon ve güçlü bir plan geliştirilirse, başkentin ve Türkiye’nin hayrı uğruna
AKP’li Büyük Belediye ile CHP’li Çankaya Belediyesi işbirliği yapabilir.
Benimki, aşırı bir iyimserlik mi? Öyle sananlar vardır belki. Ama ben,
Ankara’nın geleceği için iki vatansever partinin el ele vermesi hakkında
umutluyum.
Kızılay tümüyle yayalara açılsa
Ne yapılabilir Kızılay’da? Ne yapılmalı? Bence Kızılay meydanı, büyük bir
Sanat Alanı’na dönüştürülmeli. Nasıl gerçekleşir bu?
“Başkentin canevi” olarak yaratılacak bir “Kızılay Sanat Alanı” düşünün.
Bugün doğusundan batısından, kuzeyinden güneyinden trafiğin amansızca aktığı
meydan, motorlu araçlara kapatılacak, tümüyle yayalara ve baştan başa kültür ve
sanata açılacak. On yıldan uzun süre boş kalan o muazzam Kızılay binası ve
(mümkünse) meydandaki belli başlı devlet mülkleri belediye hizmetine tahsis
edilerek, büyük özel binalar istimlak yoluyla veya satın alınarak, çok geniş bir
kültür ve sanat alanı yaratılamaz mı? Yüz binlerce Ankaralıya ve turiste
etkinlikler sunacak olan bu trafiksiz alanda tiyatrolar, toplantı salonları,
konser ve sergi mekânları bulunmalıdır. Belki eski Tarım Bakanlığı, Emek İşhanı,
meydanın çevresindeki ve yakınındaki büyük küçük birçok bina (bu arada, önceki
İş Bankası Genel Müdürlüğü) alana dahil olur. Zaten çok yakında Çankaya
Belediyesi’nin çok etkin “Çağdaş Sanatlar Merkezi” vardır.
Kızılay Kültür Sanat Alanı’nda, eskiden Kızılay’daki Çocuk Parkı’na benzer
(ama çok daha büyük) bir oyun ve öğrenim parkı yaratılmalı; açıkhava
gösterileri, sergileri, konserleri de düzenlenmelidir. Ankara’da binasızlıktan
ve salonsuzluktan pek çok sanat etkinliği –elde elemanlar, solistler ve
topluluklar bulunduğu halde– sunulamıyor. Yeni Kızılay Alanı, bu âtıl sanat
kapasitesini hayata ve harekete geçirebilecektir. Örneğin, devletin, TRT’nin,
üniversitelerin ve bazı özel kuruluşların koroları ve toplulukları, bu sayede,
çok varlık gösterebilir. Ve böylelikle, ilköğretimdeki ve liselerdeki öğrenciler
için okul saatlerinde müzik, tiyatro, opera, bale, dans, halkoyunları vs.
programlarının ücretsiz olarak her gün düzenlenmesi mümkün olur.
Festivallerle göz dolduruyor
Başkentimiz sanat festivalleriyle de göz doldurucu başarılar kazanmaktadır:
Ankara Müzik, Film, Caz ve daha niceleri... Kızılay sanat için diriltilirse,
zaman zaman imkân ve mekân sıkıntısı çekmekte olan o festivallere de önemli
destekler sağlarız belki. Kızılay Sanat ve Kültür Alanı yaratılması zor ve büyük
bir iştir, biliyorum. Ama, başkentimizin öyle bir alana yaşamsal gereksinimi var
– Ankaralı sanatseverlerin, yetişkinlerin, çocukların, yaşlıların, gençlerin
eğitilmek ve eğlenmek isteyen herkesin özlemi var buna.
Düşünün, Ankara’nın bağrında böyle canlı ve heyecan verici bir sanat vahası,
ne kadar göz kamaştırıcı olabilir. Atatürk’ün Ankara vizyonu için, onun ünlü
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” ülküsünün gerçekleşmesi bakımından da
olağanüstü bir gelişme olur. Bu uğurda Çankaya ve Büyükşehir belediyeleri
girişimde bulunmalı ve ilk fırsatta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve gerek
resmî, gerek özel kuruluşların, üniversitelerin ve hayırseverlerin işbirliğini
sağlamaya başlamalıdır.
|